“Siyasetle sanatın ne ilgisi var?” diyenler çıkmasına karşın, bu çok önemli bir ilişki. Çünkü gerçek anlamda sanatın ve sanat kurumların kurulabilmesi, sürdürülebilmesi, sanatın gelişimi için siyasete gereksinim bulunuyor. Siyaset eğer yolunda gider, anayasa, yasa ve kurallara uyulur, kurumlara gerekli destek sağlanırsa, sanat gelişir, ilerler ve toplum içinde benimsenir, yaygınlaşır.
Devlet, bakanlıklar, yerel yönetimler, demokrasinin hem özünde bulunan, hem de biçimsel anlamda göstergesi olan seçimler sonucunda gelen partiler ve kişiler tarafından yönetildiğine göre, “Ne ilgisi var?” sorusunun yanıtı kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Yılmaz Büyükerşen, Kültür işlerinin başındaki kardeşi Yener Büyükerşen'le 20. yıl konserinde...
Buna en güzel örnek Eskişehir kentimizde yaşananlardır. Eskişehir'de belediyenin başında ortanın solu-sosyal demokrasi çizgisinden gelen Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'in 1999 seçimlerinden bu yana yapılan tüm yerel seçimleri, oylarını yüzde 53'e kadar yükselterek kazanmasıyla, o yıllardan itibaren Eskişehir'de kültür ve sanata yatırımlar, belediye meclislerinde sağ partilerin engelleme çabalarına karşın yapıldı, üstelik sadece laik ve uygar kesimler arasında değil, dinciler dışındaki muhafazakar seçmen kitlesi arasında da karşılığını buldu.
Belediyeciliğin tüm gereklerini koşullar elverdiğince yerine getirerek halkın desteğini kazanmış olan Büyükerşen'in sanatsal bakışı sayesinde Eskişehir'de günümüzde, Şehir Tiyatroları ve Senfoni Orkestrası başta olmak üzere, merkezdeki ilçe belediyelerinde çocuklara yönelik orkestra ve korolar da bulunuyor.
Aralık ayının 15 ve 16'ncı günlerinde, Eskişehir'in artık vazgeçilmez sanat kurumlarından biri haline gelmiş olan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası-EBBSO, biletleri günler öncesinden tükenen iki konserle kuruluşunun 20'nci yılını kutladı. Davetliydim ancak sağlık nedeniyle o günlerde seyahat etmem istenmediği için gidemedim. Ama gönlüm belediye ve orkestradaki dostlarla birlikteydi. Bu yazıyı kaleme almayı da kendime görev bildim.
EBBSO, 24 kişiyle yola çıkıp 40 kişilik “kadro” ile kuruldu. Kadro dediysek, öyle bahçıvan kadrosunda işçi göstererek veya benzeri yöntemlerle değil, sınavla belirlenen müzisyenler gerçek “kadro”ya alınarak. İlk konserini de şef Bujor Hoinic yönetiminde 25 Ocak 2002'de vermişti. İlk yıllarda şef Işın Metin'in, Koral Çalgan'ın katkıları oldu, giderek değişik Türk ve yabancı şefler orkestrayı yönettiler. Rengim Gökmen, ne zaman çağrılsa programının elverdiği ölçüde EBBSO'ya gitti. Ender Sakpınar, orkestranın 1. şefliği ve sanat danışmanlığına getirildikten sonra, halk ona “ak saçlı şef” adını taktı. İstanbul Senfoni'deki görevinden emekliye ayrıldıktan sonra Sakpınar, orkestranın gelişimi için halen emek harcamaya ve kendi yönetmediği haftalar için iyi şef ve solistler önermeye devam ediyor. Başta İdil Biret olmak üzere, Suna Kan, Gülsin Onay, Cihat Aşkın, Fazıl Say, Özcan Ulucan, Birsen Ulucan, Rahşan Apay, Gökhan Aybulus gibi solistleri Eskişehirli sanatseverler dinleme olanağı buldu.
Gelişim süreci içinde EBBSO'nun üye sayısı 61'e yükseldi. Orkestranın genç müzisyenlere önemli katkısı, yaptığı seçmelerle belirlediği genç solistlere sahne olanağı sağlaması oldu. Bunu her sezon sürdürüyor.
Pandemi sürecinde Sazova Bilim ve Sanat Parkı'ndaki açıkhava sahnesinde, orkestranın değişik programlarla konserlerini sürdürmesi sanatseverlere nefes aldırdı. Resmi rakamlara göre EBBSO, ilk 20 yılda 1300'ün üzerinde konser ve temsille yaklaşık 700.000 dinleyiciye ulaştı. Orkestra, gereğinde takviyelerle opera orkestrası olarak da çalışıyor. Nitekim, DOBGM ile birlikte 2004'ten bu yana düzenlenen Eskişehir Opera ve Bale Günleri dinleyici tarafından çok benimsenerek her yıl beklenir hale geldi.
EBBSO, haftalık olağan konserlerinin yanısıra oda müziği dinletileri, çocuklar ve aileleri için çoksesli gösteriler, anlatımlı ve söyleşili konserler, atölye ve seminer çalışmaları da düzenliyor. Bu etkinliklere, kısaca “opera” denilen 500 kişilik Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Kültür Sarayı, 1200 kişilik Atatürk Kültür Sanat ve Kongre Merkezi, 200 kişilik Büyükşehir Sanat Merkezi sahneleri evsahipliği yapıyor. Büyükerşen döneminde 170 kişilik sinema salonundan yeterli bina ve salonlarla gelinen yer bu...
Ülkemizde artık düzenlenmeyen ama pek çok kurum ve sanatçının özgeçmişinde yerini koruyan Donizetti Klasik Müzik Ödülleri'nde 2013 yılında jüri üyesi olarak benim önerim üzerine, diğer üyelerin de benimsemesiyle EBBSO'ya yılın orkestrası ödülü verildi. Doğrusu bu ödülü, yukardan aşağı tüm emeği geçenler hak etmişlerdi.
Orkestranın 20. yıl konserinde konuk solistler Güher ve Süher Pekinel'ler idi. Solist seçiminde herhangi bir siyasal endişe duyulmamış, dinleyiciden gelen arzu da dikkate alınarak Pekineller 20. yılda ikinci kez Eskişehir'e çağrılmışlardı.
Şef Ender Sakpınar yönetimindeki orkestra solistlere Wolfgang Amadeus Mozart'ın İki Piyano İçin Mi bemol konçertosunda eşlik etti. Fotoğraflardan, Pekinel kardeşlerin piyanoları arka arkaya yerleştirerek çalma uygulamasından vazgeçtiklerini, geleneksel iki piyanonun karşılıklı konuçlandırılması uygulamasına dönüp birbirlerinin yüzlerini görerek çaldıklarını anladık. Şef Sakpınar Ravel'in Bolero'suyla başlattığı programa, ikinci yarı için G. Rossini, B. Smetana ve M. de Falla'dan yapıtlar yerleştirmişti.
Aldığım bilgilere göre, Bolero seslendirmesi sırasında taa 170 kişilik sinema salonunda verilen ilk konserden itibaren arşivden derlenen kısa pasajlar halinde 20 yıldan görüntüler perdeye yansıtılmış... İkinci geceki konserde sahneye Saraçhane'den dönen Başkan Yılmaz Büyükerşen de gelmiş. İzlediğim videoda Büyükerşen'in Pekineller'e birer şilt ve ahşaptan oyularak yapılmış birer Atatürk heykelciliği verdiğini gördüm.
Videoda 85 yaşındaki Başkan Büyükerşen, Şef Ender Sakpınar'a 20. yıl anısına bir şilt verirken, gülerek “İnşallah 25. yıl şildini de ben veririm” diyordu.
Eskişehir Senfoni'ye daha nice uzun çalışma yılları ve başarılar diliyorum.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
18 Aralık 2022, Ankara