Polonya-Türkiye ilişkilerinde müziğin hep ayrı bir yeri olmuştur. Polonya'nın yetiştirdiği pek çok şef ve solist, her yıl devlet orkestralarının programlarında yer alır. Hâtta bazıları, örneğin Tadeusz Strugala Türkiye'ye aralıksız 25 yılı aşkın süre gelmiş, sonra süreklilik bağlamında yerini öğrencisi Marek Pijarowski'ye bırakmıştır. Kadın şef Marzena Diakun, son yıllarda disiplinli çalışmasıyla beğeni kazanarak orkestralarımıza konuk olmaya başlamıştır. Ankara'daki Polonya Büyükelçiliğinde henüz 18 yaşındayken sahneye çıktıktan sonra sıkça Türkiye'ye konuk olan piyanist Krzystof Jablonski'nin olgunluk yolundaki gelişimini birkaç yılda bir Ankara'daki resital ve orkestra eşlikli konserlerinde izlemek mümkün olabilmiştir. Anıtsal piyanist İdil Biret, Frederik Chopin'in tüm piyano eserlerini kaydetmiş, Polonya'nın iki yüksek nişanı kendisine sunulmuştur. İyi bir Chopin icracısı olarak dikkati çeken uluslararası piyanistimiz Gülsin Onay'a da Polonya bir nişan sunmuştur.
İlk anda aklıma gelenlerle bu girizgâhı, 14 Kasım gecesi Erimtan Müzesi'nde dinlediğimiz Polonyalı piyanist Marek Drewnowski'nin resitalini yazmak için yaptım. Bu resital, 71 yaşındaki önemli piyanist ve eğitimcinin Ankara'da profesyonel bir program içindeki ilk ciddi konseriydi. Oysa Drewnowski'nin bir ayağı neredeyse iki yıldır Ankara'da, çünkü bu deneyimli sanatçı Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı'nda görev yapıyor.
Drewnowski'nin Erimtan programı ağırlıklı olarak Chopin parçalarından oluşuyordu. Zanussi'nin yönettiği “Frederik'in Cazibesi” filminde Chopin rolünü oynamak dahil, ülkesinin ulusal bestecisinin eserlerini icrası ve bu nedenle aldığı ödüllerle tanınan Drewnowski'nin müzik yaşamındaki dönüm noktası ise Chopin'den bir yüzyıl önce yaşamış İtalyan besteci Dominico Scarlatti'nin eserlerini seslendirerek efsanevî besteci-şef Leonid Bernstein'ın davetiyle Amerika çıkışını yapmasıydı. Aradan 40 yıl geçmiş olmasına karşın, Drewnowski Erimtan resitalinde Scarlatti'den üç sonat seslendirerek, bestecinin sayıları 600'ü bulan sonatlarında nasıl bir teknik ustalık sergilediğini gösterdi. Drewnowski, bis yaparken salona “Scarlatti mi, Chopin mi?” diye sorduğunda, Scarlatti seslerinin hayli gür çıkmasının nedeni de bu olsa gerekti.
Tüm eserleri bellekten seslendiren Drewnowski'nin üstün tekniğinin yanısıra eserlere yalın bir yaklaşımı var. Piyano başında ciddi duruşu, rahat çalışıyla gözü rahatsız etmeden dinleyicinin müziğe odaklanmasına yardımcı oluyor. Bu Polonyalı alçakgönüllü usta, hazır Ankara'da görevliyken İzmir, İstanbul, Antalya, Mersin gibi kentlerden resital ve konçerto solisti olarak davetler almalı. 10 yıl kadar önce, henüz bir ayağı Ankara'da değilken, Mehmet Mestçi'nin İstanbul'da düzenlediği Chopin Festivali için kendisini davet ettiğini anımsıyorum. Drewnowski, 30 Kasım-1 Aralık konserlerinde de CSO ile Chopin'in 1. Piyano Konçertosu'nu seslendirecek.
Erimtan'da piyanonun yanında mikrofonları görenler zannetmesinler ki, ses yükseltme sistemi kullanıldı. Bunlar Ankara Radyosu'nun kayıt mikrofonları ve Marek Drewnowski'yi bir müddet sonra TRT Radyo-3'te Perşembe akşamları saat 20.00'de yayımlanan “Misafirimiz Var” programında dinleyebilirsiniz.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
14 Kasım 2017