Evdeki hesap her zaman çarşıya uymaz! 33. Uluslararası Ankara Müzik Festivali’nin programı yapılıp bağlantılar sağlandığında kör terörün büyük kentleri hedef alıp çok sayıda cana mal olan eylemler yapacağı, bunun da Türkiye’yi “gitmekten çekinilecek güvensiz ülke” konumuna düşüreceği hiç hesapta yoktu. Bazı sanatçıların gelmekten vazgeçmesi nedeniyle pek çok etkinlik iptal edildi, program kuşa döndü. Son iptal kapanış konserini verecek olan Azerbaycan Ulusal Senfoni Orkestrası’ndan geldi. Bu konser boşa çıkamazdı, yerini açılışı da yapan, “festival orkestrası” konumunu pekiştiren Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası aldı.
AGSO’yu kurucusu ve genel müzik yönetmeni şef Orhun Orhon değil, şef Gürer Aykal yönetecekti. Solist olarak uluslararası piyanistimiz Gülsin Onay önerilmiş, eser olarak da ikilinin 3 Nisan’da, yâni kapanıştan 27 gün önce Doğramacı’nın doğum yıldönümü konserinde BSO ile seslendirdikleri Edvard Grieg La minör konçerto seçilmişti. Herhalde ikili için en hazır durumdaki eser buydu.
Orkestra Aykal yönetiminde, uygun bir eşlik çıkarırken, Gülsin Onay’ın yorgunluğunun icraya yansıdığını hissettik. Üst üste resital ve konserlerden sonra, Onay, bu konserden hemen önceki iki gün üst üste (28-29 Nisan) CSO ile Bujor Hoinic’in Piyano Konçertosu’nun ilk seslendirmesini yapmıştı. 30 Nisan’da da bunca yorgunluğun üzerine, 33. Festival kapanış konserinin solistliğini üstlenmişti. Belirli bölümlerde yumuşak bir tuşeyle eserdeki lirik vurguları mükemmel yaparken, konçertonun tümü itibariyle aynı nitelendirmeyi kullanmak zordu. Gülsin Onay’ın bunca yükü özveriyle yüklenmeye çalışması takdire şâyan ancak son birkaç ay herşey çok üst üste geldi. Tüm bu yorgunluğa karşın Gülsin Onay, salondan gelen alkışa karşılık önce bir Bach, ardından bir Chopin parçasıyla iki tane de “bis” sundu.
Grieg konçertonun görünmez kahramanı ise, korno grup şefi Barış Bayer oldu. 1. korno partilerini, doğru entonasyonuyla tertemiz üfledi. Gürer Aykal da, kendisini sahne önüne alarak dinleyiciye özel olarak alkışlattı. Böyle bir durum yıllar önce usta kornocumuz Cem Akçora için, gene MEB Şura Salonu’nda ünlü çellist Mischa Maisky tarafından uygulanmıştı. Maisky, seslendirdiği konçerto eşliğindeki hârika soloları nedeniyle Akçora’yı elinden tutup sahne önüne getirmişti.
Barış Bayer, Bilkent’i bitirdikten sonra açılan sınavı kazanıp Bursa Bölge Senfoni Orkestrası’nda çalışmış, daha sonra Ankara Opera Orkestrası’na geçmiş bir kornocumuz. BSO’nun konserlerinde de konuk sanatçı olarak yer alıyor. Son aylarda oradaki başarılı etkinliğiyle de dikkati çekti.
Konserin ikinci yarısı için Carl Maria von Weber’in “Der Freischütz” operasının uvertürüyle, Peter İliç Çaykovski’nin “Romeo ve Jüliet Fantezi Uvertürü” hazırlanmıştı. Seslendirme, şef Aykal ile AGSO’nun kısacık prova döneminde ağırlığını Çaykovski’den yana koyduğunu gösterir nitelikteydi. Uvertür, gayet enerjik ve eserin özündeki duyguyu yansıtır biçimde seslendirildi. Final bölümü de konserin bisi oldu. Arp geçişlerinde Bengi Canatan rahat duyulan sağlam tınısıyla dikkat çekti. Trombon ve korno grupları, tahta üflemeliler, hepsi yaylıların olağanüstü enerjisine ayak uydurdu.
Bu konserde AGSO, Bilkent, Hacettepe ADK ve Ankara Üniversitesi DK öğrencileriyle Orkestra Akademik Başkent ve CSO’nun gençlerinden oluşuyordu.
AGSO’nun iki yarıda sandalye değiştiren başkemancıları Özgür Baskın ile Ebru Yerlikaya, İkinci keman grup şefleri Ana Albero ile Yağız Erarslan, Viyola grup şefleri Dinç Nayan ile Artemis Sis Balkız, Viyolonsel grup şefleri Erkan Özbek’le Elif Buğu Ünlüsoy’du. Konser sonunda Gürer Aykal, her zaman tekrarladığı, yakınındaki grup şeflerini birer ellerinden tutarak dinleyicileri selamladı. Ebru ile Elif’i alınlarından öptü.
AGSO’nun yönetmeni ve daimi şefi Orhun Orhon’u sahneye davet ederek, onu da alnından öptü. Yanlış anımsamıyorsam Orhun’u, altı yıl kadar önce Eczacıbaşı Beste Yarışması’nda derece aldığında da alnından öpmüştü. Orkestra üyeleri, Orhon'a sahnede sevgi tezahüratında bulundu.
Atatürk sanatçıyı “ışığı alnında ilk gören” olarak tanımlamıştı. Teşbihte hata olmaz: Müzisyen de Aykal’ın busesini alnında ilk gören mi desek? Bu buseden başta Feruze Abdullayeva olmak üzere, BSO ve Aykal’ın yönettiği orkestralardan hayli müzisyenin nasibini aldığını biliyoruz.
Fotoğraflar: Şefik Kahramankaptan