Orkestra... Etimolojik olarak baktığımızda, öncelikle tiyatro ve koro ile ilgili bir sözcük bu. Eski Yunanca ὀρχήστρα , kâdim Yunan Tiyatrosunda koroya ayrılan yer anlamına geliyor. Dilimize İtalyanca türevi “ orchestra” üzerinden gelerek, bugünkü yazım biçimiyle yerleşmiş ve “müzisyenler topluluğu”nu anlatmak üzere kullanılmaya başlamış.
Cumhuriyet tarihine baktığımızda orkestra kavramının, kurucu önder Atatürk'ün verdiği önem ve Hilafet Mızıkasını Ankara'ya taşıyıp Cumhurbaşkanlığı himayesinde yeniden örgütlemesiyle Devletle özdeş biçimde yerleşip geliştiğini görürüz.
Günümüzde çoksesli müzik alanında Devlet Sanat Kurumu olarak 6 senfoni orkestrası, 6 opera orkestrası-korosu ve bir devlet korosu bulunuyor. Devlet Üniversiteleri yapısı içindeki bazı konservatuvarların da süreklilik göstermemekle birlikte öğrenci orkestralarına yer vermeleri, müzik eğitiminin doğal gerekliliği. Belediyelere ait ikisi kadrolu, diğerleri toplama olmak üzere bazı orkestralar varlığını sürdürüyor.
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası ile Karşıyaka Oda Orkestrası, üyeleri sınavla alınmış kadrolu müzisyenlerden kurulu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi CRR Senfoni Orkestrası, Muğla Büyükşehir Belediyesi Orkestrası, İzmir Büyükşehir Belediyesi El Ele Senfoni Orkestrası, belirli dönemlerde çalışan, bazılarının çekirdek elemanları sözleşmeli, gerisi konser başına çalıştırılan elemanlardan oluşturuluyor.
KURULU ORKESTRADA MAAŞ, TOPLAMADA KAŞE
Özel sermaye şirketleri ve bunların vakıfları ya da vakıfların üniversiteleri tarafından oluşturulmuş, süreklilik gösteren orkestraların başlıcaları İstanbul'da BİFO-Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası, Ankara'da Bilkent Senfoni Orkestrası ile Orkestra Akademik Başkent.
BİFO, provalarıyla birlikte konser başına ücret ödenen müzisyenlerden oluşturuluyor. Bunların çoğu da İstanbul, Ankara, Eskişehir gibi kentlerdeki daimi orkestraların üyeleri. Bilkent'in çalgıcıları ise üniversitenin müzik ve sahne sanatları fakültesinin öğretmenleri aynı zamanda, sözleşmeli daimi elemanlar. Orkestra Akademik Başkent'in üyeleri ise bu oda orkestrasının sınavla alınmış sözleşmeli daimi elemanları. Ankara'da ayrıca Hacettepe Üniversitesi Senfoni Orkestrası, çekirdek üyeleri kadrolu, diğerleri konservatuvar öğrencilerinden oluşan ayda bir konser yapan düzenli bir orkestra daha bulunuyor.
İstanbul'da Gedik Filarmoni, Tekfen Filarmoni, İstanbul Oda Orkestrası, İstanbul Filarmonia, CRR Genç Oda Orkestrası gibi bazıları çok yeni, bazılarının geçmişi 1960'lı yıllara dayanan topluluklar var. Bu topluluklarda, genellikle İstanbul müzisyenleri konser veya proje başına kaşe ücretleriyle çalıyorlar.
Ayrıca TUGFO- Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası gibi dönemsel olarak toplanan gençlik orkestralarını da göz ardı etmemek gerek.
SENFONİ İLE FİLARMONİ FARKI NE?
Görüldüğü gibi bu orkestraların adlarında “senfoni” ya da “filarmoni” nitelendirmesi bulunuyor. Müziğe ilgi duyanlar tarafından, bizlere en çok yöneltilen soru senfoni orkestrasıyla filarmoni orkestrası arasında ne tür farklar bulunduğudur.
Senfoni sözcüğünün etimolojik kaynağı gene eski Yunancadan gelmektedir: συμφονία... Symphonia'nın sözcük anlamı ses uyumu, sesdeşlik olarak çevriliyor. Günümüz terminolojisinde, bir orkestranın seslendirmesi için bestelenmiş yapıt senfoni olarak nitelendiriliyor.
Filarmoni ise, kısaca müziksever anlamına gelmektedir. Fransızca philharmonie İngilizce philharmony sözcüğünün Türkçeleşmiş hâlidir. Batıda, müzisyen ve müziği destekleyenlerin dayanışma içinde oluşturdukları derneklerin desteklediği orkestralar bu nitelendirmeyle anılmıştır.
Yoksa, senfoni ve filarmoni orkestraları arasında teknik olarak hiçbir fark bulunmamaktadır.
Günümüzde, devletten ödenekli orkestralar Senfoni adını taşımakta, özel sermaye kuruluşlarının veya sivil girişimlerin oluşturdukları ise Filarmoni nitelendirmesini yeğlemektedir.
HANGİ ORKESTRA İSTİSNA?
Bunun tek istisnası, bu yıl oluşturulan TRT Filarmoni Orkestrası'dır. Dünyada, başta BBC olmak üzere çok sayıda yayın kurumunun birer klasik müzik orkestrası, hâttâ orkestraları vardır. Bu orkestralar hem radyo televizyon yayınlarında görev alır, hem de ülkelerindeki müzik ortamıyla bütünleşik olarak konserler verir, kayıtlar yaparlar. TRT'de kuruluşunu rahmetli Muammer Sun'un Hikmet Şimşek'le birlikte sağladığı TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu ile İstanbul'daki TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası, kadrolu sanatçılarıyla hizmet vermektedir.
Ancak TRT, yeni orkestrasını oluştururken, piyasadaki “toplama” mantığıyla hareket etmiş, bir müzik organizasyon şirketinin aracılığıyla toplanan gençlerin çaldığı orkestrayı da Filarmoni olarak adlandırmıştır.
Bu yeni orkestra kamuoyuna “kuruldu” müjdesiyle tanıtılmıştır. Oysa bu fiilin kullanılması için bir orkestranın gerçekten “kurulması” gerekir.
BEŞ TEMEL KOŞUL
Peki, bir orkestranın “kurulu” olarak kabul edilmesi için hangi koşulları karşılamış olması gerekir? Kısaca göz atalım:
Üyeleri, uluslararası standartlara uygun biçimde sınava tabi tutularak alınmış olmalıdır.
Provalarını yapıp, konserlerini verdiği kendine ait bir konser salonu bulunmalıdır.
Kaliteli bir çalgı stokuna sahip olmalı, bunların bakım-onarımlarıyla ilgili kendi luthiye atölyesi bulunmalıdır.
Deneyimli, orkestrayı geliştirme kapasitesine sahip bir daimi şefi bulunmalıdır.
Sanatsal işlerin dışında kalan yönetsel konularda hizmet verecek kendine ait bir kadrosu bulunmalıdır.
Bu beş temel madde bile “orkestra kurmanın” öyle her babayiğidin harcı olmadığı göstermektedir. Bu olanaklara sahip kurumların, işin “algı” yönüne ağırlık vererek sorumluluk altına girmekten kaçınmaları yadırganmalıdır.
Ayrıca, günümüzdeki devlet senfoni orkestrası adını taşıyan toplulukların bile büyük kısmının bu beş temel maddeden bazılarını karşılamadığı, kimi özel orkestraların ise, devletin en kaliteli kadrolu elemanlarını konser dönemlerinde “toplayarak” dinleyici önüne çıktıkları bilinmelidir.
Tüm bu gerçekler karşısında ne demeli? Hele hele ekonomisi “uçuşta” olan Türkiye'de! En iyisi, ister kurulu, ister toplama-oluşturma olsun, tüm orkestralara yüksek kaliteli müzik, bol dinleyici ve yeni olanaklar dilemek.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
Bu yazı MUSİCHALL dergisinin Ocak 2022 tarihli 4. sayısında yayımlanmıştır.
Dergiyi https://iyzi.link/AHs41A adresinden PDF olarak indirebilirsiniz.