Bu salgın günlerinde, 20 Mart 2020’de Usta Ozan-Mimar Cengiz Bektaş’ı da yitirmenin acısını yaşıyoruz. O güzel insanı tanıma şansına erişenlerden biriyim. 2010 yılının ekim ayıydı. Yazar Ahmet Zeki Muslu ile Yazar Tahsin Şimşek’in de öncülük ettiği “Karacasu Sanat Edebiyat Günleri”nin onur konuğuydu. Yeniden yapılandırdığı, düzenlediği bir Karacasu evinin açılışı yapılmış, katılımcılara evi gezdirip tanıtmıştı. Onlarca yapıtından biri de “Halk Yapı Sanatından Bir Örnek: Karacasu” (Bileşim Yayınevi, 2008) adlı kitabıdır. Karacasu’da başlayan yakınlığımızla, 2016 yılına değin süren Çağdaş Türk Dili dergisi yayın yönetmenliği görevim döneminde dergimize katkısını esirgemedi; şiirleriyle varsıllaştırdı.
Ak sakalı, güleç yüzü gibi Türk ekininin yüzünü insanlık birikimi içinde ağartan bilge bir kişilikti Cengiz Bektaş. Şiiriyle mimarlık düşünü arasında koşutluk belirgindir. Her ikisi de işlevsellik kaygısı taşır, yaklaşık elli uygarlığın yurdu Anadolu’nun kalıtını gözetir ve evrensel düzleme yerleştirir.
Şiiri tutumludur ayrıca… En damıtılmış biçimi çağrışım yüküyle okura ulaştıran bir şiirdir.
Yurtdışında eğitimini tamamladı ve Türkiye ve Almanya’daki üniversitelerde öğretmenlik yaptı.
Şiir ve mimarlık alanında birçok ödül kazandı.
Yaptığı yapılar arasında Ankara Kavaklıdere’deki Türk Dil Kurumu bilinir de pek bilindiğini sanmadığım birini de ben ekleyeyim: Ankara Kumrular Caddesi köşesindeki Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü yapısının mimarı da Cengiz Bektaş’tır.
Salt yapıtlarıyla değil, yaşamıyla da örnek insan, alçakgönüllü, sevecen insandı Cengiz Bektaş.
Cengiz Bektaş bize uygar bireyi öğretti. Kentli kişinin nitelik gereklerini her zaman duyumsattı. Mavi yolcular da denebilecek Türk insancı ekinimizin seçkin bir sözcüsüdür.
Işıklarda uyusun, hiç unutulmayacak, hep aramızda olacak.
GÜNAY GÜNER
5 Nisan 2020, Ankara