Sanatçılar cennetinde “Hey, Pablo” diye bağırsanız hemen dönüp bakacak iki isim kubizm akımının başlatıcısı büyük ressam Pablo Picasso ile gelmiş geçmiş büyük çellistlerden Pablo Casals'dır! 25 Kasım 2018 gecesi, Bilkent'te tarihe “büyük” sıfatıyla geçmeye aday bir başka Pablo'yu dinledik. İspanyol müzisyen Pablo Ferrández, henüz 27 yaşında olmasına karşın, olgun bir yorum gücüne sahip, çaldığı eserdeki duyguyu mükemmel bir tınıyla yansıtan iyi bir çellist. Tınısında, Nippon Müzik Vakfı'nın tahsis ettiği eski sahibine atfen Lord Aylesford diye adlandırılan 1696'ya tarihlenen bir Stradivarius çellonun da katkısı var.
Genç Pablo ( d. 1991), bize Joseph Haydn'ın Do Majör 1. Çello Konçertosu'nu İngiliz şef Paul Goodwin (d. 1956) yönetimindeki BSO eşliğinde dinletti. Özellikle kadanslardaki duyarlılığı ve elde ettiği tını etkileyiciydi. Üstün bir teknik, iyi müzikaliteyle bir arada Pablo'yu dinleyicinin de gözdesi haline getiriverdi. Üstüste güçlü alkışlarla selama çağrılınca “bis”i de çaldı. Bu, biraz hüzünlü bir Katalan halk şarkısının çello uyarlamasıydı. Pablo, bu parçayı ailesinin özellikle adını kendisine verdiği Pablo Casals'ın anısına seslendirdi.
15. Çaykovski Yarışması'nın kazananı olması zaten kalitesi hakkında bir ölçüt olarak ortaya çıkan Pablo'nun özgeçmişinde, yakın zamanda Anne-Sophia Mutter ile Brahms İkili Konçertoyu Madrid ve Oxford’da seslendirdiğini okuduğumda yüreğim cızz etti. Bizim, genç yaşında geçirdiği kalp atağı sonucu ölen çellistimiz Benyamin Sönmez, Anne-Sophie Mutter Vakfı'nın programına kabul edilmişti ve Mutter ile aynı konçertoyu seslendirmesi sözkonusuydu. Pablo'yu dinlerken Benyamin'in de ruhunu şâd ettim.
Pablo, Haydn konçertoyu 30 Kasım'da Polonya'da Szczecin Filarmoni Senfoni Orkestrası, 13 Aralıkta da Dvorak çello konçertosunu İngiltere'de BBC İskoç Senfoni Orkestrası ile çalacak. Böyle görkemli ve kendine özgü bir karizma geliştiren çellisti, önümüzdeki yıllarda da Türkiye'de görmek isteriz.
OLGUN VE DENGELİ BİR ŞEF: PAUL GOODWİN
Konserin ilk parçası ile ikinci yarısındaki eserleri, 25. yılındaki BSO, “ilk kez” çalıyordu. Girişte Mozart'ın Re Majör 9 Nolu Serenad'ını dinledik.
Şef, orkestrada yönetimin değişmesiyle birlikte oturma düzeni de değişmiş, viyolalar şefin sağına birinci kemanların karşısına geçmiş, viyolonseller ise ortaya alınmıştı. Şef Goodwin, bu konserde çalınan eserlerin özellikleri ve tınısal yapısını dikkate alarak iki keman grubunu karşılıklı oturtup, viyolaları içeri almıştı. İki trompeti de iki kornonun hemen arkasına yerleştirerek tınısal bütünlüğü pekiştiren bir oturma düzeni yapmıştı. Mozart ve Haydn'da bunun semeresini gördü. Şef Goodwin, baged kullanmadan Serenad'ın iki korno ve iki trompetle vurgulanan karşılama ve uğurlama özelliklerini iyi ortaya çıkardı. Belki birinci bölümün, gereğinden biraz yüksek yorumlandığı düşünülebilir.
İkinci yarıda Goodwin, Antonin Dvorak'ın, Brahms daha ilk senfonisini yazmadan önce bestelediği Fa Majör 5. Senfoni'sinde orkestradan iyi bir sonuç elde etti. Bunda, orkestranın eseri ilk kez çalıyor olmasının getirdiği dikkat yoğunluğunun da mutlaka etkisi vardı. Goodwin sağlam bir şef. Senfonide kullandığı baged, Gergiyev'inki gibi kısaydı. Uzun kollarıyla âdeta bütünleşiyordu.
SÜRPRİZ VURMA ÇALGICI: ÇETİN ÖZEN
Senfoninin sürprizi, timpanideki Aydın Mecid'in yanında, öğrencisi Çetin Özen'in yanında oturuyor olmasıydı. 2018'in başında Çetin'i “2018'e umutla giren gençlere örnek” olarak nitelendirmiş “İşlerine, derslerine dört elle sarılır, istikrarlı biçimde çalışmalarını sürdürürlerse onları daha iyi yerlerde görmemiz mümkün olabilir” demiştim. Nitekim 2018 içinde üç uluslararası yarışmada başarılı olan Çetin, son olarak Kasım başında St. Petersburg’da düzenlenen Uluslararası Vurmalı Çalgılar Yarışmasında kendi yaş kategorisinde marimba dalında birinciliği elde etti. 14 yaşındaki Çetin'in, hocasının yanı başında Bilkent Senfoni' sahnesinde yer alması bir tür ödüllendirme olmalıydı.
Dvorak 5. Senfoni'de timpaniden başka sadece triangel (üçgen zil) için birkaç parti vardı ve Çetin dikkatle bu partileri seslendirdi. Şef Goodwin de onu özellikle ayağa kaldırarak dinleyiciye alkışlattı. Goodwin'in ciddi, incelikli yönetim tarzını beğendim. Umarım orkestra da memnun kalmıştır. Şefin de orkestradan memnun kaldığını düşünüyorum. Ama adinleyici hakkında acaba içinden neler geçirdi?
Çünkü, ellerindeki programda çalınacak eserler sayfasına hiç bakmayan ve oradaki kırmızı alkışlanacak yer işaretlerini görmeyen bazı dinleyiciler âdeta “provakatör” rolü oynayarak konserin başından itibaren üç eserde de her arada alkışladılar. Bu iş bulaşıcıdır, bir kısım başka dinleyici de bu provakatör alkışları duyunca hemen uyuverdi.
Eyyy saygıdeğer dinleyici, lutfen salona girerken program alın, açın bakın, eser kaç bölümmüş anlayın, nerede alkışlanacağını görün ve de uyun. En azından bizi gelen nitelikli şef ve solistlere rezil etmeyin!
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
25 Kasım 2018
Fotoğraflar: Aydın Ramazanoğlu