Abartıya merak giderek arttı ya… Her sanatçıyı “en büyük”, “efsane” benzeri nitelendirmelerle sunarak bilet satışını arttırmak, aynı zamanda konser salonu ya da etkinliğin değerini olduğundan fazla göstermek artık bir “moda” olmanın ötesinde olağan hale getirildi.
Peki bu ve benzeri sıfatları gerçekten hak edenler? Hele bir de “alçak gönüllü” insanlarsa? Unutulup gidebilirler… Ama günümüzde bunu engellemenin en iyi yolu, artık herkes tarafından kolayca ulaşılabilen sanal dünyada yer almak. Bu da dijital platformlar sayesinde her yerden hem de ücretsiz ulaşılabilen kayıtlar sayesinde oluyor.
En güzel örnek, unutulmaz divamız Leyla Gencer’dir (1928-2008). En zirvede olduğu dönem dahil, unutulmuş kimi operaları canlandırır, geniş repertuarıyla olumlu eleştiriler alır, bu yüzden de bazıları tarafından engellenmeye bile çalışılırken, stüdyoya girerek kusursuz kayıtlar yapma yoluna gitmedi. Belki vakitsizlikten, belki de üzerinde durmadı. Ama bugün Leyla Gencer’in başrol oynadığı pek çok operanın sahnedeki etkinlik sırasında “canlı-korsan” olarak yapılmış kayıtlarından oluşan fiziksel CDler hala satışta bulunuyor ve sanal platformlardaki yansımaları binlerce defa dinleniyor.
Bir dönem opera sahnelerinde her türlü övgüyü hak eden mükemmel lirik tenorumuz, iyi şan eğitmeni Pekin Kırgız (d. 1942) sesinin, şarkılarının herkes tarafından ulaşılabilir hale gelmesini, ancak 82 yaşında sağladı. Bazı öğrencilerinin ısrarıyla elinde bulunan eski kayıtları onların yardımıyla eledi, derledi, bazılarının kayıt kalitesi iyi olmasa da can verdiği rolleri ve söylediği şarkıları ölümsüzleştirdi. Adını da “Bir Ömür Şarkı” koydu bu albümün… Aynı adla yazdığı anı kitabı da piyasaya çıktı.
Pekin Kırgız, tıpkı Leyla Gencer albümlerindeki gibi bazıları amatör cihazlarla temsillerde yapılmış kayıtların kendi deyimiyle “az kusurlu” olanlar arasından bir seçim yapmış. Bu albümü ben de bilgisayarımda, dijital bir platformdan dinledim, inanın canlı izlediğim bazı temsilleri anımsadım ve tüylerim diken diken oldu.
BEL-CANTO’NUN MÜKEMMEL ÖRNEKLERİ
İtalyan bel-canto yani güzel şarkı söyleme tekniğinin en güzel örneklerini yıllarca sahnede sunan Pekin Kırgız, kayıt seçimi sırasında tür çeşitliliğine de özen göstererek, opera, operet ve napolitenlerden özenli bir seçki yapmış: Giuseppe Verdi, Giacomo Puccini, Geatono Donizetti’den opera literatürünün önemli aryaları, Ernesto de Curtis, Francesco Paolo Tosti, Eduardo di Capua’dan napolitenler, Franz Lehar’dan bir operet şarkısı ve albümün sonunda Ahmet Adnan Saygun’un Yunus Emre Oratoryosu’ndan iki arya: Yalancı Dünya ve Bâd-ı Sabâ…
Napolitenler, bir dönem Ankara Operası'nın başkorepetitörü olan, sonra İstanbul’a nakleden Fügen Yiğitgil’in berrak piyanosu eşliğinde tahminimce Ankara Radyosu’nda bir stüdyo konserinde yapılmış, çünkü teknik kaliteleri iyi..
Bakın Pekin Kırgız, bu albümü yapmaktaki amacını nasıl açıklıyor:
“İnsan sesi Tanrının bahşettiği en mükemmel enstrümandır”derler. Bu gün dünyamızda her branştan şarkı söyleyen olağanüstü güzel sesler var. Dün de vardı, yarın da olacak.
Bu CD yi çıkarma amacım kendimi o sesler arasına katmak veya onlarla yarışmak suretiyle bir başarı öyküsü çıkarmak değil! Maksadım “Bu alemde hoş bir seda”bırakmaktır!”
Her müzikseverin en az bir kez dinlemesi, çalma listelerine almaları gereken bir albüm bu.
PEKİN KIRGIZ NELER YAPTI?
Genç okurlarım için Pekin Kırgız kimdir, kısaca yazmam gerek:
Ankara Devlet Konservatuvarı yüksek bölümünü şan hocaları bariton Carlo Galeffi ve mezzosoprano Cloe Elmo’yla çalışarak 1966’da bitirdi ve hemen Ankara Devlet Operası’na kabul edildi. Ankara, İstanbul, İzmir ve Mersin Devlet Operaları’nda tenor rollerinde sahneye çıkarak büyük beğeni kazandı. Yurtdışında Sovyetler Birliği, İtalya, Romanya, Yugoslavya, Bulgaristan, Çekoslovakya, Moldova, Mısır ve Arnavutluk’ta çeşitli operaevlerinde konuk sanatçı olarak başrollere çıktı, konserler verdi, radyo ve Tv programlarına katıldı.
Fransa Cumhurbaşkanı general De Gaulle’nin 1968 Ekim ayındaki Ankara'yı ziyaretinde onuruna verilen Rigoletto temsilinde solist olarak görev yaptı. Vatikan'da Papa 2. Jean Paul’e sunulan konserde "Yunus Emre" Oratoryosundaki Tenor partilerini söyledi, eserin CD kaydında da aynı partileri seslendirdi.
1978 yılında aldığı davetler üzerine Avrupa'ya giderek Almanya'nın Karlsruhe, Koblenz, İsviçre'nin Biel ve ve Solothurn kentlerinde solist sanatçı olarak çeşitli operaların başrollerine çıktı. 1983’te Türkiye’ye dönerek solistlik ve şan pedagogluğu etkinliklerine devam etti.
1974’ten itibaren sahne sanatçılığının yanısıra şan öğretmenliğine başladı. Önce Ankara Devlet Konservatuvarı, daha sonra Bilkent MSSF’nde ders verdi. 2009’da Profesör ünvanıyla Adıyaman Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürü ve Sahne Sanatları Bölüm Başkanlığına getirildi, 2013’te yaş sınırından emekli olarak Ankara'ya döndü.
Pekin Kırgız’ı sahnede en son dinlediğimde 77 yaşındaydı. Yıl 2019’du, Bilkent’te yetiştirdiği öğrencisi tenor Murat Karahan o sırada genel müdürdü ve Sevgililer Günü dolayısıyla Operanın Sevgilileri başlıklı bir konser düzenlemişti:
https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/sefik-kahramankaptan/kim-bu-operanin-sevgilileri/1925/
Şimdi Kırgız’ı istediğim an dinleyebilme şansım var, “Bir Ömür Şarkı” albümü sayesinde…
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
7 Haziran 024, Ankara
Not: Tam bu yazıyı yazarken, Murat Necip Arıman'ın vefat haberini aldım. Emekli opera sanatçısı rahmetli tenor Ender Arıman'ın oğluydu. Başta İzmir ve Ankara Operaları olmak üzere, nice eski sahnelemenin kayıtlarını bir arkeolog titizliğiyle bulup çıkarmış, temizleyerek paylaşmıştı. Yakalandığı hücrebozan hastalığından kurtulamayarak vefatı opera camiasında büyük üzüntü yarattı. Işıklarda uyusun, hizmetleri unutulmayacaktır.