IV. Murat Operası 13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali kapsamında, 23 Temmuz 2022 akşamı Antalya Devlet Opera Balesi prodüksiyonu ile 22 sene sonra İstanbullu opera severlerle HKM'de buluştu.
2010 yılında kaybettiğimiz besteci ve orkestra şefi Okan Demiriş’in "IV. Murat" adlı Operası; Osmanlı tarihinin fetihler dönemini, sarayın gizemli yaşamını ve henüz on bir yaşındayken Osmanlı Padişahı olan IV. Murat’ın yaşam öyküsünü anlatmakta. Temsilde Antalya DOB’a, İstanbul DOB Orkestrası ( takviyeli) ve Antalya DOB korosu eşlik etti.
IV. Murat Operası, en son İstanbul’da eski AKM’de Okan Demiriş yönetiminde 2000 yılında sahnelenmiş. Ben bu operayı hayal meyal 1998’de AKM’de izlediğimi hatırlıyorum.
Bu esere dair en önemli bilgi; Okan Demiriş bu eseri yazarken soprano partisi ve aryasını her eserinde olduğu gibi eşi Türk operasının 'Primadonnası' olarak tanınan ünlü Başsoprano Leyla Demiriş için yazmıştır.
Açıkçası “IV. Murat Operası”nı hafızamı tazelemek için izledim ve ne yalan söyleyeyim literatürde izlenebilecek o kadar güzel opera eseri varken bir daha izlemeyi tercih edeceğimi sanmıyorum… İlla Türk besteci eseri sahnelenecek ise yakın geçmişte İDOB’un sahnelediği yine Okan Demiriş ‘in yazdığı “ Yusuf İle Züleyha” yı ya da Ferit Tüzün’ün bestelediği “ Midas’ın Kulakları” operasını açık havada izlemek daha güzel olurdu.
Türkçe opera librettosu zaten zor ve zorlayıcı, bunu dinlenmesi / izlenmesi daha zor eserlerle izleyiciye sunmak doğru bir tercih olmayabilir.
Türkçe operalarda naçizane librettonun müzikle ve sanatçıların performansına daha uyumlu ve de melodik olması konusunda daha yenilikçi bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
30 sene önce Türkçe Rap toplum geneline kulağı tırmalayıcı ve uyumsuz gelirken bugün toplumun her kesiminin zorlanmadan dinlenip hatta sevebildiği bir müzik türü haline geldi.
Kısacası Türk operası, kalıpların dışında ve yenilikçi libretto yaklaşımlarıyla belki inanılmaz şekilde yol katedebilir.
Tabi bunlar naçizane bir dinleyici olarak akla gelen düşüncelerin ifadesi olup asla ‘işin uzmanı bir müzikolog ve benzeri titri olan bir kişi’ ahkâmı taşımamaktadır.
Malum günümüzde “şaptan şeker” ahkam kesen, olmadığı şeyi kendine yakıştıranlar var.
Haşaaaaa…
Tebrikler Antalya DOB
Antalya DOB her şeyi ile dört dörtlük bir temsil performansı sergiledi.
Başta “Sultan Murat” rolünü Engin Suna olmak üzere, “Kösem Sultan” rolünde Arzu Yaman, “Sadrazam Topal Recep Paşa” rolünde Umut Tarik Akça olmak üzere, temsilde sahneye çıkan herkes görevini layığı ile yerine getirdi.
Başrolden figüranına kadar herkes orada neden bulunduğu ve ne yapması gerektiğinin bilinciyle anı seyirciye yaşatan bir performans sergiledi. Özellikle başrol Engin Suna’nın performası harika idi . Şef Hakan Kalkan İDOB Orkestrasını abartıdan uzak başarı ile yönetti ve en önemlisi takdiri kendisi geri planda kalarak hep orkestraya yöneltti.
Büyük bir alkış da dekor tasarımcısı Özgür Usta’ya. Konusunda uzman olduğunu dekorunu yaptığı her temsilde görebileceğiniz Usta’nın dekoru harikaydı. Sanatçı kostümleri ise Gazal Erten imzasını taşıyordu 4. Murat kostümlerini çok beğendiğimi belirtmek isterim.
30 Dakikayı Aşan Ara
Bu topraklarda yaşayan ayırımsız herkes için “Ezan-ı Muhammedî” mukaddestir, saygı gösterir ve saygı göstermek zorundadır. Bunu tartışmak bile abestir.
Lakin festivalin başladığı günden beri zaman programlamasının doğru yapılmadığını ben dahil birçok köşe yazarı dile getirmekte. Temsillerin akşam saat 21:00’de başlatılması her anlamda gerçekten çok yanlış alınmış bir karar. Zaten çok geç başlayan temsillerin Yatsı ezanına denk gelmesi sebebiyle mecburen verilen çok uzun ara temsilin gece 24:00’te hatta daha da geç bitmesi anlamına gelmekte.
Bu temsilde de 30-35 dakikaya yakın süre ara verildi !!! Ve ben dahil herkes konsantrasyonunu kaybetti. 3 perde olarak açıklanan temsil daha da geçe kalınmaması için olsa gerek, 2 perde olarak sahnelendi. Ve arasız uzun süre Türkçe opera gerçekten gelenleri zorladı. İnsanlar ya uyukladı ya da telefonları ile oynadı…
Geç bitsin ne olacak diye düşünebilirsiniz ama şahsi arabası olmayanlar için gecenin yarısında Haliç’ten merkezi bir yere ulaşmak imkansız.
En yakın metrobüs durağı yürüyerek 15-20 dakika ve haftasonları hariç metro ile ulaşım gece 24:00’te bitiyor. Ve taksi ile ulaşım tek seçenek kaldığı için hem çok pahalı, hem de maliyetini geçtik, HKM önünden taksi bulmak nerede ise imkansız. Ve HKM yönetimi neden etkinlik çıkışlarına yönelik taksi hizmeti vermiyor, birileri ile anlaşmıyor ve ya çevre taksi duraklarını davet etmiyor diye insan düşünüyor.
Ve asıl meydan okuma arasız 2 saat 30 dakika sürecek ( 150 dk) Carmen Operası'nda yaşanacak … Carmen Operası rahatlıkla 19:00’da başlatılabilir, Akşam ezanında (20:36 ) uzun bir ara verilse dahi Yatsı ezanından ( 22:17) önce rahatlıkla bitirilebilir diye düşünüyorum.
İlgililere duyurulur…
IV. Murat'ın Haliç Kongre Merkezi İmtihanı !
Haliç KM’de sorunları ardı arkası kesilmiyor. 21 Temmuz akşamı çıkan yazıma istinaden gelen aramaların, mesajların ardı arkası kesilmedi. Ama bunların arasında en garip ve dikkat çekici olanı, 23 Temmuz 2022 akşamı "IV Murat Operası” sahnelenirken, aynı zamanda sahnenin hemen arka tarafında yer alan restoran bölümünde“ DÜĞÜN” olacağına dair gelen bilgi idi. Açıkçası bunun şaka olduğunu düşündüm. Ve doğrudan DOB Genel Koordinatörü Oğuz Sırmalı’ya sordum ve maalesef bunun ‘gerçek’ olduğunu öğrendim.
DOBGM adına sözleşmeyi yapan kişi/ kişiler, bu mekanın düğüne kiralalanabileceğinden bihaber “ DOB etkinlikleri esnasında iç ya da dış mekan 3. kişi ve ya kuruma kiralanamaz, başka hiçbir etkinlik düzenlemez” diye şerh koymayı hiç düşünmemiş. Daha da vahimi Haliç KM yönetimi de bu konuda nasıl olur da uyarıda bulunmaz, akıl alır gibi değil… Ama asıl trajikomik durum ise hangi düğün sahibi gümbür gümbür kolonlarla canlı orkestranın çalacağı bir günde düğün yapmak ister anlamak mümkün değil !!!
Sayın Sırmalı bu konuda kendilerinin de bilgilerinin olmadığını, kendileri anlaşma yaptıktan sonra HKM yönetiminin kendilerine danışmadan, onay almadan, konuşmadan bu kiralamayı gerçekleştirdiği bilgisini aktardı. HKM yönetimi resmen sözleşmede aksi bir maddenin bulunmamasının verdiği rahatlıkla mekanı aynı anda 2 etkinlikliğe kiralayarak kâr maksimizasyonu yapmış. HKM yönetimine diyecek laf bulamıyorum…
Evet DOBGM iş işten geçtikten sonra bu duruma her ne kadar itiraz etmiş, tartışmış olsa da ellerinde dayanak olmadığı için mecbur olarak durumu kabullenmiş.
Allahtan çalgılı çengili bir düğün olmaması, düğününün ters açıyla kurulması, araya mümkün olan en uzak noktaya kurulması, ters açıdan esen hiç rüzgar olmaması sayesinde temsil esnasında sorun yaşanmadı. Ama tam tersi olma ihtimali de mevcuttu ve olası “IV. Murat’ın Düğünü” krizinde direkten dönüldü.
Temsil sonrası sanatçıları kutlayanlar arasında KTB Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz da vardı.
Haliç Ahalisi Şikayetçi!
Temsil öncesi HKM bayağı hareketli anlar yaşamış. Yapılan prova ve ses kontrolleri sırasında çıkan anormal yüksek ve garip sesler sebebiyle Haliç Polis Merkezi Amirliği’nin gelen şikayetler sebebiyle telefonları kitlenmiş. Ve polis şikayetler sebebiyle HKM’nin yolunu tutmuş.
HKM’deki süre gelen olumsuzlukların üstüne tüy dikecek bir bu eksikti…
İstanbul DOB Orkestrası'na Saygı Duruşu
Tüm festival boyunca çalan, çalacak olan ve de her nedense en büyük yükü omuzlayan onlar olmasına rağmen geri planda bırakıldığını ve yeterince takdir edilmediğini düşündüğüm İstanbul DOB Orkestrası’na ben şahsım adına köşemden çok teşekkür etmek istiyorum.
Doğru dürüst prova imkanı bile tanınmadan sabaha karşı 03:00’e kadar prova yapmak zorunda bırakılan ve temsil provası, genel prova ve temsilde Haliç’in rüzgarına, ayazına maruz kalan bir orkestradan bahsediyorum.
Kendilerine verilen önemli görevin vehametinin farkında olarak bu provaların son dakikada değil sistemli çok önceden başlaması ve çalışmaları gerektiği yönünde talepleri dikkat alınmadığı ve bayram tatilinin de araya girmesi ile zaman kalmadığı için normalde en fazla günde 6 saatten daha fazla prova yaptırılamayacağı sözleşmelerinde yazarken, bu sanatçılara son dakikada yetiştirmek için 8 saat hatta daha fazlası prova yaptırılarak uykusuz ve yorgun olarak sahneye çıkmakta olduklarının kamuoyunun da bilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Günaşırı rüzgara maruz kalan müzisyenler yorgunlukla zayıflayan bağışıklık sistemleri sebebiyle hastalanmaya başladıkları, vitaminler ve takviyelerle ayakta durdukları duyumları gelmekte. Ve hele ki Covid 19 hortlamışken adeta davetiye çıkarılıyor.
Orkestra içinde Covid vakalarına dair haberlerin eli kulağında!!!
Ve son olarak geçen yazımda, yanlış bilgilendirme kurbanı olarak, orkestra çalışmalara maalesef gerçek anlamda iki hafta önce başlamamış. 30 Haziran başlaması gereken provalar her ne kadar başlasa da araya giren bayram tatili ile açılış konserine kadar 8 gün prova mümkün olmuş. Böyle bir festivalde sahnelecek tüm eserler için akşamında sahneye çıkıp çaldıkları günler de dahil olmak üzere günde 2 prova, bir genel prova ve temsil performansı ile günde kaç saat çaldıklarını düşünemiyorum.
Ve Tosca’da harika performans sergileyen çello ve kontrbas grupları sadece 2 günde toplamda 26 saatlik bir çalışma ile daha önce hiç çalmadıkları bir eseri öğrenip sahneye çıkmışlar. Onları ortaya koydukları başarılı performansları için ayrıca alkışlıyorum.
Ama şu var ki bir opera orkestrasının tüm müzisyenleri önemli eserleri bilmek, çalmak veya öğrenmek zorundadır. Çünkü bir opera orkestrası literatürdeki tüm eserleri çalabilecek teknik, bilgi, donanıma ve hatırı sayılır bir repertuvar bilgisine sahip olmalı ve ‘Tosca’ gibi eserleri çoktan repertuvarlarına eklemiş olmalıdır. Burada orkestrasını böyle eserlere yıllardır hazırlamayan, çalıştırmayan İstanbul DOB’un geçmiş opera şeflerinin ve yönetimlerinin hatası olduğu da yadsınamaz bir gerçektir. Haa buna çalışacak zamanları mı vardı, o da ayrı bir konu…
Bari yetkililer en azından onları takdir konusunda daha cömert olsun ve orkestrayı onore etsinler. Tabii ki bu orkestra üyelerinin ortaya koyduğu fedakarlığın karşılığı olmasa bile en azından takdir edilme duygusu ile biraz mutlu olurlar.
Ve bir yanlış bilgi de tüm eserlerde İstanbul İDOB orkestrası çalıyor olarak duyurulsa da İDOB kadrosundaki ciddi sanatçı eksiği ve demirbaşında bulunması gerektiği halde bütçe yok diye satın alınmayan eksik enstrümanlar sebebiyle diğer DOB orkestralarından 15-17 tane sanatçı takviyesi almak zorunda kalmış. Mesala eserde kontrfagot var ama İDOB’da ne kontrfagot var ne de çalacak sanatçı var. Ve daha da vahim olan bu zaruri olan takviyelerin lüks ve lütufmuş gibi yokuşa sürülmesi gibi durumlar yaşanmış olması çok üzücü.
Umarız DOBGM Angela Gheorghiu’yu getirmek için bulduğu finansı bir an önce kendine bağlı 5 DOB için de bulur ve tüm DOB’ların sanatçı, demirbaş ve sarf malzeme ihtiyaçları gerektiği gibi karşılanır.
Ve İDOB’a dair son söz olarak bir takdiri de dekorlar hak ediyor. Bu sadece bu festivale özel değil İDOB’un sergilediği her eserde binbir emekle yapılmış ince detaylı, özenli ve yaratıcılık fışkıran her dekor için geçerlidir.
Emeği geçen herkesi tebrik ediyor ve kutluyorum.
Bakalım bizleri “Carmen Operası”nda neler bekliyor ?
OSMAN ENFİYECİZADE
24 Temmuz 2022, İstanbul/Moda