Uyarlama klasik müzikte besteciler için özenle yapılması gereken bir uygulamadır. Uyarlamayı kendine özgü bir “besteleme sanatı” haline getiren Franz Liszt'tir ( 1811-1886). Bu gereksinimi niye duymuştur? Sevdiği, beğendiği başka bestecilere ait şarkı, senfoni gibi eserlerin geniş kitlelere ulaşabilmesi için gayret göstermiş, onların piyano uyarlamalarını yaparken, birebir almak yerine kendi yorumunu da katmıştır. Ama ana ezgiler aynıdır. O dönemde günümüz teknolojileri yoktu, plak, cd, radyo bulunmuyordu. Liszt sayesinde pek çok insan, sadece bir piyanonun bulunduğu yerlerde değişik eserleri tanımıştır.
Bazı eserlerin orkestra uyarlamaları, eserin özgününden daha fazla ilgil görmüştür. Örneğin Modest Mussorgski'nin “Bir Resim Sergisinden Tablolar” başlıklı piyano eserinin Maurice Ravel tarafından yapılan orkestra uyarlaması, günümüzde orkestra repertuarının vazgeçilmezleri arasındadır. Aynı biçimde Alfred Schnittke'nin George Bizet'nin Carmen operası üzerine yaptığı vurmalı çalgılar solistliğindeki uyarlama, bu alanın güzel örneklerinden biridir. Bazı eserlerin, özellikle Alman liedlerinin şancı yerine piyano eşliğindeki uyarlamaları için en yakışan enstrüman viyolonseldir. İnsan sesine en yakın çalgı olan viyolonselin tınısı, bu eserlerin özgün halinin şan için olduğunu neredeyse unutturmuştur.
Şimdi “Ders vermeyi bırak da sadede gel” dediğinizi duyar gibi oluyorum ama yazacaklarımın daha iyi anlamlandırılması için bu girizgâhı yapmayı gerekli buldum. 28 Aralık 2019 gecesi Bilkent Senfoni Orkestrası'nın Yeni Yıl Konseri'ni dinledik. İlk kez Türkiye'ye gelen 40 yaşındaki siyahî şef Brandon Keith Brown BSO'yu yönetiyordu, solist ise alanında genç yetenek olarak bazı ödüller kazanmış olan saksafoncu Asya Fateyeva (d. 1990) idi.Konzertmeister sandalyesinde İrina Nikotina oturuyordu.
Siyahi şef Brown (soyadının Türkçe anlamı kahverengi), soyadıyla aynı adı taşıyan Amerika'daki Brown Üniversitesi Orkestrası'nın müzik yönetmenliğini yapıyordu. Kovulunca, Almanya'yı iyice mesken tuttu ve özellikle Frankfurt ile Berlin Radyo Senfoni Orkestralarının öncelikli tercihleri arasına girdi. Bir özelliği de Brown'un, kovulmasının ardından Rhode Island İnsan Hakları Komisyonu'na üniversite hakkında siyahî olması nedeniyle kovulduğu gerekçesiyle ayrımcılık şikayeti yapması. Üniversite ise şefin öğrencilere kaba davranması ve sıkça şikayet alınmasını kovulma gerekçesi olarak gösterdi.
Türkiye'de bugüne kadar pek çok siyahî kadın şancı ağırladık ama siyahî bir şefi podyumda ilk kez görüyorum. Bu nedenle Bilkent'i kutlamak gerek. Ancak program ve solist seçimini şef mi önerdi, BSO kendi mi seçti bilmiyorum. Ne denli estrümanında iyi bir sanatçı da olsa, yılbaşı konserine üstelik uyarlama eserlerde bir saksafonun solo olarak tercih edilmesini yadırgadım doğrusu. Çalınacak eserler caz ağırlıklı olsa neyse, ama çoğu klasik müzik ve operadan seçilmiş parçalardı.
Uyarlamaların kim tarafından yapıldığı program kitapçığında belirtilmemişti. Örneğin Sergey Prokofyef'in Romeo§Jüliet bale müziğinden, üç bölümde ana ezgiye saksafon sololar yakışmamıştı. L. Delibes'in Lakme operasından soprano ile mezzosoprano tarafından söylenen o güzelim Çiçek Düeti hiç mi hiç yakışmamıştı. Ukrayna doğumlu Amerikan ve Malta uyrukları taşıyan fizikçi ve besteci Alexey Shor'un, sipariş üzerine Giuseppe Verdi'nin güzelim müziklerini Latin Amerika danslarına tornistan etmesinden oluşan “Verdiana”yı acaba mezarından çıkıp Verdi duysa ne derdi?
Benim için en büyük hayal kırıklığı ise Sergey Rahmaninof'un o güzelim şarkısı Vokaliz'de ana ezginin saksafon tarafından seslendirilmesi oldu. Bu ezgiyi 40 kere dinleyecek olsam, 40'ında da özgün soprano ya da viyolonsel seslendirmesini tercih ederim.
Bunların dışındaki orkestral seçimler, tipik yılbaşı repertuarından seçmelerdi. Çaykovski Fındıkkıran'dan Vals, J. Strauss Yarasa Uvertürü, Güzel Mavi Tuna Valsi ve olmazsa olmaz Radetzky Marşı gibi... G. Rossini'nin Wilhelm Tell uvertürünün dört bölümlük tamamının çalınması hoştu.
Giriş çıkışı çok bir konser oldu. Şef, saksafonlular dışındaki eserlerin neredeyse tamamını bellekten çaldırdı. Solistin parçaları iki yarıya da konulmuştu. Bu nedenle, şef kürsüsü ve nota sehpası ile saksafon ayakları birkaç kez sahneye girip çıktı. Bu eserlerdeki sololarında viyolonsel grup şefi Hayrettin Hoca, İngiliz kornosunda Viktorya Tokdemir, flütte Albena Sezer, obuada Selçuk Akyol, kornoda Mustafa Kaplan iyi tınılarıyla dikkati çektiler. Fındıkkıran'daki arp solosuyla Mehmet Şahin de alkışı hak etti.
Gelelim işin eğlence kısmına. Japon tubacı Noriyoshi Murakami, BSO'nun maskotu gibidir. Her yılbaşı konserinde eşi klarnetçi Miho'nun hazırladığı aksesuarları kullanarak hemen dikkati çeker. Her yıl olduğu gibi gene tubaları küçük yanıp sönen ışıklarla süslenmişti. İkinci yarıda tubasının üzerinde bir “2020-Mutlu Yıllar” yazısı gördük, finale doğru bunu başına taktı ve Güzel Mavi Tuna Valsi'nde başını iki yana sallayarak hoş bir görüntü verdi. Trompet ve trombon grupları da başlarına kırmızı başlıklar takarak yeni yılı, tıpkı orkestranın kadın üyelerinin çoğunun giysileriyle yaptığı gibi “renkli” karşıladılar.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
29 Aralık 2019, Ankara