Ozan, yazar her şeyden önce dil işçisidir. Dilinin yüreğinde yaşar. Dolayısıyla yazdığı dili, anadilini en özenli, doğru biçimde kullanmak yönünde tüm gücüyle çalışmanın da ötesinde, o dili koruyup geliştirmekle sorumludur. Tersini savlamak olanaksızdır; konunun, alanın doğasına aykırıdır.
Ozan içinde yaşadığı ulusun inceliğini, güzellik bilincini, güzelduyusal (estetik) düzeyini ilerletmekten de sorumludur. Sözkonusu önemli iş, kuşkusuz, aydınlanma birikimini benimseyerek yapılabilir, başarılabilir.
Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki Türk Devrimi eleştirel, usçu bir ulus; bağımsız bir ülke; anayasal, yurttaş temelli bir devlet kurarken, yüzyılların ardından Türk insanına hak ettiği saygın yaşamı kazandırırken; insanlığın bu büyük devrimini ayrıntılarıyla açıklamak, anlatmak, yöntemleştirmek, üstün güzelduyusal düzlemde şiirleştirmek sorumluluğunu üstlenen öncüler, aydınlar arasında Ceyhun Atuf Kansu ön sıralardadır.
Ceyhun Atuf Kansu adı Anadolu’yla, Türkiye’yle, ulus sevgisiyle özdeşleşmiştir; Kansu, Türkçe ve Türkiye sevdalısı büyük ozanımızdır, düşünürümüzdür. Altı yüzyıl aşağılanmış ve yok sayılmış Türkçenin Dil Devrimiyle birlikte yeniden ulusuyla bir olmasında, hak ettiği önemi kazanmasında Ceyhun Atuf Kansuların emeği çok boyutlu ve etkili sonuçlar vermiştir.
Kansu Ailesinin diğer öncüleri Türk Devriminin eğitim, okullaşma, bilim, üniversite dayanaklarını evrensel boyutta yaratırlarken, Ceyhun Atuf Kansu da Türkçemize ve ekinimize, şiir ve düşün alanında özgün ve yetkin yapıtlar kazandırır.
Çocuk Hekimi Ceyhun Atuf Kansu, kendi isteğiyle Turhal’a göçer ve Turhal Şeker Fabrikasında çocuk hekimliği yapar; çalışmasını fabrika, işçi çocuklarıyla sınırlı tutmaz, çevresine olağanüstü çabasıyla yararlı olur.
Yaşam-şiir iç içeliği Ceyhun Atuf Kansu şiirinde çok belirgindir. Yaşamı şiirini, şiiri yaşamını belirler ve besler. Yurt ve doğa sevgisi ülkesi Türkiye’nin tren istasyon adlarına, dağları, ırmaklarına, ormanlarına, ağacına, bitkisine, denizlerine, gökyüzüne, güneşine ilişkin görkemli çağrışımlara, ışıltılara dönüşür. Bu sevgi insan sevgisiyle ayrılmaz bütündür.
Sözde aydınlara, yaşamıyla sanatı ayrı gidenlere yergisinde haksız mıdır? Geçen onyıllar neyi doğruladı iyi irdelemek gerek. Açıktır ki Ceyhun Atuf Kansuların bakışları, öngörüleri doğrulandı.
Günümüzde de Türk Devriminin öğretilmesi, bilinmesi, yazın, düşün, her alanda gelecek kuşaklara aktarılması yakıcı bir gereklilik. Ceyhun Atuf Kansu’nun yapıtlarındaki güzelduyusal ve düşünsel öz, günümüzde de günceldir: Tam bağımsızlık, uluslaşmak, özgür yurttaş, halkın gönenci, sağlığı, ekini ülküsü günümüzde özellikle de geri götürüldüğü için yakıcı biçimde günceldir. Kansu’nun öngörüleri, uygarlık ölçütü özlemleri bugün de aydınımıza yol gösteriyor, ışık tutuyor.
Kansu’nun inceyazın ve düşün yapıtları aynı zamanda Türkçenin doruklarında yapıtlardır. Sözkonusu yapıtları görkemli bir Türkçe ortamını soluyarak okursunuz. Anadili-düşünce ilişkisinin gücünü bu değin kanıtlayan özgün ve tutarlı yazar gösterebilmek çok güçtür.
16 Mart 1978’de, İstanbul Beyazıt Meydanı’nda üniversite öğrencilerine bombalı kıyım yapılır; gençler öldürülür. Bu acı haberi öğrenmek ozanımıza büyük üzüntü verir.
Ceyhun Atuf Kansu 17 Mart 1978’de geçirdiği yürek bunalımını atlatamaz; ulusunun yüreğine, gönlüne, Hak’ka yürür. Daha ne yapıtlar, güzellikler yaratacak yaştadır yitirdiğimizde; çok ama çok erkendir…
Evrensel duyarlığı da güçlü olan Kansu’nun günümüzdeki savaş acılarına, göçlere, denizlerde, yollarda yitip giden çocuklara tanık olsaydı, yoğun acılar duyacağını düşünmeden yapamıyor insan… Yıllar iyilik değil, yıkım getiriyor.
Yitirişimizin yıldönümünde Usta Ozan Ceyhun Atuf Kansu’yu saygıyla, özlemle anıyoruz.