Doğrusu, bulutların bir bölümü altımızda 1700 metrede bir resital dinleyeceğimi hiç düşünmemiştim. Değişik ülkelerden gelmiş yamaç paraşütçüleri de herhalde böyle bir müzik olayına tanıklık edebileceklerini pek akıllarına getirmemişlerdi.
5. Fethiye Benyamin Sönmez Klasik Müzik Festivali'nin günbatımı konserlerinden biri, işte 1700 metredeki Babadağ atlama platformunun kafesinin yanındaki platformda düzenlendi. Bu bir keman-viyolonsel resitaliydi. Herhangi bir ses yükseltme cihazı kullanılmadığı için iki enstrümanın da gerçek tınılarını işitmek imânını bulduğumuz bu resitalde kemanda Nedim Nalbantoğlu, viyolonselde Rabia Çalışkan çalıyordu.
Nalbantoğlu, Mimar Sinan'dan bir dönemin önemli kemancı ve pedagoglarından Yusuf Güler Aksöz'ün öğrencisi olarak mezun olmuş, değişik orkestralarda çalmış, Fransa'da 14 yıl çalıştıktan sonra artık serbest müzisyen olarak yaşamını İstanbul'da sürdüren kıvrak bir kemancı. Rabia Çalışkan ise Marmara Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü öğrencisi. Birbirini anlayan bir müzikal birliktelik oluşturmayı başarmışlar. Klasiklerle, Bach'ın Air'i ile başlayıp Pachelbel'den Mozart'a uzanan parçalardan sonra, 1960'ların artık klasikleşmiş hafif şarkılarına, oralardan tangoya kadar uzanan bir program sundular.
1700 metrede hava 14 dereceydi, kâh açıyor, kâh bulutlar aşağıdan yukarı âdeta dans ederek fışkırıyorlardı. Bu da sanatçıların ardında sanki önceden düzenlenmiş projeksiyon gösterisi gibi bir ortam yaratıyordu. Görüntüye zaman zaman yamaç paraşütçüleri de giriyordu. Dinleyiciler, festival yönetiminin sağladığı minibüslerle tırmanmışlardı Babadağ zirvesine. Özellikle orta ve üst yaş grubundan olanlar, eski şarkıları Nalbantoğlu'nun kemanından dinledikçe pek keyiflendiler, anıları canlandı.
Yaklaşık 1.5 saat süren resitalden sonra, Babadağ'ın kıvrımlı yolunu bu kez aşağıya katederek, Karagözler Kürek Kulübü alanına ulaştık. Bu kez iki az rastlanan türden grup peşpeşe sahnede olacaktı. Önce, Almanya'da çalıştıktan sonra İstanbul'a dönüp BİFO'nun grup şefliğini üstlenen, Mimar Sinan DK'nda da öğretim üyesi olan Onur Özkaya'nın, üç öğrencisiyle oluşturduğu Mimar Sinan Kontrbas Quartet'i dinledik. Pachelbel, Eric Satie, Joplin ve kontrabasçı bir besteci olan Bottesini'nin uyarlanmış eserlerinde, yaylı ailesinin bu en "baba" enstrümanıyla hangi seslerin başarıyla çıkarılabileceğini gösterdiler. Özellikle Bottesini'nin iki kontrabas ve orkestra için eseri "Passiona Amorosa"nın quartet uygulamasında hepsi tek tek solistik özelliklerini de gösterdiler.
Onur Özkaya ve öğrencileri bu yaz Önce Ayvalık AİMA, sonra Çeşme MS Festivali'nden sonra Fethiye'de yazı noktalamış oldular. Toplulukta yer alan Özkaya'nın öğrencileri Deniz Yurdakul, İlker Cankara ve Çiğdem Tachouli'nin yaptıkları işten zevk aldıklarını gözlemek de sevindiriciydi.
Konserin ikinci yarısında, genç yaşta hücrebozan rahatsızlığı nedeniyle yitirdiğimiz iyi ve özverili viyolonsel hocası Ayşe Pelin Coşkun'un Mersin Üniversitesi DK'nda yetiştirdiği öğrencilerinin de dahil olduğu ve birinci çelloyu eşi Münif Akalın'ın çaldığı Çelliçel Viyolonsel Topluluğu sahneye çıktı.
Coşkun beş yıl önce ilk festivalde küçük öğrencileriyle oluşturduğu Çelliçel'de kendisi birinci çelloyu çalarak Festival'e destek vermişti. Önce Coşkun'un öğrencileri dörtlü olarak sahnedeydi. Dörtlüye uyarlanmış çeşitli klasikler seslendirdiler. Ardından dört deneyimli çellistin katılımıyla 8 viyolonselden H. Villa Lobos'un Brezilya halk müziği çıkışlı "Bachianas Brasileiras"ını dinledik. Finalde ise soprano Burcu Soysev de sekizliye solist olarak katılarak 1 ve 5 No'lu şarkıları söyledi. Sonuç, hem vokal, hem çello topluluğu açısından mükemmeldi.
Burcu Soysev'in tam 12 yıl kadroya alınmadan sözleşmeli sanatçı olarak Ankara'da sahneye çıkmış olması hep içimize dertti. Bu iyi tekniğe sahip ses, İstanbul DOB'un açtığı solist sınavını kazanarak bir bakıma zorunlu olarak İstanbul'a göç ettti.
Sekiz viyolonselde Münif Akalan'ın önderliğinde Erman İmayhan ile Yiğit Ülgen'in de yer aldığı topluluğun diğer üyeleri şöyleydi: Serçin Yatkın, Başak Gürbüz, Zeynep Yamaner, Pirsu Kesici ve Ali Bahadır Yıldırım.
Geniş bir gönüllü katılımla, rahmetli Benyamin'in ağabeyi kontrabasçı Mehmet Sönmez'in sanat yönetmenliğinde açık havada, limanlarda, kısacası deyim yerindeyse sokakta düzenlenen festivalde, program seçiminde mekân özellikleri ve dinleyicinin gözönünde tutulması olumlu bir yaklaşım.
Festivale artık en büyük katkı Muğla Büyükşehir Belediyesi'nden geliyor. Fethiye Belediyesi ile FETAV'ın öncülüğündeki sponsorların katkısıyla festivale gönüllü katılan sanatçıların üzerinde halkla buluştuğu portatif sahne, Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin iki özel kamyonla, il sınırları içinde hizmet vermek için edindiği önemli ekipmanlar. Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin kuruluşta yığınakta bazı yaklaşım ve seçim eksiklikleri içermesine karşın, Türkiye'de Eskişehir'den sonra ikinci senfonik orkestra oluşturma yoluna girmesi önemli bir gelişme. Fethiye konserleri sırasında, artık orkestranın sanatsal işleriyle şef ve çellist Prof. Münif Akalın'ın ilgineceğini öğrenmek de sevindirici oldu.
Bu vesileyle, yolu düşecekler ya da düşürmek isteyecekler için, huzurlu, sanat ortamına uygun bir konak yeri önermek isterim. Fethiye'ye 8 kilometre mesafedeki Kayaköy'de, Filiz Almalı'nın "Misafir Evi", 3 dönüm bahçe içinde 9 odalı bir taş yapı.
Misafir Evi'nde tümüyle yöresel, organik bir kahvaltıyla hafifce yayılan bir Mozart müziği eşliğinde güne başlamak güzel. Dileyenler yaz boyu arka bahçedeki havuzda güneşten yararlanıp yüzebiliyor. Ama denizde yüzmek isteyenler için başta Gemiler Köyü olmak üzere mâkul uzaklıklarda seçenekler bol. Burası yurtdışından gelen "Likya Yürüyüşçüleri"nin de geceleme duraklarından biri. Bu yürüyüş sezonu Mart başından Ekim sonuna kadar devam ediyor. Ama Misafir Evi, kış boyu da rezervasyonla konuk ağırlamaya açık. Fiyatların da gayet makûl olduğunu belirtmeliyim. ([email protected])
Rumlardan kalma yamaçtaki Kayaköy'ün kalıntıları, ovada Kayı boyunun kurduğu köyün gelişimi arasında bir tarih-doğa dengesi arasındaki Misafir Evi'nin kurucusu ve işletmecisi Filiz Almalı, aynı zamanda festivalin düzenleme kurulu üyesi ve destekçisi. Kayaköy'de de bazı sanat çalışmaları için projeleri de var.
Babadağ'ın zirvesinden Kayaköy'e Fethiye notlarımız böylece tamamlanıyor. Sevgili Benyamin'in adının yaşatıldığı bu festivalin daim, destekçilerinin, düzenleyicilerinin hep başarılı olması dileğimizdir.
Fotoğraflar: Şefik Kahramankaptan