Bilmem sevmeyeni var mıydı? Çünkü çok iyi, efendi, dürüst, doğrucu, çalışkan, verici bir insandı Şinasi Çilden. Cenaze töreninden döndükten sonra, oturup bu yazıyı yazmak ne zor, bilseniz.
Tesadüfen haberim oldu Şinasi’nin hastanede olduğundan… Ankara’da iki gün süren Mandolin Festivali’nin haber yapmak üzere ayrıntılarını öğrenmek için Serpil Özyüksel’i aradığımda, “Belki biz çalamayacağız, Şeyda eşinin başında” dediğinde ayrıntıları öğrenmiş oldum. Geçen hafta karın ağrısı ve karında şişlik şikayetiyle eski GATA’ya gitmiş, birkaç ilaç yazılıp gönderileceğini düşünürken, yapılan incelemede bağırsak düğümlenmesi olduğu ve âcilen ameliyata alınması gerektiği ortaya çıkmıştı.
Ameliyat sonrası yoğun bakımda ne yazık ki işler yolunda gitmemiş, entübe edilmiş, bir kez diyalize alınmış ancak kan değerlerindeki bozulma devam ederek 8 Nisan sabahı sepsis nedeniyle gözlerini yummuştu.
Cenazede rastladığım Serpil Özyüksel’e sordum, “Bizim mandolin topluluğunu çalıştıran Şinasi’nin arzusuydu, Şeydasız çıkıp çaldık, o da sanki festivalin bitmesini beklemiş gibi bu sabah ayrıldı aramızdan” dedi.
Cenazede başta duayen Prof. Dr. Ali Uçan olmak üzere Gazi’nin hocaları, Gazi’deki değişik kuşak öğrencileri, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda birlikte çaldığı arkadaşları vardı. Kalabalıkta, artık İstanbul Devlet Senfoni’nin başkemancısı olan Julide Yalçın’ı, 1. Derece keman üyesi Esra Gökoğlu’nu, önceki 1. Şefi Rengim Gökmen’i, artık Antalya Senfoni’nin 1. Şefi olan, geçmişte CSO’da Şinasi Çilden’in yer aldığı grubun şefi Oğuzhan Kavruk’u gördüm. CSO eski müdürü, DOB eski genel müdürü, Kültür Bakanlığı eski müsteşar yardımcısı Hasan Hüseyin Akbulut da trafikten son anda yetişti. 2016’da Şinasi’nin emeklilik töreninin yapıldığı konser sonrası soyunma odasında yaptığı konuşmayı “Adam gibi adamdır” diye bitirdiğini anımsadım.
Şinasi de yaptığı konuşmada şöyle diyordu:
“Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli yapı taşlarından, simgelerinden, çınarlarından biri olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın üyesi olmaktan her zaman büyük onur ve gurur duydum. Türkiye’nin en eski, en köklü ve en seçkin kurumlarından biri olan bu orkestrada çalmaktan çok mutlu oldum. Kendimi çok şanslı ve ayrıcalıklı hissettim. Cumhuriyet Türkiyesi’nin öğretmen yetiştiren en köklü kurumlarından olan Gazi Eğitim Enstitüsü mezunu ve mensubu olmak da benim için her zaman kıvanç kaynağı olmuştur."
Başkent Üniversitesi Konservatuvarı’nın önceki müdürü Prof. Ertuğrul Bayraktarkatal, Ankara Güzel Sanatlar Lisesi Müdürü Boran Ergüç, MÜZED Başkanı Refik Saydam katılımcılar arasındaydı. Daha Mart başında Çilden, Gazi’deki ekibiyle birlikte Güzel Sanatlar Lisesi’ne gelerek öğrencilere çalıştay yapmış, bir de konser vermişlerdi. Boran, “Söz konusu eğitim, öğretim ve öğrenciler oldu mu koşa koşa yoğun programına rağmen gelirdi okulumuza. Çello çalıştayı ve âdeta bir Çello çıkartması yapmıştı öğrencileriyle birlikte” diyordu.
Şebnem Yıldırım Orhan'la sahnede (Mart 2024)
Gazi’den öğrencisi, meslektaşı, birlikte müzik yaptıkları Prof. Dr. Şebnem Yıldırım Orhan “Daha geçen hafta Pazartesi konser yapmıştık” diyerek gözyaşı döküyordu. Ankara Devlet Konservatuvarı Müdür Yardımcısı Cenk Güray, viyola bölüm başkanı Bige Bediz Kınıklı, Hacettepe Senfoni’nin viyolonsel grup şefi Kerem Ekber de görebildiklerim arasındaydı.
Oğulları Emre ve Erkin'le CSO fuayesinde (2016)
Şinasi Çilden, 1951 Sinop-Boyabat doğumluydu, orta öğretimini parasız yatılı olarak Kastamonu Lisesi’nde yapmış, girdiği Gazi Eğitim’in sınavını kazanarak 17 yaşında rahmetli Yıldıray Erdener’le viyolonsel çalışmalarına başlamıştı. Eşi Şeyda Çilden (d.1953-Aydın) de Gazi Eğitim’de okumuş, kemancı olmuş, ikisi de çok değer verdikleri “müzik öğretmeni” unvanıyla mezun olmuşlar, öğretmenlik yapmışlar, çalışmalarını sürdürürek müzisyenlikte yükselmeyi başarmışlardı.
Şinasi Çilden’in, hepsi konservatuvar mezunu olan talipler arasında, bir Gazili olarak 1980 yılında CSO’nun giriş sınavını kazanması bir başarı öyküsüdür. Sınavdan önceki yıl Gazi’de öğretmenken İspanya’ya gidip Barcelona’da dokuz aylık bir çalışmada kendisini mükemmelleştirmeye çalışmıştı. Eşi Şeyda da adım adım kendini geliştirerek Gazi’de keman profesörlüğüne yükseldi, oda müziği çalışmalarını ikisi de hiç ihmal etmediler. Şeyda Çilden son olarak, Ankara Gazi Mandolin Grubu’nda 1. Mandolini çalıyordu.
Çilden’in Anadolu halk müziğine ilgisi ortaokul yıllarından geliyordu, o yıllarda saz çalarak başlamıştı müzik yapmaya. Viyolonsel sanatçısı olarak da bu alanda çalışmayı sürdürdü. İki viyolonselle çalınmak üzere pek çok halk ezgisini düzenledi ve öğrencisi Şebnem Yıldırım Orhon'la birlikte seslendirerek “İki Çello Bir Anadolu” başlıklı albümü yayımladılar, aldıkları dâvetlerle pek çok ilde konserler verdiler. Sonra Çilden herkesin yararlanabilmesi için İki Çello İçin Anadolu Ezgileri başlıklı kitabı yayımladı. Gazi Oda Orkestrası’nı kurdu ve şefliğini yaptı. Eşi de başkemancı olarak yer alıyordu orkestrada. Kişisel ilişkileriyle iyi solistleri getirtip eşlik etmişlerdi.
Çilden, CSO’da yöneticilik de yaptı. İki dönem, Hasan Hüseyin Akbulut’un müdürlüğünde yönetim kurulunda yer aldı. O yönetim kurulunun ilginç yanı, konservatuvarlıların çoğunlukta olduğu CSO’da, yönetim kurulunda iki Gazili Akbulut ve Çilden’le bir ODTÜ’lü Ahmet Balamir’in yer almasıydı. O ekipten viyolacı Selim Öğüt’ü de 2022’de yitirdik. O yıllar orkestranın parlak dönemleri olmuş, Bakanlık ile dengeli bir ilişki yürütülmüş, ilk hipodrom konserleri düzenlenmiş, yurtdışı turnelere çıkılmıştı.
Ömrünün 46 yılını kadrolu olarak devlete hizmetle geçirmiş, emekliye ayrıldıktan sonra da hizmete gönüllü olarak devam ederek eğitimciliği elden bırakmamış olan Şinasi Çilden’in önemli niteliklerinden biri de kendisinin yetişmesini sağlayan Atatürk Cumhuriyeti’ne olan bağlılıydı.
Çilden’i hiç unutmayacağız, ışıklar içinde uyusun. Çilden'le CSO fuayesinde (2016)
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
8 Nisan 2024, Ankara