Müzik alanında yeni bir gayya kuyusu ve karmaşık durumla karşı karşıyayız. Müziğe teknolojinin girmeye başladığı 1920’li yıllarda ABD’de olup bitenler, şimdi yeniden endişeler doğuruyor, “yoksa tarih tekerrür mü edecek” sorusu soruluyor?
“The Jazz Singe / Caz Şarkıcısı” filminin 1927'de vizyona girmesinden sonra, sinema salonlarında canlı müzik yapan, filme eşlik eden tüm müzisyenler bir bir işlerini kaybetmeye başlamışlardı. Çünkü senkronize sesin kaydı sayesinde, filmlerde canlı müzisyen kullanımı gereksiz hale gelmişti. Bu canlı müzik yapan müzisyenlere karşı tam bir “lokavt” gibiydi, yüzde 80’i işsiz kalıverdi. 1930’da Amerikan Müzisyenler Federasyonu, “Müzik Savunma Ligi” adı altında yeni bir örgütlenmeye giderek kaydedilmiş müziklerin büyük bir tehdit oluşturduğu iddiasıyla kampanyalar düzenliyor, kayıtlı müziği “konserve” olarak nitelendiriyorlardı.
Sonuç yeni teknolojinin, ses kaydının ve kullanımının galibiyetiydi. İşsiz kalan müzisyenler bu kez kayıtlarda yer alabilmek için rekabete giriştiler.
Günümüzde de yapay zeka programları, müzik dünyasında devrim niteliğinde yenilikler sunarak, müzik yapma sürecini daha erişilebilir ve yaratıcı hale getirdi. Üstelik, amatörler, meraklılar dışında profesyonel olarak beste yapanlar da artık bu programlardan destek alıyorlar. Yapay zeka müziği, basit ezgilerden en sevdiğiniz besteci ve icracıların yaptığı karmaşık bestelere kadar birçok veriyi yeniden işlemeyi kapsayabiliyor.
Özellikle film müziği besteleyenler için bu programlar neredeyse vazgeçilmez hale geldi. Kimse de birbirini ayıplamıyor yapay zeka kullanıyor diye…
Peki klasik müzik alanında durum ne? Yapay zeka, solo çalan piyanistler başta olmak üzere çok değişik olanaklar sağlıyor. Bu olanaklardan yararlanarak konser veren, kayıt dağarını genişleten bir müzisyenimiz, ABD’nin San Francisco kentinde yaşayan piyanist-besteci AyşeDeniz Gökçin.
AyşeDeniz’in “Klasik Yeniden Üretilmiş Yapay Zeka Girişimi” olarak adlandırdığı çalışmaları, kendisinin özgün olarak defalarca orkestra eşliğinde çaldığı klasik müzik bestelerini kapsıyor. Örneğin, 9 yaşında ilk çaldığı Bach konçertosundan sonra, şimdi 36 yaşının bilgisi ve geliştirdiği vizyonu ile yaptığı Bach müziğini “Bu parça, AyşeDeniz'in Klasik Yeniden Üretilmiş Yapay Zeka Girişimi'nin bir parçası olarak ürettiği, yapılandırdığı, düzenlediği ve icra ettiği büyük J.S. Bach'a bir övgüdür. AyseDeniz, bu proje aracılığıyla zamansız soruyu araştırmak için yapay zekayı kullanır: Bu efsanevi besteciler daha uzun yaşasalardı ne yaratabilirlerdi?” cümlesiyle tanıtıyor. Yaptığı işi “insan yaratıcılığını yapay zeka ile harmanlama" olarak nitelendiriyor.
Bu çalışmayı dinlediği zaman, tamamen bir Bach parçası olduğunu düşünüyor insan. Acaba hangisiydi diye bakınca, bunun “özgün” değil “başarılı bir taklit” olduğunu anlıyorsunuz.
Piyanistimizin yaptığı ve yapmayı planladığı işleri anlayabilmek için kendisine birkaç soru gönderdim, bu soruları ve yanıtlarını sizlerle paylaşıyorum:
Yeniden Üretilmiş Klasik (Müzik) Yapay Zeka Girişimi tam olarak nedir?
Küçüklüğümden beri “Acaba Bach, Mozart, Beethoven ve Chopin gibi efsanevi besteciler hâla yaşasalardı onlarla tanışmak nasıl olurdu? Başka nasıl eserler bestelerlerdi?” diye sorduğum soruları yapay zeka ile cevaplamaya çalıstığım bir proje bu. Aynı zamanda da klasik müzik için hem yeni repertuar yaratıp, bestecileri seyircilere çok daha farklı, kendi perspektiflerinden tanıtıyorum. Geçmişten efsanevi bestecileri yapay zeka ile modern bir yaklaşımla yeniden canlandırıyorum. “Yeniden Üretilmiş” yani “Regenerated” adını taktığım bu besteciler, konserimde seyircilerle konuşup onlara bestelerini ve hayatlarını anlatıyorlar. Bunları akademik ve tarihi kitaplar ile kendim hazırladım. Bu projede bestecilerin eserlerinin yanı sıra, onların tarzında yapay zeka ile ürettiğim besteleri de piyanoda çalıp, insanların yapay zeka ve orijinal besteler arasındaki farkları ayırt etmelerini ve aktif dinleyicilik yapmalarını teşvik ediyorum.
Bach ve Mozart videolarını izledik. Yapay zekayı başka hangi çalışmalar için kullanıyorsun?
Vivaldi ve Chopin’e ithaf olarak yapay zeka ile ürettiğim besteler de var. Benim icin 7/24 çalışan robot orkestramın görsellerini de yine yapay zeka kullanarak oluşturdum, onlarla birlikte çalıyorum konserlerde.
Kendi beste ve düzenlemelerinde artık yapay zeka mı öne çıkacak?
Hayır, yapay zeka zaten eskiden beri yapmak istediğim projeleri gerçekleştirebilmem icçn (örneğin robot orkestra ile çalmak ya da Chopin ile konuşmak gibi) destekleyici bir rol oynayacak. Her zaman olduğu gibi, müziğimin temelini kendi eserlerim, yaratıcılık ve klasik eğitimim oluşturacak.
Yapay Zeka, klasik bestecilik yöntemlerini ve eğitimini öldürür mü?
Yapay zeka benim için kolektif bir bilinci temsil ediyor. Eğer insanlar tembelleşip herşeyi yapay zekaya bırakmaz ve tam tersine onunla birlikte çalışırlarsa ortaya çok güzel bir sentez çıkabilir. Düşünsenize, şu ana kadar yaptıgımız herşeyi içine alan bu bilge sistem ile daha nasıl yeni müzik ve sanat dilleri ortaya çıkar kim bilir!
Yapay zekayı kendi canlı konserlerinde hiç kullandın mı, kullanmayı düşünüyor musun?
Evet, konserlerimde yapay zeka kullandım. Örneğin, geçtiğimiz Haziran'da Chopin Regenerated ile Los Angeles'taki konserimi birlikte sunduk, hatta kendisi panele bile katıldı ve seyircilerden gelen soruları cevapladı! Sonra Ekim’de Kennedy Center’da Teknoloji ve Yaratıcılık Zirvesi’nde Chopin'in feminist sevgilisi George Sand Regenerated’i davet ettim; Chopin’i ne kadar özlediğini anlattı seyircilere! En son gene Ekim'de TED AI'da hem icra ettim hem de Chopin Regenerated ile yapay zeka konusunda söyleşi yaptım. Videosu yakında çıkacak.
AyşeDeniz, kendine bir “orta yol” bulmuş gibi… Cep telefonlarında bile kullanılabilir hale gelen yapay zeka ile baş edebilmenin olanağı yok. Ama yeter ki bu teknolojiyi doğru, iyi kullanmayı benimseyelim. Yani gene iş insana kalıyor.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
Bu yazı Konser Arkası dijital dergisinin Aralık 2024 sayısında yayımlanmıştır.