Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen, “13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali”nde 27 Temmuz akşamı Carmen Operası sahnelendi. Geceye dair çarpıcı görüntü, temsilde Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un “Carmen”i DOBGM Murat Karahan ve İDOB vekil müdürü Ayşem Sunal Savaşkurt ile baştan sona ilgi ile izlemesiydi. Genelde devlet erkanı yoğun programlarına istinaden böyle temsil ve konserlerin bir bölümüne katılır ve ayrılırlar. Sayın Bakan’ın tüm temsili baştan sona halkla izlemiş olmasından mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim.
Bence her şeye rağmen “Carmen” ezici bir üstünlükle “13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali”nin “en”lerin temsili oldu. Carmen, öncelikle tüm festival boyunca tüm sandalyeleri dolduran, sandalyeleri bırakın insanların ayakta hatta yerlerde bile oturarak izlediği, adeta seyirci rekorunu kıran tek opera oldu. Uzun yıllar sonra Carmen’i izlemekten dolayı gerçekten mutluydum. Yıllarca bir nedenle “mahrum” bırakıldığımız Carmen’e görkemli bir kavuşma yaşadık.
On Numara Fettan Carmen: “ Ramona Zaharia”
İstanbullu opera severler sahnede amiyane tabiri ile “on numara, beş yıldız” bir Carmen izledi. Mezzo-soprano Ramona Zaharia rolünün ve aldığı makul ücretin hakkını sonuna kadar veren bir performans ile opera severlerden tam not aldı. Gerek sesiyle, gerek oyunculuğuyla ve gerekse sahnedeki temsili taşıyan profesyonelliği ile adeta “ Opera nasıl sahnelenir “ dersini verdi. Doğal oyunculuğu, sahnedeki figüran dahil herkesle etkileşimi, olan aksaklıkları hiç çaktırmadan nasıl geçiştirdiğine şahit olduk. Bir manada sahneye adım attığı andan itibaren resmen temsili tek başına sırtladı desek yeridir.
Gerek provalarda samimi, pozitif tavrı ve öğretici tutumu tüm ekibin gönlünü kazanmış. “13. Uluslararası İstanbul Opera Festivali”ne Gürcü Nikoloz Lagvilava’dan sonra Rumen mezzo-soprano Ramona Zaharia damga vurdu.
“Carmen”de İDOB Bale Damgası
Carmen normalde gayet sade ve flamenko danslarla bezeli sadece “opera”dır. Ama İDOB’un yorumu ile eklenen bale ve dans koreografileri ve de kalabalık prodüksiyonu ile cıvıl cıvıl göz dolduran hem de ihtişamlı bir grand opera izledik.
Ciddi ciddi Carmen’in içine nakşedilmiş ve temsili adeta şahlandıran Ayşem Sunal Şavaşkurt imzalı bir koreografi izledik. Ve Şavaşkurt göz dolduran koreografisini İDOB tüm “as” dansçılarının üzerine kurgulamış. Dansların ve görsel zenginliğin yanında ufak tefek keyfe keder senkron kaymaları gibi hatalardan ancak nazar boncuğu olarak bahsedilebilir.
Resmen Carmen İDOB yorumu ile içinde çok ciddi bale içeren bir görsel şölen olmuş ve hatta rejiden kaynaklanan birçok hatayı kapatan danslardı diyebilriz. Tüm danslarda balenin tüm asları sahnede görmek hele ki bir çok hit arya ve müzik çıkarmış Carmen’in müziğinde onları izlemek çok keyifli idi.
Reji Hedef Tahtasında!
Carmen’i izlemeye gelen bu işin duayeni ya da yıllarını vermiş sanat insanlarının üzerine konuştuğu husus reji’nin çok zayıf olduğu ve sahneyi defalarca boş bırakan can alıcı hataların olması idi. Bu hatalar eserin sahnedeki akıcılığına ciddi sekte vurdu.
Sahne her daim çok kalabalık ve cıvıl cıvıldı. Lakin ekseriyetle bir kuru kalabalık hareketliliğinden ibaretti. Bunun göze batmamasını sağlayan ise Ayşegül Alev - Gizem Betil imzalı kostümlerin yarattığı görsellik cümbüşüydü. Ve tabi Zeki Sarayoğlu imzalı dekorlar belki Tosca kadar detaylı değildi ama kalabalık prodüksiyona hareket alanı yaratmak ve dönemi yansıtmak açısından kesinlikle fonksiyonel ve başarılı buldum.
Bakan sanatçılarla.. Sağdan ikinci rejisör Travaglini...
Türkiye’de hemen hemen son dönemde yapılan büyük prodüksiyonların rejisörlüğünde her nedense hep Vincenzo Grisostomi Travaglini var. Peki bizim başka bu eserleri sahneleyecek rejisörlerimiz yok mu sorusunu sormadan edemiyor insan…
“Don Jose” Covid mi Oldu?
Normalde bu temsile gelenler “Don Jose”rolünde Efe Kışlalı’yı izleyeceklerdi . Her nedense, nedeni tam tamamıyla bir muamma, Kışlalı'nın “rahatsızladım” mazereti ile provaları terkedip sahneye çıkmaması ve yerini apar topar Ali Murat Erengül’e bırakması kulislerde çok konuşuldu. Umarız Covid’e yakalanmamıştır. Son 4.Murat yazımda Covid haberlerinin eli kulağında olduğunu yazmıştım. Maalesef soprano Hande Soner Ürben’in ve eşi bas Gökhan Ürben’in, keman grubundan bir sanatçının ve sahne asistanlarından bir tanesinin Covid olduğu bilgisi ulaştı. Şu var ki Carmen’i canlandıran Ramona Zaharia yanında “Don Jose” çok zayıf kaldı.
“Escamillo” yu Nikoloz Lagvilava söyleseydi…
Gürcü bariton Nikoloz Lagvilava’nın “Scarpia” performansı biz opera severlerin beklentilerini öyle bir üst noktaya taşıdı ki, uzun yıllar üstüne daha iyisi gelmezse unutmak mümkün olmayacaktır. Söz konusu Carmen ise en önemli 3. rol bariton için yazılmış “Escamillo”dur. Escamillo’nun en çarpıcı aryasında beklentiler üst düzeyde olunca “gümbür gümbür” bir performans beklemedik dersek yalan olur…
Korolar bir harika.
Yetişkin korolarında Paolo Villa ve çocuk korolarında Sercan Gazeroğlu, hazırlamada ortaya koydukları performansla takdiri hak ediyorlar. Özellikle profesyonel abi ve ablalarının yanında çocukların performansı gerçekten harika. Cıvıl cıvıl ve pozitif katkılarının açıkça görüldüğü performanslarına bayıldım.
AKM Provası Niteliğinde Festival
Atatürk Kültür Merkezi Türkiye’nin aydınlık yüzünün uluslararası mecrada temsil kabiliyetine sahip tek opera salonu olması sebebiyle çok büyük önem taşımakta. Sahip olduğu tüm teknik imkanlar doğrultusunda uluslararası standartların bile üstünde temsillerin sahnelenebileceği mükemmel bir sahne.
Sahne / salon böyle ise bu sahne üzerinde sergilenecek eserler de en az bu sahneye yakışacak kalitede olmalı diye düşünüyorum.
Ama şu var ki bu salonun ev sahibi ve sürekli sahneye çıkacak İDOB olacağına göre, ihtişamlı büyük prodüksiyonların hakkı ile sergilenebilmesi için İDOB’un giderilmesi gereken çok fazla eksiği olduğunu söyleyebiliriz.
Bahsetmek gerekirse ekipman eksiği, orkestranın enstrüman eksiği ve benzeri eksikliklerin yanı sıra, daha önemlisi sanatçı kadrolarında da bariz eksik, yetersiz ve yenilenme ihtiyaçlarının olduğudur. Bunu söylemek bana düşmez lakin bir seyirci gözüyle İDOB’un baştan sona elden geçmesi ve AKM’ye yakışacak ivedi bir revizyona ihtiyacı olduğudur.
Ve festivalin kapanışı önümüzdeki Cumartesi günü “AKM Tiyatro Sahnesi”nde yapılacak. Mozart’ın “ Saraydan Kız Kaçırma” operası doğal bir saray dekorunda değil kapalı salonda sahnelenecek.
Ve AKM Ana Salon ne kadar mükemmelse, tiyatro sahnesi bir o kadar handikapa sahip. Umarız ana salona gösterilen özen tiyatro sahnesine de gösterilir ve bir an önce AKM iki harika salona sahip her türlü etkinliğe mükemmel bir şekilde ev sahipliği yapacak hale getirilir.
Bakalım festival kapanışı “ Saraydan Kız Kaçırma” da bizleri neler bekliyor…
OSMAN ENFİYECİZADE
28 Temmuz 2022, İstanbul/Moda