Sanatın, şiirin toplumsal öz ve işlev taşımasından zarar göreceği kanısında olanlar insanlığın birikiminde, değerli, güzel, büyük şiir yapıtlarının ve ozanlarının hangileri olduğunu iyi incelemeli, anlamalılar. Ve kuşkusuz günümüzde olan biten sömürgeci artığı saldırılara karşı şiirin yarattığı direnci de iyi anlamalılar.
Ulusal kültürler, uygar ölçütlere göre geliştirilip, evrenselle buluşturulduğu oranda saygınlaşır, varsıllaşır. Buluşma alanlarını genellikle özgürlük, eşitlik, bağımsızlık savaşımlarının sanatsal yansımaları oluşturur.
Günümüz dünyası çok karmaşık ve güç durumları barındırsa da temel çelişki değişmiş değildir: Sömüren, saldıran, tutsak eden; erdeme, onura, gurura düşman güçler ve bu düzene, dizgeye karşı duran insanlık güçleri arasındaki sürüp giden çatışmadır belirleyici olan.
Irak, Libya, Suriye, Filistin, Türkiye düşünüldüğünde, örneğin bir Mahmud Derviş’i, bir Abdullatif Laabi’yi, bir Adonis’i, Nâzım Hikmet’i anımsamamak olanaksızdır.
Sömürgeciliğe, emperyalizme karşı ilk başkaldırılardan birinin önderi de bir usta ozandır, José Martí’dir. Bu aşamada şiirin, ozanın evrenselliği gerçeğiyle yüz yüze geliyoruz.
İlk basımı 2006’da yapılan “Savaşçı ve Şair José Martí” adlı kitabın yeni ve geliştirilmiş basımının yapılması bu bağlamda çok önemlidir. Latin Amerika’nın devrimci damarı, mutlak ilişkide olunması, tanınıp bilinmesi gereken insancı güçtür. “Savaşçı ve Şair José Martí-Küba’nın Ulusal Kahramanı” (Telgrafhane Yayınları, 2019) adıyla yayımlanan çalışmayı Araştırmacı-Yazar Orhan Tüleylioğlu hazırladı. Fidel Castro, Che Guevara, Ataol Behramoğlu, Ernesto Gȯmez Abascal, Öner Yağcı, Müslim Çelik, Ahmet Özer, Yıldırım B. Doğan, Adnan Özer, Günay Güner, Oktay Ekinci, Behzat Ay, Gözde Kök’ün yazılarının yer aldığı yapıt, José Martí’nin şiirlerinden, mektuplarından seçmeler; Amerika İzlenimleri, José Martí’nin İzinde bölümleriyle, fotoğraflar ve belgelerle daha varsıllaşıyor.
José Martí, Küba’nın İspanya sömürgeciliğine karşı verdiği bağımsızlık savaşının simgesidir. Ozan, yazar, eleştirmendir. Savaşçı ve halk önderidir. José Martí 1853’te, Havana’da doğdu; 19 Mayıs 1895’te, 42 yaşında, Santiago yakınında, atı üzerinde savaşırken yurt toprağına, Küba toprağına düştü…
José Martí daha 15 yaşındayken şiirleri yayımlanmaya başlar. 16 yaşında gazete çıkarır: La Patria Libre (Özgür Vatan). 1868’de İspanya’ya karşı savaşa katılır. Bu nedenle daha 17 yaşındayken tutuklanır. 1871’de İspanya’ya sürülür. İspanya’da Madrid ve Zarogoza üniversitelerinde hukuk, felsefe, filoloji okur. Her olanağı, kendini yetiştirmek amacıyla değerlendirir. 1874’te siyasal yazıları El Presidio Politicia en Cuba (Küba’da Siyasal Zindanlar) adıyla kitaplaşır. Fransa’yı, Meksika’yı, Guatemala’yı dolaşır. Küba’da savaşın sona ermesi ve çıkarılan afla geri dönüşünün ardından, José Martí çok geçmeden yeniden tutuklanır ve İspanya’ya sürülür. Fakat José Martí İspanya’da kalmaz; Fransa’ya, New York’a, 1881’de Venezuela’ya gider. Venezuela’da Revizta Venezolana adlı gazeteyi yayımlar. (Bu bağlamda Martí, günümüz Venezuela’sı için de tarihsel bir düşün ve eylem kaynağıdır.)
1882 yılında karısının, oğlunu da alarak Küba’ya dönüşü, José Martí için acı dolu bir dönemi başlatır. İsmaelillo adlı kitabındaki şiirler bu oğul ve yurt özlemiyle geçen dönemin sonucudur. (Nâzım Hikmet’in, oğlu Memed’e özlemiyle, yurt özlemiyle nasıl da benzer…)
Venezuela’da, dönemin diktatörü Antonia Guzman Blanco’ya karşı yazıları nedeniyle daha fazla kalamaz. New York’a yerleşir. Orada yazın yaşamını geliştirerek sürdürür. Latin Amerika’nın her yerinde tanınır. 1891’de, New York’ta, Küba halkına, bağımsızlık savaşına başlamaları için çağrıda bulunur. İzleyen yıl Patria (Vatan) gazetesini yayımlamaya başlar. Aynı yıl Küba Devrimci Partisi’nin kuruluşuna öncülük eder. 1895’te Parti’nin Monte Kristo Bildirisi’ni yazar ve açıklar. Bu arada çocuk dergisi de yayımlar.
José Martí 11 Nisan 1895’te yoldaşı General Maxima Gȯmez ile birlikte Küba’ya çıkar; vatanından ayrı kalalı on altı yıl olmuştur… José Martí’nin yaşamını yitirdiği bu savaş utkuya ulaşamaz ama neredeyse aynı yöntemle Küba’ya giren Fidel Castro, Che Guevara ve yoldaşları, José Martí’nin toprağa düşüşünden 64 yıl sonra, 1 Ocak 1959’da Küba Devrimini utkuya, Küba’yı bağımsızlığa ulaştıracaklardır. Martí’nin canını adadığı özlemi gerçekleşecektir. Che’nin de aynı zamanda ozan olduğunu anımsamak gerek…
Martí günümüz yazınını da etkilemiş bir ozandır. Örneğin Miguel de Unamuno’nun, José Martí’nin yaşamına, yapıtlarına özel bir ilgi duyduğu bilinir.
Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere batılı ülkeler Küba’yla ilgili dizgeli (sistemli) kara propaganda içindeler. Bu planlı çaba on yıllar sürdürülmektedir. Bu bağlamda Türkiye olarak, yeryüzünde emperyalizme, sömürgeciliğe karşı en etkili sonuçları doğurmuş Atatürk Devriminin, günümüzde de ezilen uluslarla dayanışması çok önemlidir ve başlıca alanı sanattır, yazındır, kültürdür.
En yeni saldırı örneğini Venezuela’da gördük. ABD, Birleşik Krallık, Avrupa emperyalizmi tüm insan hakları, demokrasi birikimini ayaklar altına alarak Venezuela halkını özgürlüğünden, bağımsızlığından, gönencinden yoksun bırakmaya çalışmaktalar. Bu amaçla en insanlık dışı planları yapmakta, uygulamaktadırlar.
Günümüzde Küba nasıl ki insanlık onurunun, tam bağımsızlık ülküsünün simgesiyse, José Martí de hem Küba Devriminin, hem insanlığın devrimci bilincinin en değerli simgelerindendir.
José Martí Türk yazınının Tevfik Fikret’idir, Nâzım Hikmet’idir.
GÜNAY GÜNER
17 Ekim 2019, Ankara