Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın bu hafta tek konseri vardı. Nedeni de Ankara Müzik Festivali çerçevesinde iki çok yetenekli Çek müzisyenin, Josef Špaček (keman) ve Miroslav Sekera’nın (piyano) konserleriyle bir konser gününün çakışmasıydı. İkili, Beethoven, Smetana, Schumann ve Martinu’dan bir seçkiyle Ankaralı müzikseverlerin karşısındaydı ve bir ziyafet verdiler. Eserler virtüozitenin yanında, hassasiyet de isteyen eserlerdi. Špaček ve Sekera’nın icraları etkileyici, dengeli, gereksiz abartıya ya da gösterişe kaçmayan bir icraydı. Špaček heyecan verici bir arşe tekniğine sahip; nitekim Bohuslav Martinu’nun keman-piyano sonatıyla, Smetana’nın Vatanımdan adlı sonatında bunu çok güzel gösterdi. İnce, zarif, yalın, kâh içli, ama daha çok gülümseyen, müziğiyle bazen de dans eden bir kemancı; Sekera su gibi akıcı, berrak, müzikal bir tuşeye sahip bir piyanist; kısacası, çok yetenekli iki icracı. İşte akşamın özeti. Alkışlar üzerine ikili, Belçikalı besteci, aynı zamanda keman virtüozu Henri François Joseph Vieuxtemps’ın Amerikan halk şarkısı Yankee Doodle’ın teması üzerine bestelediği çeşitlemelerinden çaldılar. Bu melodi bizi çocukluk yıllarımıza götürdü.
CSO’nun haftalık konserinde bir süre önce ADOB’da sahnelenen Puccini’nin Turandot operasında başrolde dinlediğimiz soprano Perihan Artan Nayır, Şef Orhun Orhon yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde Richard Strauss’un soprano ve orkestra için bestelediği Son Dört Şarkı (Vier Letzte Lieder) başlıklı şarkıları (lied) seslendirdiler. Aynı eseri Perihan Artan Nayır’dan (başka şefle) 2015 yılında, yine CSO eşliğinde dinlemiş ve düşündüklerimizi (https://www.andante.com.tr/tr/5543/Cso-da-Kayitlara-Dusmeye-Deger-Bir-Haftalik-Konser adresinde paylaşmıştık.
Nayır’ın o gün de bizi etkileyen yorumuna bugün fazlasıyla katıldık. Akıcı, kişilikli, güçlü bir ses; tatlı bir legato; parlak ve temiz tizler; sağlam geçişler ve pes tonları. Bunlara ilaveten, mimiklere de yansıyan duygululuk. Özellikle üçüncü lied Beim Schlafengehenn (Uykuya Dalarken) ve dördüncü sırada yer alan (esasen Strauss’un ilk bestelediği lied budur), muhteşem Im Abendrot ( Akşam Kızıllığında) Nayır’ın dramatik yorumculuğunu çok güzel yansıttığı şarkılardı. Orhun Orhon yönetimindeki CSO Strauss müziğinde aradığımız, beklediğimiz açıklı koyulu, yüzlerce farklı rengin oluşturduğu global rengi çok güzel yansıttı. Orkestra bir oda müziği orkestrası gibi tınladı, sopranonun sesi salonda rahat biçimde yankılandı. Eserin muhtelif yerlerinde ön plana çıkan pırıl pırıl korno, rafine flüt ve piccolo partileri uyum içindeki orkestraya güzel renkler kattılar. Uykuya dalarken başlıklı üçüncü şarkının keman solo partisinde konzertmeister Menevşe Aydoğdu “artık uykuya dalınabileceğini” ifade eden o anın tüm huzurunu temiz yorumuyla, duyguyla anlattı. Orkestra bazı çalgılar için misafir sanatçılarla desteklenmişti. Özetlemek gerekirse, bütünüyle çok güzel bir icraydı.
Orhun Orhon kuşağının önde gelen şeflerinden; müziğe yaklaşımıyla, yönettiği farklı orkestralarla kurduğu güzel, düşünsel ilişkilerle dikkat çekiyor. Akşamın ikinci eseri Beethoven’in 8 numaralı Senfonisinde de güzel bir yorum çıkarttılar. Bu senfoni büyük bestecinin en neşeli, baştan sona tatlı yapıtlarından biridir. CSO ve Orhon o tatlı atmosferi yaratmada başarılıydılar. Allegretto scherzando, şakacı ikinci bölümde Orkestra, birinci bölüme göre, birlikteliği daha çabuk yakaladı; üçüncü bölümde bestecinin bir bütün olarak (kitle gibi) düşündüğü yaylılara karşılık, kornolar, klarnet, sonra flüt ve obua ve sonra da fagotlar bölümün renk ve nüanslarını öne çıkartmada başarılıydılar. İyi bir icraydı. Yine de, akşamın iki eseri arasında, kanımızca Strauss icra bakımından ön plandaydı.
AYŞE ÖKTEM
15 Nisan 2019, Ankara