Küresel salgın nedeniyle klasik müzikten uzak kalan İstanbullu müzikseverler yeni bir paylaşma kültürü anlayışıyla hazırlanan “İstanbul’da Senfonik Yaz” konserleriyle bu yaz klasik müziğe doyacak. Cem Mansur imzası taşıyan “İstanbul’da Senfonik Yaz” serisinin ilki olan "Büyük Bir Gece Müziği" konseri 3 Temmuz akşamı İBB Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nun harika ambiyansında verildi.
Bu konser hem sanatçıların hem de klasik müzikseverlerin resmen kavuşmak için dört gözle beklediği bir konserdi. Cem Mansur yönetiminde CRR Senfoni Orkestrası en son 13 Eylül 2020’de gene Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’da verdikleri konserle sahneye ve seyircisine veda etmişti. ( https://www.sanattanyansimalar.com/yazarlar/osman-enfiyecizade/genc-virtuoz-ile-canli-konserlere-veda/2354/ )
Ve bu konser 10 aylık uzun bir aradan sonra geniş ölçekli bir orkestranın İstanbul’da verdiği ilk konser oldu. Açıkhava Tiyatrosu’nun %50 kapasite ile seyirci kabul etiği bu konserde tüm biletler satılmış ve koltukların tamamı doluydu. Seyirciler için pandemi kuralları eskisi kadar sıkı olmasa da orkestra istisnasız uygulanmaya devam etti.
Gece Cem Mansur klasiği olan eser anlatımı ile başladı. Deneyimli şef yönetimindeki Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası F. Mendelssohn’un (1809-1847) "Bir Yaz Gecesi Rüyası" Uvertürü'nden, Scherzo ve Nocturne'ün seslendirmesiyle açılış yaptı.
Mendelssohn bu eseri neredeyse çocuk sayılabilecek 17 yaşındayken yazmış. Genç besteci eseri ünlü yazar William Shakespeare’nin 1595-96 yılında yazdığı orijinal adı “ A Midsummer Night's Dream - Bir Yaz Gecesi Rüyası” adlı oyunundan esinlenerek bestelemiş. Eser dinlendiğinde gerçek bir çocuk deha olan Mendelssohn’un tüm karakteristiğinin net duyulduğu bir başyapıt niteliğinde. Besteci eseri dâhiyane yapısı ile orkestralar için tam anlamıyla bir meydan okuma denilebilecek zorlayıcılıkta yazmış. Eser adeta Shakespeare’in oyunun tam bir tasviri birebir örtüşen 10-12 dakikalık bir özeti gibi. Bestecinin dehası katı uvertür formundan asla taviz vermeden içine işlediği fantezi ile ortaya çıkıyor. Her ne kadar CRR Orkestrası daimî bir kadroya sahip olmasa da burada Cem Mansur’un etkin dokunuşunu duyabildiğiniz harika bir performans ortaya koydu. Cem Mansur’un sahnedeki canlılığı ve vücut dilinde seyircisiyle buluşmanın heyecan ve sevincini net olarak gözlemlemek mümkündü. Orkestrada aynı heyecan ve sevinci performanslarına yansıttı ve uzun bir aradan sonra canlı konser özlemi çeken seyircinin hasretini doyuracak bir performans sergiledi.
Konserin ikinci bölümünde solist olarak gitar sanatçısı Murat Usanmaz şef Mansur yönetimindeki CRR Orkestrası eşliğinde J. Rodrigo’nun (1901-1999) Gitar Konçertosunu “Aranjuez” seslendirdi.
Rodrigo’nun 1937-39 yıllarında Madrid’in Güneybatısı’nda küçük bir kasaba olan Aranjuez’ de bestelediği bu konçertonun çok ilginç bir öyküsü var. Eser hiç gitar çalmayı bilmeyen görme özürlü bir besteci olan Rodrigo tarafından yazılmış olması ve döneminin gitar üstatları tarafından ağır eleştiriye uğramasına rağmen dünyanın en ünlü gitar konçertosu olarak müzik tarihinde yerini alması açısında çok dikkat çekicidir. Eserle ilgili ilginç bir detay ise besteci her ne kadar bu eseri İspanya Kralı’nın “İlkbahar Sarayı” bahçelerinin tasviri olarak yazdığını beyan etse de büyük aşkı İstanbul doğumlu karısı Victoria Kamhi bu eseri ilişkilerinin zorlu bir döneminde kocasının ona yazdığını anılarında kaleme almıştır.
Burada Cem Mansur’u yaptığı solist ve eser seçiminden dolayı tebrik etmek istiyorum. Çünkü pandemi süresince online ya da seyircili konserlerde evir çevir hep aynı sanatçıların solist olarak çıkartılmalarına ve aynı şeyleri çalmalarına Murat Usanmaz gibi sanatçıların her daim alternatif olabileceğine gösteren güzel bir seçim olduğunu düşünüyorum. Hele ki alanı dolduran tüm seyircilerin 2. bölümüyle kulaklarına aşina olan Rodrigo’nun Gitar Konçertosu seyirciyi kazanmak açısından mükemmel bir tercih olduğu bitmeyen alkışlar kanıtlar nitelikteydi. Solist Murat Usanmaz abartısız, duru üslubu ve orkestra ile uyumlu performansıyla seyircilerin takdirini kazandı ve alkışlarla defalarca sahneye davet edilen sanatçı kendi bestesi ile bis yaparak sahneden ayrıldı.
Konser maestro yönetimindeki CRR Orkestrası'nın M. Mussorgsky’nin (1839-1881) “Çıplak Dağda Bir Gece” eserini seslendirmesiyle devam etti. Mussorgsky karanlık ve pastel tonlarda sürdürdüğü hayatıyla klasik müzik dünyasındaki en ilginç karakterlerden biri olarak kabul edilir. Besteci döneminde dağınık, disiplinsiz ve başladığı eserleri bitirmemesiyle ün salmıştır. Bestecinin 20’li yaşlarında yazmaya başladığı eseri “Çıplak Dağda bir Gece” cadılar bayramı Aziz Yahya Yortusu’ndan esinlenmiş ve içinde barındırdığı cadıların, öcülerin - böcülerin mükemmel tasvirleriyle tüyler ürperten bir eserdir. Eser gecenin çökmesiyle dünyaya hâkim olan karanlık güçlerin eserin sonlarında çalan çan sesiyle karanlık dünyalarına çekildiği zaman aralığını anlatmaktadır. Besteci bu eseri de bitirmemiş ve günümüzde bu eser bestecinin tüm eserlerini baştan düzenleyen Nikolai Rimsky-Korsakov düzenlemesiyle çalınmaktadır.
Konser Mendelssohn’un “Bir Yaz Gecesi Rüyası" Uvertürü bestelemesinden tam 16 sene sonra gene bu oyun için yazdığı ve “ Salon Müziği “ olarak bestelediği “Düğün Marşı” nın seslendirilmesiyle ile son buldu. Her ne kadar eser “ sahne müziği” olarak bestelenmiş olsa da senfonik olarak icrası dolu dolu bir eserdir. Bestecinin 38 yıllık kısacık ömrüne sığdırdığı eserlerinden dünyada istisnasız herkes tarafından bilinen bu eserini CRR Orkestrası finale yakışır bir coşkuyla icra etti.
Açıkhava’yı dolduran seyirciler gerçekten de konserin adına yakışır bir konser gecesine şahit oldular ve aylar sonra bu coşkulu konserin sonunda aralıksız alkışlarla maestro Cem Mansur’u 4 kez sahneye davet ettiler. Normalde maestro bu coşkuya bir bis yaparak karşılık verirdi lakin konsere girişte bilet kontrol sisteminin yavaşlığı ve seyircilerin tek tek konsere alınmasından yaşanan 20 dakikalık rötar sebebiyle maestro dinleyicileri daha fazla tutmamak için selamlamakla yetindi.
Bu yeni normalleşme döneminde Cem hoca gerçek müziğin canlı müzik olduğunu hatırlattığı, müzikseverlerin özlemini çektiği bir konser gecesine imza attı.
“İstanbul’da Senfonik Yaz” serisinin ikinci konseri 30 Temmuz'da “Bir Yaz Akşamı”, üçüncü konseri “Dansa Davet” 20 Ağustos'ta ve son konser “Masallar”, 17 Eylül'de Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava sahnesinde birbirinden güzel programlarıyla İstanbullu klasik müzikseverlerle buluşacak.
Bu birbirinde güzel konser serisini kaçırmamanızı tavsiye ederim.
Artık konserler başladığına göre siz değerli Sanattan Yansımalar okuyucularıyla daha sık konser yazılarımda buluşmak üzere.
Osman Enfiyecizade
6 Temmuz 2021, Moda / İstanbul