Kırmızı papyonu ve bel kuşağıyla belirginleştirdiği frakı içinde kısa boylu şef, 70 yaşından beklenmeyecek enerjik adımlarla kürsüye gelip, “Duydum ki konserin basılı bir programı yokmuş” diyerek seslendirilecek ilk yapıt hakkında hafif pürüzlü sesiyle anlatmaya başlayınca biraz utanç duydum. “Gelenek” ve “geleneksel”e sözel olarak büyük önem verilen ve irili-ufaklı her nutukta vurgu yapılan bir dönemde, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası ve diğer devlet orkestralarına “tasarruf” gerekçesiyle basit, üç kuruşluk “geleneksel” el programı bastırmalarına izin verilmemesi karşısında bilmem her yabancı orkestra şefi aynı tepkiyi gösteriyor mu? Ama bir bakıma da iyi oldu, barok ve erken klasik dönemin efsanevi şefi Reinhard Goebel'in engin müzikolojik bilgisi ve esprili söylemine böylece tanıklık etmiş olduk.
Bu konser başlangıcı, 14 Ocak 2022 akşamı, CSO'nun adı Bakanlık tarafından önce kaldırtılan, daha sonra bizzat Bakan Bey'in “Benim haberim yok, böyle bir talimat vermedim” diyerek geri döndürttüğü “İnönü'yü Anma Konseri”nde yaşandı. Bu, CSO'nun yeni konser salonunda yapılan ilk “İnönü'yü Anma Konseri” oldu. 2020'de zaten pandemi nedeniyle kurumlar kapalı olduğundan yapılamamıştı. Aslında 2021 Aralık ayında yapılması gerekiyordu ama gene pandemik programlama-planlama koşulları CSO'yu konseri Ocak ayına yerleştirmeye yöneltmiş olmalıydı.
Otoparktan binaya giriş yaptığımızda sıfır katındaki fuayede İnönü Vakfı'nın büyük çelengini gördük. Aile ise eksi bir katı fuayesinde İnönü dostlarını karşılıyordu. Cumhurbaşkanlığı eski genel sekreteri Kemal Nehrozoğlu, Anayasa Mahkemesi eski başkanlarından Yekta Güngör Özden, SDD Genel Başkanı eski DPT'ci ve eski TÜBİTAK Bilim Kurulu üyelerinden Atilla Çandır, eski bakanlardan Metin Bostancıoğlu ve Hikmet Sami Türk, SCAMV Başkanı Ali Başman, Devlet ve Fotoğraf Sanatçısı Ozan Sağdıç görebildiklerim arasındaydı. Biletli konukları, CSO Müdür Yardımcısı Serhat Çalışkan karşılayıp uğurladı.
Ön sırada İnönü'nün kızı Özden İnönü Toker ile torunu Gülsün Bilgehan'ın arasında yer alan koltuğa bir büyük buket kırmızı gül, her zamanki gibi İsmet Paşa'yı temsilen yerleştirilmişti. Diğer torun Nurperi Özlen de eşi Sinan Özlen'le birlikte ön sırada yerini almıştı. Yakın zamanda bir açık kalp ameliyatı geçiren Mustafa Bilgehan ise önlem amaçlı henüz maskeli de olsa topluluklara karışamıyordu. 2000 kişilik salonda yaklaşık 900 kişilik bir dinleyici kitlesi vardı.
Orkestra alkışlar arasında sahneye giriş yapmaya başladığında, bu akşam kimlerin çalacağını görebilmiş olduk. Yazılı program olmadığı için, konserde hangi müzisyenlerin çaldığının listesini görebilme olanağı da kalmamıştı. CSO'yu 2020 Aralık ayındaki açılış konserinden sonra ilk kez görüyordum. Orkestrada viyola grubu 1. keman grubunun karşısına konuşlandırılmıştı, viyolonseller ise ortada yer alıyordu.
Başkemancı sandalyesinde Bilgehan Erten oturuyordu. Topluluk, deneyimli eski üyelerle, stajyerlikleri tamamlanarak asaletleri yeni onaylanan sınavla alınmış yeni üyeler ve bazı 4/B kapsamında alınmış müzisyenlerden oluşuyordu.
Program Viyana erken klasik dönem yapıtlarından oluşturulmuştu. İki W. A. Mozart ve bir P. Wranitzky yapıtı yer alıyordu. Belli ki şef Reinhard Goebel, kendi uzmanlık alanına giren dönemden eserler seçmiş, kendi özel ciltlenmiş şef partitürlerini de yanında getirmişti.
Önce Goebel'i biraz tanıtmakta yarar var. 2015'te BBC Music Magazine'in “tüm zamanların en iyi 20 kemancısı” listesine girecek kadar virtüoz bir kemancıydı ve çaldığı dönemde çoktan şeflik de yapmaya başlamıştı. 17., 18. ve 19. yüzyılların repertuarında uzmanlaşmıştı. Hem erken dönem müzik toplulukları, hem de modern orkestralar için bu yüzyılların müziğinin günümüzdeki önde gelen yorumcusuydu. 33 yıl boyunca yönettiği efsanevi Musica Antiqua Köln'ün kurucusuydu ve Avrupa'daki her önemli barok topluluk için adeta bir kutup yıldızı haline gelmişti. Çok sayıda ödülü kitaplık raflarını süslüyordu.
Engin bilgisini tatlı esprilerle süsleme becerisi de hayli yüksekti. Konserden önce izlediğim bir videosunda, CSO'nun yeni salonunu çok beğendiğini, iyi bir akustiği bulunduğunu belirterek, “Keşke bu salonu Almanya'ya taşıyabilseydik, böylece 25 sene tasarruf etmiş olurduk” deyişi esprili söylemine güzel bir örnekti. Böylece proje süreci dahil tam 30 yıl süren, temelini 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in attığı CSO yeni binasının Bir Alman için hayret verici olan uzun inşaat süresine çaktırmadan dikkati çekmiş oluyordu.
İlk yapıt Mozart'ın K. 201 / 186a eser sayılı La Majör 29. Senfonisi ve bölümleri hakkında bilgi verirken, tempoları belirterek, “Ben yavaş vuracağım, onlar hızlı çalacak” esprisi de kahkahalarla karşılandı. Son yapıt Pavel Wranitzky'nin Re majör Op.36 Senfoni'ni anlatırken de, bestecinin Haydn'ın öğrencisi, ağabeyinin de Beethoven'in orkestrasının başkemancısı olduğunu, yapıtın bir Avusturya prensinin Rus prensesle nişan töreni için bestelendiğini belirtmeden geçmedi. Böylece bölümler arasındaki Rus Dansı'nın neden yerleştirildiği de anlam kazanıyordu.
Konserin solisti İsrailli fagotçu Mor Biron'un (d. 1982 ) en önemli referansı 14 yıl boyunca Berlin Filarmoni üyeliği yapmış olmasıydı. Şimdi ise Daniel Barenboim'in yönettiği Barenboim-Said Akademie'de fagot öğretmenliği yapmanın yanı sıra, sıklıkla solist olarak çaldığı barışcıl amaçlı Batı-Doğu Divan Orkestrası'nın bir üyesi. Biron da, iki senfoninin arasında, aynı yılların ürünü Mozart'ın Si bemol majör 2. Fagot Konçertosu'nu seslendirdi. Nezleli sesli, kamışlı tahta üflemeli bu çalgıdaki ustalığını özellikle ikinci bölümdeki kadansta sergilerken, alkışlara karşılık bir solo parçayla dinleyiciyi ödüllendirmeyi de ihmal etmedi.
Mozart ve Wranitzky senfonilerde, Reinhard Goebel yönetiminde CSO iyi bir etkinlik gösterdi. Bütüncül, dengeli, temiz seslendirmeler dinledik. Konçertodaki eşlikte ise, belki daha az prova yapılmış olmasının etkisiyledir, aynı duyguyu edinemedik.
Konserin sonunda şef Goebel kendisine sunulan çiçekle, orkestranın derinliklerine yürümeye başladı. Yoksa, uzun bir Antalya görevinden sonra yeniden orkestraya dönen flüt grup şef yardımcısı Songül Özdemir'e mi yönelmişti? Gördük ki, flüt grubu basamağını geçip daha yukarı, timpaninin başındaki orkestranın yenilerinden Giz Öztaş'a yöneldi ve eline küçük bir kutlama öpücüğü kondurarak buketi takdim etti. Öztaş'ın timpanideki iyi zamanlaması ve abartısız dönemsel tınısını takdir etmiş olmalıydı.
Kapalı otoparktan çıkarken Goebel'in de, CSO'nun bilmemkaç model, eski kuş sınıfı Tofaş otomobilinin ön koltuğuna yerleşmekte olduğunu görünce camı açtım, hani şu sosyal medyada kullanılan başparmak işaretiyle kendisini kutladım, karşılıklı el sallaştık. Artık çok sayıda genç üyesi olan CSO'nun gelişimi için böyle uzman, pedagog şeflerin daha sık davet edilmesinde yarar var. Tabii, 17 ila 22 bin yepyeni Türk Lirası karşılığı Avro ödemesini kabul ederlerse...
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
15 Ocak 2022, Ankara