Konser sonrası eve döner dönmez oturup çektiğim fotoğrafları indirmeyi, ardından yazıyı yazıp yerleştirmeyi âdet edinmiştim. Ama bazen üst üste yorgunluklar, uykusuzluklar bu tempoyu düşürmeyi gerekli kılıyor. Nitekim 18 Mart 2017 gecesi Bilkent Senfoni'nin konserinden döndükten sonra bilgisayar başına oturduğumda gözlerimin küçülmekte olduğunu hissedince, kendi kendime “Yarın yapabileceğin işi şimdi yapma” diyerek yatağın yolunu tuttum.
Bilkent Senfoni Orkestrası , 27 Mart akşamı iki ismi ilk kez konuk etti: Şef Mathieu Herzog ve piyanist Elena Bashkirova.
Programda yer alan iki bestecinin uzun yıllar Viyana'da yaşamış olmalarından yola çıkılarak olsa gerek, konsere “Viyana'da Bahar” başlığı verilmişti. Kaynaklarda doğum tarihine ve varsa diplomasını nereden aldığına ulaşamadığım, 40'lı yaşlarında olduğunu tahmin ettiğim Herzog, müziğe on yaşlarında gitarla başlamış, sonra viyolaya yönelmiş, tanınmışlığını 15 yıl üyeliğini yaptığı Ebene Quartet'e ve kazandığı yarışmalara borçlu, çok yönlü bir müzik insanı. 2014'de artık sadece şeflik yapmak istediğini belirterek Ebene Quartet'ten ayrılmış. Yönettiği oda orkestraları ve kendi kurduğu Appassionata Oda Orkestrası, şeflikte ilerleme arzusunu yaşama geçirme pratiğini ona kazandırmış. Bilkent ise “senfonik” nitelikli beşinci veya altıncı orkestra. Yakınlarda George Bizet'nin yaşamını konu alan bir librettodan bestelediği operayı duyarsak şaşırmayalım.
NEREDEN NEREYE?
Elena Bashkirova (d.1958) babası iyi piyanist ve pedagog Dimitri Bashkirov'un Çaykovski Konservatuvarı'nda yetiştirdiği, halen özellikle Avrupa ve İsrail'de etkin olan bir piyanist. Bazıları “Bize ne özel yaşamlarından” dese de, müzik dünyasında birlikte çalışma, lobicilik, dayanışmalar ve işin ekonomisi hakkında fikir sahibi olabilmek için “özel yaşam”lara da bakmak gerekiyor. Ayrıca dinleyicinin de bunları bilmek hakkı. Elena Bashkirova ilk evliliğini tanınmış Letonyalı kemancı Gidon Kremer (d.1947) ile yapmıştı. Şimdiki eşi ise klasik müzik âleminin en tanınmış kişilerinden şef-piyanist Daniel Barenboim (d.1942). İki piyanistin Paris'te birlikte yaşamaya başlaması, Barenboim'in eşi unutulmaz İngiliz çellist Jacqueline du Pré 'nin MS hastalığının son yıllarına rastladı. du Pré kaçınılmaz sonuna yaklaşırken Barenboim-Bashkirova çiftinin ilk oğulları doğmuştu bile. du Pré'nin ölümünden sonra resmen evlendiler (1988). Bu işlerin ortak paydalarından birinin Yahudilik olduğunu bilmekte de yarar var.
Kudüs Uluslararası Oda Müziği Festivali'nin ve Metropolis Ensemble Berlin'in kurucusu olan Elena Bashkirova, her sezon 6-7 tanınmış orkestrayla konçerto seslendirmek üzere sahneye çıkıyor. Ayrıca küçük oğlu çellist Michael Barenboim (d. 1985) ve Alman Çellist Julian Steckel'le oluşturduğu üçlüyle de çeşitli oda müziği festivallerine katılıyor.
PİYANİSTİN SAYGISI
Bilkent Senfoni eşliğinde Beethoven'in kendi karakteristik müziğinin ilk esaslı örneklerinden biri olan Do minör 3. Piyano Konçertosu'nu seslendiren Bashkirova, Rus ekolünün esere bağlılık ve disiplin ilkelerine uygun çalışı, gereken bölümlerdeki yumuşak tuşesiyle, salonu tümüyle dolduran dinleyiciden büyük alkış aldı. Dinleyicinin parter ve balkonlardaki tümünü ayrı ayrı saygıyla selamlayıp teşekkür etti. Şef Mathieu Herzog 'la da içtenlikle kutladılar birbirlerini. Bashkirova'nın batonu altında konser verdiği şeflerden Semyon Bychkov, Herzog'un şeflik hocalarından biri. Dinleyiciye ödül olarak da Schumann'ın Fantezi parçalarından birini sundu.
Beethoven'in 3. Piyano Konçertosu'nu bizden ve yabancı çok solistten dinledim. Rastlantıya bakın ki, bunlardan biri de Bashkirova'nın eşi Daniel Baronboim'di. Büyük orkestra şefi Zubin Mehta (d.1936) yönetimindeki Viyana Filarmoni Orkestrası eşliğinde binlerce kişinin önünde Barenboim, 2011'de Aspendos'ta öyle pırıl pırıl bir icra çıkartmıştı ki...
BRAHMS'I SEVER MİSİNİZ?
İkinci yarıda şef Herzog ise J. Brahms'ın Fa Majör 3. Senfoni'siyle kendini gösterdi. Bu usta ama eski viyolacının, olgun bir şef olma yolunda kararlı ve gayretli olduğunu gözledik. Brhams'ın müziğindeki doku yoğunluğunu ve derinliği BSO ile bize hissettirdi. Bu senfoninin en önemli özelliği üçüncü bölümü “Poco allegro”nun yazılışından yıllar sonra, sinema tarihinde yer edinmiş “Brahms'ı Severmisiniz?” filminin tema müziği olarak kullanılmasıdır. Bu bölümün çok sayıda değişik düzenlemesi yapılmıştır.
Herzog'un seslendirmenin sonunda selam faslında, sanki gözleri de yaşarmış mıydı? Uzaktan da olsa, bize öyle geldi. Orkestranın genel yaklaşımı, yüz ifadeleri şefi benimsediklerini ve karşılıklı iyi bir elektrik yakaladıklarını gösteriyordu. Korno soloda Laszlo Gyarmati, fagotta Ozan Evruk ile Cem Güngör önderliğindeki trombon grubu özellikle iyiydi. Trombon grubunda, BSO'nun açtığı sınavı kazanan, asil olarak görevine yeni sezonda başlayacak olan Mehmet Ali Baydar konuk sanatçı olarak yer alıyordu.
Herzog'u önümüzdeki sezonlarda da BSO ile görmek şaşırtıcı olmayacak.
Şefik Kahramankaptan
19 Mart 2017