Konser sezonunda yavaşça sona doğru ilerlerken, geriye doğru baktığımızda, yine güzel bir konser dönemini idrak ettiğimizi görüyoruz. Küçük ya da büyük, konser imkânı tanıyan salonların da artmasıyla, müzikseverler bu dönemde de oradan buraya savruldular, çakışan konser ya da resitaller arasında tercih yapmak durumunda kaldılar. Bu çok sevindirici elbette. Çeşitli nedenlerle konserlerini iptal eden sanatçılar da oldu, ne var ki.
Bilkent Senfoni Orkestrası’nın yıllık programında yer alan ama iptal gerekçesiyle solist değişikliğine gidilmesi gereken etkinliklerden biri, ünlü kontrtenor Max Emanuel Cencic’in konseriydi. Neyse ki, Ankaralıların artık iyi tanıdıkları Macar kontralto Judit Rajk hızır gibi yetişti de, güzel programlı bir konser Cencic’in yokluğunu aratmadı. Ama ne yazık ki salonda koltukların bir bölümü boş kaldı; üzücüydü. Kimbilir belki de aynı anda bir başka yerde, çok ünlü bir piyanist, Angela Hewitt’in de konserinin olması, boş kalan yerler için bir nedendir.
Judit Rajk bir Barok repertuarı uzmanı; lakin repertuarı bu dönemle sınırlı değil. Kendisini en son geçtiğimiz yıl Hacettepe Üniversitesi, Ankara Devlet Konservatuarı’nın düzenlediği Bartok Festivali vesilesiyle, Zoltán Kocsis’in Bartók’un 20 Macar Halk Şarkısından uyarladığı, virtüozite isteyen 5 şarkıda, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının eşliğinde dinlemiştik.
Bu kez Rajk, Antonin Dvorak’ın Op.99 İncil’den Şarkılar dizisinden beş şarkı seslendirdi. Dvorak’ın bunalım içinde olduğu bir dönemde, Kralická İncil’den (Bible kralická) (Çekçeye çevrilmesinden sonra, İncil’e verilen ad) aldığı metinlerden seçerek bestelediği on şarkı, bestecinin ruh halini çok güzel yansıtıyor. Judit Rajk bunlardan sadece beşini renkli, koyu, derinlikli sesiyle etkileyici bir şekilde, içten seslendirdi. Özellikle “Dualarıma kulak ver” dediği şarkıda pes tondaki pasajları, alt tonlara piano inişi çok etkileyiciydi. Josep Caballé-Domenach’ın yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası da sanatçıya güzel eşlik etti, sesinin orkestranın gerisinde kalmamasına çaba gösterdiler. Esasen Judit Rajk program kitapçığında olmamasına rağmen, Mozart’ın 1776’da bestelediği Ombra Felice! İo ti lascio, e questo addio başlıklı ve alto olan kastrato Francesco Fortini’ye ithaf ettiği aryayla konserine başladı. Sonra Dvorak’a geçti. Kısa bir program olduğundan Mozart aryayı eklemiş olması muhtemeldir. Keşke on şarkıyı da söyleseydi; lakin son anda gelen bu program değişikliğinin Orkestranın gerektiği şekilde hazırlanmasına da zaman tanımamış olması ihtimal içindedir. Dvorak’ın bu çok güzel şarkı dizininin daha önce ülkemizde seslendirilmiş olup olmadığını bilemiyoruz.
Şarkılara geçmeden Mozart’ın Figaro’nun Düğünü operası uvertürünü dinamik biçimde çalan BSO, son eser olan yine Dvorak’ın 7. Senfonisinde yapıtın o çok karamsar, melankolik havasını ve Slav ruhunu yeterince yansıtamadı. Bir önceki hafta kusursuz bir Jüpiter senfonisi icra eden Orkestra, Dvorak’a biraz hazırlıksız gibiydi.