Made in Holland Ankara’da sona erdi. Made in Holland ne midir? Hollanda Büyükelçiliği’nin desteği, Artisan Organizasyon’un kurucusu, sanat yönetmeni Mehmet Mestçi’nin büyük çabaları sayesinde Ankara, İstanbul ve İzmir’de, çok değişik mekanlarda gerçekleştirilen, Barok Günleri’nin bir başka adı. Mehmet Mestçi’nin bir süredir İstanbul’da barok ve oda müziği ağırlıklı çeşitli etkinlikler yaptığını duyuyorduk ama Ankara’ya gelememişti bir türlü. “Made in Holland” adını verdiği son etkinlikler sayesinde Ankara’da yaşayan bizler Rönesans ile Barok dönem arasında yaşamış Hollandalı bestecilerin yanı sıra, İtalya ve Almanya’dan, bizlerce daha bilinen bestecilere ait eserlerin icra edildiği konserleri izleme olanağını yakaladık.
Camerata Trajectina ve Gesualdo Consort Amsterdam Avrupa çapında tanınan iki topluluğun adı. Bu toplulukların dışında klavsen ve blokflüt yorumlarında ünlenmiş, çok sayıda kayıt yapmış bir sanatçı olan Pieter-Jan Belder’in üç şehrimizde konser ve resitali vardı. Gesualdo Consort Amsterdam’ın konseri hakkında Sanattan Yansımalar’da bilgi verildi. O nedenle biz üç etkinliğin sonuncusu olan, klavsenci Pieter-Jan Belder’in Erimtan Müzesi’ndeki resitali hakkında kısaca bilgi verelim istedik. Pieter-Jan Belder “Hollanda’nın en önemli bestecilerinden” biri olarak tanımladığı Jan Pieterszoon Sweelinck; Jr. Jacob Van Eyck; J.S.Bach; Dietrich Buxtehude ve Domenico Scralatti’den eserleri klavsende; Georg Philipp Telemann’ın iki Fantezisini ve Hollanda’dan bir anonim parçayı (Daphne) blokflütte icra etti. Gerek icracının parça aralarındaki anlatımından, gerek konser programı broşüründen Sweelinck’in yerinin bu dönem müziği içinde özel olduğunu; daha çok klavyeli çalgılar için beste yapmış olan bestecinin koro için de yapıtlarının olduğunu öğrenmiş olduk. Gesualdo Consort Amsterdam’ın Cer Modern’in fuayesinde, insanı son derece etkileyen bir akustik ortam içinde a capella söylediği üç küçük parça ile klavsen sanatçısı Belder’in resitalinde klavsende icra ettiği parçalar, bestecinin her iki türdeki maharetini sergiliyordu.
Belder, Domenico Scarlatti’den sekiz küçük sonat; J.S. Bach’ın klavsen için la minör BWV 965 sonatını; Buxtehude’nin sol minör Preambulum’unu (ya da Prelüd) ve barok öncesi dönemlerin en ünlü isimlerinden bir diğeri olduğu belirtilen Jr.Jacob van Eyck’ten iki ilginç eseri klavsende çaldı. Blokflütle yorumladığı iki bestecinin (Telemann ve Hollanda’dan Anonim) eserleri de ayrıca etkileyiciydi.
Gesualdo Consort’un a capella yorumları; Belder’in de klavsen ve blokflütle bizleri farklı bir dünyanın bestecileriyle tanıştırması güzel bir deneyim oldu. Programlar renkli, etkileyici; Alper Maral’ın kaleme aldığı program broşürlerindeki bilgiler alışılmışın dışında, son derece iyi idi. Bu bakımdan Barok Günleri’nin gerçekleşmesini sağlayanlara teşekkür borçluyuz. Lakin bizi üzen, her iki konserde de, özellikle Gesualdo Consort Amsterdam’ın konserindeki düşük dinleyici sayısıydı. Buna bir açıklama bulmak zor. İlgisizlik mi, meraksızlık mı, bilemiyoruz. Bildiğimiz bir şey var, gelmeyenlerin çok şey kaçırdığı; bizlerin ise kazancının büyük olduğu.