Bir konseri canlı olarak dinlemenin, bir operayı, baleyi ya da tiyatro oyununu canlı olarak seyretmenin tadı bambaşkadır. Çok sayıda kişi, pandemi döneminde bilgisayarlarında dijital ortamda müziğe, sahne sanatlarına ulaşırken bu saptamanın doğruluğunu hissetmiş olmalılar.
Peki, sanatseverler canlı dinleme ve seyir zevkine ne zaman yeniden dönebilecekler? Günümüzün can alıcı sorusu işte bu.
Dijital kayıtlar için yapılan çekimlerde ve dinleyicili konserlerde, sahne üstündeki müzisyenlerin oturma düzeniyle ilgili bir koruyucu standart, sanatçı temsilcileri, orkestra yöneticileri ve bilim adamları tarafından belirlendi ve öncelikle Almanya'da uygulanmaya başlandı. Esas sorun değişik yönleriyle dinleyici-seyirci konusunda.
Bilim Kurulu üyeleri ve ilgililerin “yeni normal” diye tanımladığı dönem, özellikle kapalı mekânlarda düzenlenecek sanat etkinlikleri için “şimdilik” de olsa belirsizliklerle dolu. Frenlenmiş salgın, yaz aylarında nasıl davranış gösterecek? Kimi bilim kurulu üyeleri 2021'e kadar maske takmak gerekeceğini söylüyor.
Sanat kurumları, organizatörler, antik tiyatrolarda düzenlenen yaz etkinlikleri için, temmuz, ağustos ve eylül aylarına umutla bakmaya çalışıyorlar. Eğer iç turizm kıpırdanırsa, açıkhavada düzenlenecek konserlere, “kurallara uyarak” dinleyici gelebileceğini umuyorlar. Bu “kurallara uyma” parantezi, dinleyicinin fiziksel uzaklık olarak en az 1.5 metrelik aralarla oturtulması demek. Bu da eldeki kapasitenin yüzde 50'sinin kullanılabilmesi anlamına geliyor.
Yaz festivalleri düzenlenebilecek mi? Devlet Opera ve Balesi, kurallara uygun biçimde, küçük topluluklarla, sanatçı ve seyirci sağlığını etkilemeyecek biçimde Bodrum, İstanbul ve Aspendos festivalleri düzenlenecekmiş biçimde hazırlıklarını yapıyor.
İKSV, müzik festivalini Eylül-Ekim aylarına ertelemişti ama aynı programı uygulayabilmesi mümkün değil. Festival yapılabilse bile programı, salonları, dinleyicisi beklenenden epey farklı olacak.
Geleneksel olarak kapalı mekânlarda Ekim ayı başında açılan yeni sanat sezonu için soru işaretleri daha da büyük. Çünkü bazı Avrupa ülkelerinin, Rusya'nın ve Amerika'nın ne zaman ve nasıl açılacağı, uçuşlara başlayabileceği belli değil.
Tüm menajerlik firmaları, yapım şirketleri, sanat yönetmenleri beklemede. Altı Devlet Senfoni Orkestrası'ndan Haziran ayı için dörder konserlik program yapmaları istenmişti, zorunlu olarak rafa kalktı. Bu orkestraların yönetimleri, yeni sezon için de program hazırlamakta güçlük içindeler. Çünkü davet edecekleri yabancı şef ve solistlerin de durumları belirsiz. Gelebilecekler mi, bulundukları ülkelerden hangi tarihten itibaren çıkış yapabilecekler? Bu soruların yanıtlarını kendileri ve temsilcileri de bilmiyor.
Özel orkestra ve sanat merkezleri için işin ekonomik boyutu da önemli. Genel kanı “yeni normal”de, bilet fiyatlarının artacağı, sanatçı kaşelerinin ise düşeceği.
Diyelim ki, yeni sanat sezonu kapalı mekânlarda açılabildi. Her salonun koltuk kapasitesinin yarısından biraz az olabilecek sayıda bilet satışa çıkarıldı. Bu biletler satılacak mı, dinleyici yeniden salonlara yönelecek mi? En can alıcı soru da bu.
Klasik müzik dinleyicisinin orta yaş ve üstü ağırlıklı, en az lise öğrenimli, ülke ve dünyada olup bitenden haberdar bir kitle olduğunu dikkate aldığımzda, açılacak sezona bu kitlenin nasıl bir tepki vereceği önem kazanıyor. Maskelerini takıp, fiziksel uzaklık kuralı dikkate alınarak düzenlenmiş salonlara gelecekler mi? Bir kez gelen, izlemeyi sürdürecek mi, yoksa bu iş maskeyle olmuyor, ağız burun kapalı müzik dinlenmiyor mu diyecek?
Mayıs sonu itibariyle, gelecek sezona bakış, eski bir halk deyişini anımsatıyor: “Göç, yolda düzülecek”...
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
Bu yazı Andante Dergisi'nin 1 Haziran 2020 tarihli 164. sayısında “Başkentten Yansımalar” sayfamda yayımlanmıştır.
Yazının kaleme alınışından sonraki bir tarihte yapılan açıklamayla açık hava konserleri kurallara uyulmak kaydıyla serbest bırakılmıştır.