13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali:
“7 Tenor” la Muhteşem Açılış
“Uluslararası İstanbul Opera Festivali” 13. yılında, Haliç Kongre Merkezi Açık Hava Sahnesi’nde düzenlenen son yılların en keyifli bir o kadar da doyurucu “7 Tenor” konseri ile İstanbullu müzikseverlere buluştu. Konser öncesi sanatseverler Haliç’in büyüleyici günbatımının keyfini doyasıya çıkardılar. Hazırlıksız yakalananların Haliç'in serinliğinden nasibini aldığı konser bir o kadar da dinleyicilerin içini ısıtan bir sıcaklıkta gerçekleşti. Ve 3000'e yakın seyircinin uzun süredir hasret kaldığı bir atmosferde verilen konserde, şef Zdravko Lazarov yönetimindeki, İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası eşliğinde, Devlet Opera ve Balesi solist sanatçısı yedi tenor sahnedeydi.
Rossini, Verdi, Puccini, Donizetti, Çaykovski, Leoncavallo, Cilea, Sorozabal, Massenet, Lehar gibi dünyaca ünlü bestecilerin sevilen opera eserlerinden aryaların seslendirildiği konserde; Tenor solistler Bülent Bezdüz, Erdem Erdoğan, Levent Gündüz, Murat Karahan, Bülent Külekçi, Hüseyin Likos ve Aydın Uştuk sanatseverler tarafından yoğun ilgi görerek ayakta alkışlandı.
Murat Karahan'ın ne kadar kaliteli ve üst düzey bir tenor olduğu ortaya koyduğu bu konserde, DOB'un ne kadar kaliteli ve üst düzey sanatçılara sahip olduğuna bir kez daha şahit olduk.
Her performans ayrı güzel olsa da bu konserde bahsedilemsi gereken ve ayrıca övgüyü hak eden isimler mevcuttu.
Özellikle Mersin DOB sanatçısı Bülent Bezdüz'ün ortaya koyduğu hayran kalınası performans en göze çarpan performanstı. Kendisini dinlerken etkilenmemek mümkün değildi. O bedenden o ses nasıl çıkıyor insan şaşırmadan edemiyor. Ama şu var ki tizlere çıktığında parmak kalınlığında şişen boyun damarları o kadar net görünüyordu ki harcadığı efora karşın aldığı her alkış ve tezahürat helaldir. Kendisi hem eser seçimleriyle hem de muazzam performansı ile tüm dinleyenlerin gönlünde dün gece taht kurdu. Mersin Bülent Bezdüz ile ne kadar gururduysa azdır.
Ve yılların deneyimli İzmir DOB sanatçısı ve kurum müdürü Aydın Uştuk’un performansındaki abartıdan uzak zerafet ve ustalık takdiri sonuna kadar hak ediyordu. Sesindeki güç ve kontrol dengesini o kadar ustalıkla kullandı ki dinleyicinin içine işleyen sesini sanki hiç çaba harcamıyormuşçasına sergilediği performans gecenin en göze çarpan performanlarından bir tanesi idi.
Seçtiği eserlerden olsa gerek Erdem Erdoğan bu konserde sesinin gücünü ve rengini tüm tenorların birlikte söylediği “O Sole Mio” da göstererek, konser bitiminde bir anda ilginin odağı haline geldi. Aryada sesinin gücünü ve de nefes kondisyonunu akıl almaz bir şekilde sergileyerek “ben de burdayım” mesajını dinleyicilere ulaştırdı ve karşılığında hak ettiği alkışları sonuna kadar aldı.
Bu açılış konseri son yıllarda izlediğin gerçekten en ama en güzel açılış ve arya konseriydi diyebilirim. Ve biz dinleyenler kadar en az sahnedekiler de 3000 kişiye söylemekten ve çalmaktan keyif aldıkları ve de mutlulukları vücut dillerinden anlaşılıyordu.
Kısacası 7 Tenor da coşmuştu…
O sole mio, O sole mio olalı Türkiye’de hiç böyle seslendirilmemişti. 7 güçlü tenor hafif aşık atışması, hafif gövde gösterisi, hafif şakalaşma ile karışık oraya öyle bir performans koydu ki Haliç’i dolduranlar bu konseri hayatları boyunca unutmayacaklardır, çünkü gerçekten unutulmaz bir konser oldu.
İstanbul DOB Orkestrası ufak tefek rüzgarın azizliğine rağmen gerçekten şapka çıkartılacak bir performans sergiledi. Açıkçası orkestra da bu konserin keyfine kendilerini kaptırmıştı. Çello grubu, başta Şafak Erişkin olmak üzere müziğin ritmi ile enstrümanları ile adeta dans ediyordu.
İstanbul DOB gerçekten, çok iyi sanatçılardan kurulmuş bir opera orkestrası olarak Türkiye’de tüm eserleri taviz vermeksizin aynı mükemmellikte çalan sayılı orkestralardan biridir.
Levent Gündüz’ün Tosca Opera’sından “E Lucevan L’estelle” performansında İstanbul DOB klarnet grup şefi Ecesu Sertesen’in girişteki kusursuz solo performası orkestranın kalitesinin adeta nişanesi niteliğindeydi. Bu takdiri şeften önce solistin göstermesi ise dikkat çekiciydi.
Haliç Kongre Merkezi’ne gelirsek, açıkçası ambiyans olarak Arkeoloji Müzesi’nin o otantik ve mistik havasının asla yanından bile geçemez. Sonuç olarak otopark alanına kurulmuş devasa bir sahne. Ruh olarak gelenlere Haliç havasından başka bir şey vermiyor olsa da fonksiyonellik anlamında basit ama işlevsel bir sanat alanı yaratılmış. Bugün 3000 kişiyi İstanbul’da misafir edebilecek Cemil Topuzlu Açık Hava sahnesinden başka bir etkinlik alanı maalesef yok, ki Açık hava sahnesinde “Grand Opera” sergilemek imkansız. Bu sebeple açık havada “Grand Opera” izleme lüksü için pek de ambiyansa takılmamak lazım. Haliç Kongre Merkezi ulaşım olarak da gerçekten kolay ve Anadolu yakasından 30 dakikada konser alanına ulaştık. Aracınızla rahatlıkla gelebileceğiniz devasa otopark alanı mevcut ama 50 TL. otopark ücreti biraz sanatsevere ceza gibi olmuş. Haliç Kongre Merkezi en azından bu etkinlik için 2-3 saat mecburen gelecek sanatseveri mutlu edecek bir fiyata çekmeyi düşünmeli.
Haliç havası akşamları cidden üşütüyor, bir etkinliğe gelecekseniz sizi sıcak mont, ceket vs getirmenizi tavsiye ederim.
Carmen Opera’sını dört gözle bekliyorum.
OSMAN ENFİYECİZADE
17 Temmuz 2022, Moda/İstanbul