Üzerlerinde uzun etekli, bel kuşakları püsküllü antik tarz giysilerle Türk-Japon Vakfı sahnesinde arpist Çağatay Akyol ile geleneksel üflemeli ve telli sazlar çalgıcısı Ferhat Erdem'i görünce, bir an “Neredendi?” diye sordum kendi kendime.
Biraz belleğimi zorlayınca bu ikilinin bir toplulukla birlikte üzerlerinde eski Hitit kıyafeti tarzında tasarımlanmış giysilerle, müzik arkeolojisi çalışması Hattuşa'da bu giysilerle yer aldıklarını anımsadım. Yıl 2009'du. Oğuz Elbaş'ın metinlerini , Ertuğrul Bayraktarkatal'ın müziklerini yazdığı bu projede Çağatay yeni imal edilmiş bir “hitit arpi”, Ferhat Erdem ise kendisine dünya birinciliği kazandırmış ünlü “sipsi”sini çalıyordu.
Sonra bu ikili, aralarına perküsyoncu Suat Kuş'u da alarak Arpanatolia adlı trioyu oluşturdular. Verdikleri her konserin gördüğü ilgi, birlikteliklerini pekiştirdi. 2017'ye ise aralarına Türkiye'de yaşayan Japon koto çalgıcısı Atsoko Suetomi'yi de aralarına alıp “Arpyamatolia” adı altında girdiler.
Böylece Anadolu ve Japon anaadasının eski adı Yamato'yu birleştirip yeni bir ad türetmiş oldular.
TJV, 14 Ocak 2017 akşamı Arpyamatolia'yı “Türk-Japon Dostluk Konseri” başlığı altında ve “gala programı” nitelendirmesiyle konuklarına sundu.
Önce, Türkiye'de öğrenci de yetiştiren Kotocu Atsoko Suetomi, dört öğrencisiyle birlikte sahneye çıktı. TJV, programa ilişkin yazılı bir program sunmadığı için hızla okunan dört öğrencinin adlarını burada veremiyorum. Sadece ilkinin adı aklımda kaldı, Ayşegül Atmaca imiş.
Suetomi önce öğrencileriyle iki parça sundu, sonra da sadece öğrenciler geleneksel Japon müziğinden bazı parçalar seslendirdiler. Solo koto ve koto beşlisi dinletisi , davetiyelerde yer almayan işin “sürpriz” bölümüydü.
Koto aslında Çin kökenli, 7. yüzyılda Japon adasına geçmiş ve burada benimsenmiş ve tüm dünyada Japon çalgısı olarak bilinen bir ahşap tabla üzerinde gerili 13 telli bir enstrüman. Tek başına dinlendiğinde tüm mistik tınısına karşın, yeknesak geliyor kulağa. Ama Arpanatolia triosuna katılımının yakıştığını, kavalla ikili olarak da iyi tınladığını söyleyebilirim. Bazı temaları arp ile paylaştıklarında da, birlikte iyi ses verdiklerini ve kotonun arpi tamamladığını gördük.
İster Anatolia olsun ister Yamataloia, topluluğun kilit ismi, sipsi, boru, kaval gibi her türlü üflemeli halk çalgısıyla tüm bağlama türlerini gözü kapalı çalabilen Ferhat Erdem. Bu konserlerde, Teke yarımadasına (Batı Toroslar) özgü, halkın kısaca “üç telli” diye adlandırdığı bir tür “cura”yı kullanıyor. Türkü söylerken sergilediği “yanık” tonu, parçalar hakkında bilgi verirken de kullanan Ferhat Erdem, çaldıkları her parçanın tarihsel arka planını herkesin anlayabileceği yalın bir dille anlatıyor. Perdeye ise fotoğraf seçim ve akışını Can Özgün'ün hazırladığı görüntüler yansırken, çalınan parça ile öz-biçim ilişkisi de kurulması sağlanıyor.
Arpanatolia'yı daha önce dinlediğim için programda yeni olan, iki Japon parçası ile bestesi Pınar Köksal'a ait olan Hüseyni Saz Semaisi'ydi. Eserin özgününde kanunun seslendirdiği partiler bu düzenlemede arp ile koto arasında paylaşılmıştı ve yakışmıştı.
Konserin sonunda TJV Başkanı Prof. Dr. Cafer Tayyar Sadıklar sahneye gelerek sanatçıları hararetle kutladı. Hepsinin gözlerindeki ışıltı, başarının mutluluğunu yansıtıyordu.
Uluslararası alanda da tanınan önemli bir arpist ve CSO üyesi olan Çağatay Akyol'un topluluğunun adı ister sadece Anatolia, ister Yamatolia olsun (Bakarsınız bir başka ülkenin halk çalgısı da girebilir) sürdürülebilir olması için, repertuar geliştirme çalışmalarına yönelmesinde yarar var.
Şefik Kahramankaptan
15 Ocak 2017