İster sağ, ister müteveffa olsun, bir besteciye saygı göstermenin en güzel yolu, eserlerini seslendirmektir. Kimi saygı veya anma konserleri, o sırada elde bulunan kadro veya uygun esere göre yapılıp geçiştiriliyor. Ama kimisinin ardında düşünce, çalışma ve emek bulunuyor. İşte böyle iyi planlanarak düzenlenmiş bir “Saygun'a Saygı” konserini 12 Nisan 2018 gecesi Bilkent Konser Salonu'nda izledik.
Proje için düğmeye ilk basan birlikte aldıkları ödüller ve proje konser-CD çalışmalarıyla tanınan Kırtıl Kardeşler'den Gamze'ydi. İkizi Arzu Lüksemburg UGDA Müzik Okulu'nda , kendisi Bilkent'te piyano öğretim görevlisi olan Gamze, yeni bir proje için araştırma yaparken, Bilkent'teki Saygun Merkezi'nde kalıtı korunan Saygun'un iki piyano ve üç piyano için eserlerine ulaşmış, böylece çıkış noktasını da bulmuştu. Üç piyanist, bir kemancı ve bir çellistin katılacağı beş eserli bir saygı konseri için geriye sayım böylece başlamıştı.
Saygun Merkezi Direktörü Yiğit Aydın'ın, aynı zamanda müzikolojik değer taşıyan projeyi benimseyip desteklemesiyle süreç başladı. Gerekli finans da sponsorlar yoluyla sağlanınca konser verilme aşamasına geldi. Tüm bu çaba iki yıla yakın sürmüştü.
Konser öncesi Yiğit Aydın ve Gamze Kırtıl'ın konuşmaları proje hakkında dinleyiciyi aydınlatırken, sahneye davet edilen uluslararası piyanistimiz Devlet Sanatçısı Gülsin Onay da, Üç Piyano İçin Poem'in nasıl ortaya çıktığını anlattı. Kendisi Paris Konservatuvarını bitirip Türkiye'ye döndükten bir süre sonra bu kez Almanya'ya gittiğinde birlikte çalıştığı hocası Prof. Bernard Ebert'e iki piyano için “Ballade”ı örnek gösterince, Ebert her yıl düzenlemekte olduğu piyano festivali için Saygun'dan üç piyano için yeni bir eser istemiş ve “Poem” böylelikle ortaya çıkmıştı.
Eserlerin yazılış tarihleri, Saygun'un kendi içinde nasıl geliştiğini de ortaya koyuyordu.
Ballade Op.56 iki piyano için (1975)
Poem Op.73 üç piyano için (1986)
Demet Op.33 keman ve piyano için (1956)
Sonat Op.12 viyolonsel ve piyano için (1935)
Trio Op.55 obua, klarnet ve piyano için (1975)
1935 tarihli viyolonsel sonatında o dönem üzerinde çok durduğu pentatonizm ve sıcaklığını yaşadığı Fransız etkileri hissediliyor, eserin belli bölümlerinde uzak doğudan asyatik ezgiler seçiliyordu.
1956 tarihli Demet ise tümüyle Anadolu'nun değişik yöre folkloründen, danslarından beslenen bir süitti.
1975'de yazdığı iki piyano için “Ballade” ve “obua, klarnet, piyano için Trio”da Saygun'un nasıl evrensel çokseslilik içinde Çağdaş Türk Müziği'nin temsilcisi haline dönüştüğünü, yazısının nasıl giderek karmaşıklaştığını görmek mümkündü. Aynı yıl yazdığı “üç piyano için Poem”de de Saygun, eski hareket noktalarını nasıl değiştirip soyutladığını ve yazısını evrensel müziğe entegre ettiğini gösteriyordu.
Seslendirmelere gelince Ballade'ı Kırtıllar çaldılar. Yer yer 30'lu, 40'lı yılların caz müziğinden esintili akorların da yer aldığı bu parça Ankara'da ilk kez seslendirilmiş oldu. Ardından önceden hazırlanmış üçüncü piyano da yerleştirildi ve başına özellikle çağdaş yapıtlar konusundaki başarılı yorumlarıyla tanınan Elif Önol geçti.
Üç piyanist, birbirlerinin özenle kollayarak, “Poem”i ustalıkla seslendirdiler. Konserin ilk yarısını böylece tamamlanmış oldu. Poem için Bilkent'in sahnealtındaki asansörlü enstrüman koruma bölümündeki iki Steinway de sahneye taşınmış, üçüncü Steinway ise Saygun Merkezi'ndeki sahneden taşınmıştı.
İkinci yarıda önce Demet süitini usta kemancı Erkin Onay ile Arzu Kırtıl'ın piyanosundan dinledik. Buram buram Anadolu kokan ve bestecinin en sık seslendirilen eserlerinden biri olan Demet'te Erkin Onay, o tatlı tonuna tüm içtenliğini de duygu yoğunluğu olarak yükledi ve ortaya çok iyi bir yorum çıktı.
Viyolonsel Piyano sonatında ise, eserin henüz yayımlanmamış bir stüdyo kaydını da yapmış olan Sinan Dizmen ile Elif Önal sahnedeydi. Çelloda hârika tonlar, mükemmel bir uyum, doğal olarak fevkalade bir sonuç. Sinan'ı uzunca süredir canlı olarak dinlememiştim, Alman çello ekolünün eğitimini de sindirmiş bu değerli solistimizi ve pedagogumuzu zevkle dinlerken, “iyi ki konser Ankara'daydı” diye düşündüm. Çünkü Ankara dışında olsaydı, öğretim üyesi olduğu Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nın rektör desteğiyle kendilerine âdeta savaş açmış, iyi niyetli uyarıları da hep kulak arkası etmiş yönetimi, izin dilekçesine genellikle yaptığı gibi son gün cevap vererek reddederdi!
Son eserde sahnede bu kez piyanoda Gamze Kırtıl'la, La klarnette Sezen Akçora ve obuada Selçuk Akyol vardı. Saygun'un alışılagelmişlerin dışındaki enstrüman seçimiyle yazdığı bu hayli zor eseri büyük emek vererek uzun süre çalıştıkları belliydi. Klarnet ve obuanın karşılıklı konuçlandığı sahnede Akçora ve Akyol, büyük dikkat ve güç sarfederek, bizi mutlu ettiler, sanırım kendileri de mutlu oldular.
Konser arasında ve sonrasında solist odası hayli kalabalıktı. Böyle bir projenin başarıyla sonuçlanmış olmasının getirdiği doyumu müzisyenler arkadaşları, aileleri ve arkadaşlarıyla paylaştılar.
Son söz: İşte bir “saygı” konseri böyle planlanır, çalışılır ve uygulanır. Tüm emek sahiplerine bravo...
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
13 Nisan 2018
Fotoğraflar: Aydın Ramazanoğlu