Çok üzgünüm, aynı zamanda da kızgınım... Sadece böyle bir olayın meydana gelmesine sebep olanlara değil, kendime de kızgınım. Günün moda deyimiyle kandırıldım ya da kendimi kandırılmış hissediyorum. Niyesini anlatayım.
Geçen hafta, SANATTAN YANSIMALAR'ın değerli yazarlarından, Amerika'daki üniversite öğretim üyeliğinden emekli olarak Türkiye'ye dönen Etnomüzikolog ve halkbilimci Dr. Yıldıray Erdener'in yazısını http://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/yildiray-erdener/cso-tarihi-yazilirken-neden-tum-belge-ve-kaynaklardan-yararlanilmadi/1627 portale yerleştirmeden önce okurken başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
Erdener, eski tarihî belgelere ulaşıp kullanması nedeniyle Ersin Antep'i överken, kitaptaki önemli yanlış ve eksiklerden örnekler veriyordu. Antep'in “CUMHURBAŞKANLIĞI SENFONİ ORKESTRASI / Çoksesliliğin Belgesel Tarihi” başlıklı kitabı yayımlandığında, Orkestranın genel kurulunda seçilmiş yönetim kurulu üyeleri tarafından Müdürlük görevine getirilmiş flütist Altan Kalmukoğlu sahneden dinleyicilere “Kitabımız da yayımlandı” diye muştulamış, fuayede kurulan Elma Yayınevi standında da kitap satışa çıkarılmıştı. Sağolsun Ersin de, imzalayıp bana bir kitap sunmuştu.
Malûm, çok yazanın okumaya az vakti kalırmış, ben de kitabı bir hayli sonra, geçtiğimiz Ekim ayında karıştırdım. Önsözünü CSO'nun 1. Şefi Rengim Gökmen yazmış, arka kapakta da Gökmen, Müdür Kalmukoğlu ve emekli konzertmeister Oktay Dalaysel'in kitabı öven sözlerine yer verilmişti.
Ersin Antep'i bazı özellikleri nedeniyle öven, kitabı “genel olarak” ele alan, bazı teknik konuları ve notlarla ilgili karmaşıklıkları eleştiren bir “tanıtma yazısı” yazıp SANATTAN YANSIMALAR'da yayımladım:
http://www.sanattanyansimalar.com/coksesliligin-belgesel-tarihi/3227/
Çok değer verdiğim şef Rengim Gökmen'in sunuş yazısından da alıntı yaptım.
Kitap CSO tarafından, şefiyle, müdürüyle ve resmî internet sitesine yerleştirilerek açıkça sahiplenilmişti.
Bu tür kitaplar “kaynak” niteliğinde öngörüldüğü için baştan sona pek okunmaz, gerek duyulduğunda başvurulur. Ama Yıldıray Erdener'in yazısından sonra, kitabı baştan sona okumadığıma, fosforlu kalemlerle bir takım yerlerin altını çizmediğime, anlatı bölümlerinde kaynak olarak sadece bazı hafızaların gösterildiği, CSO'ya büyük emeği geçmiş kimi yabancı müzisyenlerin küçümsendiği, kimilerinin fazlaca yüceltildiği bölümleri tek tek not almadığıma pişman oldum.
Kitabı yeniden raftan alıp karıştırmaya başladım ve içindeki en büyük çelişkinin anlatı bölümünde günümüze kadar gelinirken, belge bölümünde “tarih”in 1975'de kesilmesi olduğunu gördüm. Oysa Rengim Gökmen sunuş yazısında tümüyle katıldığım “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın tarihi, tam anlamıyla ülkemizin çağdaşlaşma ve evrensel kültür platformunda yer alma mücadelesinin tarihidir” saptamasında bulunduktan sonra “... İşte bu yolculuğu âdeta her ânıyla, bu kitapta bulacağınızı, izleyeceğinizi düşünüyorum.” diyordu. Ama bu mücadelenin 1975'den bu yana son 42 yılında yer alanların adları Antep'in kitabında listelenmiyor, çoğu hiç anılmıyordu.
Osman Zeki Üngör'ün eşinin, çocuklarının adının bile yer aldığı kitapta, CSO'nun pek çok sıkıntıya göğüs gererek işlerini sürdüren şu anki sanatçılarının, yönetim kurulu üyelerinin adı bulunmuyordu. Orkestranın 2017 yılı kadrosuna bile yer verilmemişti. Belki birkaçının adı anlatı bölümünde geçiyordur ama kitabın ve notların tamamını okuma ve notun kitabın neresine ait olduğunu bulmaya vakit ayıramadığım için rastlamamış olabilirim. Gene de kitabı yeniden karıştırırken, notlar bölümündeki sadece rakamla işaretlenen bilgileri, rakamı anlatı bölümünde bularak karşılaştırma denemesi yaptım. Sonuç tam bir hüsrandı. Erdener, verdiği örneklerde haklıydı.
Anlatı bölümü günümüze kadar geliyor ama daha çok 1. Şeflerin geliş gidişlerine yer veriliyordu.
Yıllardır izlediğim CSO'nun en önemli özelliği, yasasında “seçim”e yer verilmiş olmasıdır. Her yıl Mart ayında genel kurul (kadrolu CSO sanatçıları) toplanır ve yeni yönetim kurulunu seçerler, onlar da aralarından bir müdür ve yardımcısını belirler. Başarılı olarak uzun yıllar üstüste seçilenlerin de bulunduğu CSO yöneticilerinin kitapta esamisi okunmuyordu! Zaten Yıldıray Erdener de, kalorifercinin bile adı varken, önemli işler yapmış yöneticilerin niye adının anılmadığını soruyordu yazısında...
Lafı ve örnekleri uzatmak istemiyorum. Bando Deniz Astsubay Kıdemli Başçavuş olarak müzikoloji alanında lisans ve lisansüstü diplomalarını alıp “ uzman müzikolog” unvanını kullanmaya başlayan, mevzuatın izni çerçevesinde üniversitelerde ders veren Ersin Antep'in acaba burada basireti mi bağlandı?
Ve “geç” de olsa aklıma kimi sorular geliyor:
Bu CSO'nun siparişiyle yazılmış bir kitap mı?
Eğer öyle ise, neden bakanlık tarafından bastırılmadı?
Kitabı, “teşekkür” bölümünden anladığım kadarıyla CSO'nun ana sponsoru Doğuş Grubu finanse ettiyse, neden kendi markasını koymadı ve bu türde hiç kitap yayımlamamış olan Elma Yayınevi tercih edildi?
Değerli Rengim Gökmen ve Altan Kalmukoğlu, kitapla ilgili görüşlerini, kitabı okumadan mı yazdılar?
Okudularsa eksik ve yanlışları, örneğin “Gelmiş Geçmiş Görev Yapan İdarî Personel Listesi” varken, “Gelmiş Geçmiş Sanatçılar ve Yönetim Kurulları Listesi” bulunmadığını görmediler mi?
CSO'nun şu anki hiçbir üyesi, adı geçenler ve geçmeyenler, bu kitabı okumadı mı?
Bu soruları çoğaltmak mümkün.
Bu kadar çok kişinin topluca basiretinin bağlanmış olduğunu düşünmek galiba en iyisi. Hiçbir değerli dostum, bu yazıdan dolayı alınmasın, gücenmesin.
Evet, üzgünüm, aynı zamanda da kızgınım... Kitap ilk elime geçtiğinde, “zarf”a bakıp, “mazruf” u yeterince incelemediğim için, kendime de kızgınım.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
26 Şubat 2018