Ozan A. Adnan Azar, Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneğinde, 10 Ocak 2015’te, yitirişimizin birinci yılında düzenlenen “A. Adnan Azar Dostlarıyla” başlıklı etkinlikle anıldı.
Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği’nde yapılan etkinlikte, Mahir Karayazı’nın filme aldığı ve A. Adnan Azar’ın kendini anlattığı belgeselin ilk gösterilmesinin ardından, dostları Özcan Karabulut, Eren Aysan, Ahmet Telli, Ercan Kesal, Ferruh Tunç, Ali Cengizkan, Işık Kansu, Attila Aşut, Hakan Savlı, Kerim Akbaş, Aytekin Çakmakçı, eşi Dr. Filiz Azar, kızı Sevgili Hazal Azar konuştular; Adnan Azar’la anılarını, birlikteliklerini, onun kişiliğini, şiirini anlattılar.
Yazar Eren Aysan, buluşmayı etkili, duygu, bilgi dolu değinileriyle, başarıyla yönetti. Buluşmanın sonunda, Adnan Azar’ı yitirmemizin ardından yayımlanmış olan bütün şiirleri kitabı sanatçı dostları tarafından imzalandı.
10 Ocak 2014’te yitirmiştik Ahmet Adnan Azar’ı.
Belgeseli izlerken, konuşmaları dinlerden Adnan Ağabey yanı başımızda duygusuna kapıldım. Belgeselin yarattığı keder tüm konuşmalara yansıdı.
Dost canlısı Adnan Azar çok yönlüydü; sinema yönetmeniydi, ozandı, yazardı. Üstün yapıtı hemen tanırdı, anlardı. Belgeselde birçok ilginç ayrıntı var. Yine genç yaşta yaşamını yitiren Ressam-Yazar Mehmet Günsür’ün “İçeriye Bakan Kim?” adlı öykü yapıtından söz ediyor. Bu yapıtı çok beğendiğini, yolculuklarında yanından ayırmadığını söylüyor. Mehmet Günsür’le tanışıklığı olmamış. Tüm bağı, çok beğendiği “İçeriye Bakan Kim?” üzerinden oluşmuş. Semih Gümüş’e sormuş, “Bu kitap, bu yazar neden yeterince bilinmiyor. Mehmet Günsür kim” diye. Meğer kitabın arkasında Semih Gümüş’ün değinisi yazılıymış. Gümüş, “Arkasına baktın mı” diye sormuş… Filmde bunları anlatır da yitirdiğimize nasıl inanırız… Kişiliğine, sanatsal nesnelliğine yönelik, bu anlatılan bile yeterli bilgi değil mi? Başka söze bile gerek bırakmıyor.
Çalışma odasının penceresi bir arka bahçeye bakıyor. Sanki her sürem güzdedir bu bahçe… Siz de bu pencereden içeri bakıyorsunuz. Adnan Azar oradadır…
Çok güzel filmler yönetti. Şiirde de yenilik, yeni söyleyiş ardındadır. Yer yer sinema diliyle şiirini kurar.
“Okuntu” şirinden:
yılın en iyi şiirlerinden biri
bu akşam yeniden gösterilecek
…
“Writing in the…” şiirinden:
…
yağmurun içinden bir film gribulanık
yağmurun içinden arkadaş ıslıkları
yağmurun içinden ölümüm
ve hayat gibi karmaşık
Birkaç sözcüğü, üç sözcüğü birleştirerek sözcükler oluşturur. Ankaralı bir şiirin arkadaşlıklarıyla geçen yıllar.
İçtenlik, derinlik sanat anlayışına egemen olan başat kaygıdır.
Cumhuriyet gazetesinde, Ankara ekinde yazmayı çok sevdiğini biliyoruz. O köşeyazılarının ana başlığı da olan “Rüzgâr İstasyonu” bir şiirinin, bir kitabının da adıdır:
bir yıldız ağdım geceden
kalbimi kendime bağışladım
susmaz yoksa bu ses
bu şehir susmaz
bir yıldız ağdım: inceden
bir ses:
-git sen de gizil yüzünle
işte parmaklarımla yonttuğum o yazdan
çok sonra çok uzakta
saçlarına eğildim
dağıldım durdum
rüzgârların önünde
ince yüzünde
Sık görüşemedim ne yazık ki Adnan Ağabeyle. Işık Kansu Ağabey tanıştırmıştı, güzel dostluğumuzu Işık Kansu’ya borçluyum. Yazın, sanat insanlarının gönülleri birdir; araya giren, yaratıları ardında olmalarından doğan zamandır. Bir söyleşimizi ise sıklıkla anımsıyorum, yine bir Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödül töreni öncesinde, üçümüz birlikteyiz.
“Adnan Ağabey” dedim, “Tanışıklığımız çok eskiye gitmiyor ama hani denir ya kırk yıllık dost gibiyiz, bunu asıl sağlayansa sensin, sana gönül borcum büyük, çok sağ ol, var ol” dedim. O güzel gülümseyişiyle karşıladı sözlerimi, “Senin de payın var, sevdiğim insanlardansın” dedi. Yaşamımdaki en değerli armağanlardandır bu sözler.
Nereden bilebilirdim ki önümüzde çok zaman olmadığını…
Güzel insan, Ozan A.Adnan Azar’ı özlemle, saygıyla, sevgiyle anıyorum. Işıklar içinde yatsın.
***
A.Adnan Azar, 1956 yılında, Rize’de doğdu. TED Kayseri Koleji’ni ve A.Ü. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni bitirdikten sonra, ODTÜ’deki Sosyal Bilimler eğitimini 1980’de yarıda bıraktı. Yönetmen yardımcısı olarak film setlerinde ve Amsterdam (RNTC), Londra (BBC) ve Berlin (SFB)’de drama çalıştı. İstanbul 24 Saat (1991) ve Batık Aşklar Müzesi (1995, Altın Koza En İyi Kurgu Ödülü) adlı sinema filmleriyle, Samyeli (1998-1999), Ayışığı Ner’desin (2004–2005) gibi dizilerin yönetmenliğini yaptı. TV ve radyo için sanat izlenceleri hazırladı, TV drama yöneticiliği yaptı. Bir bölümü dergilerde yayımlanan öyküler, deneysel metinler yazdı; senaryo ve edebiyat atölyeleri düzenledi. Bir süre Cumhuriyet gazetesinin Ankara ekinde Rüzgâr İstasyonu adlı köşesinde edebiyat yazıları yayımlayan Azar, ardından BirGün gazetesi Pazar ekinde yazdı.
Yayımlanmış şiir kitapları; Unutmak Suları (Akademi Kitabevi Şiir Ödülü, 1981; 1997; 2004), Parçalanmış Zamanlar (1997), Yeni Zaman (1998), Rüzgâr İstasyonu (2000;2008), Beyaz Ayarı (2007), Avare Çalı ve uzaKTan (2014).