Olayı, durumu inceledikçe nasıl ruhum sıkıldı bilemezsiniz. Sonunda, yukarda gördüğünüz başlığı attım.
Konu tam 718 genç müzisyenin, altı devlet orkestrasında gereksinim duyulan pozisyonlara, 4B kadrosuyla sözleşmeli olarak alımıyla ilgili olarak 18 Mart 2024’te CSO’da başlayacak ve 11 gün sürecek sınavla ilgili.
Önce özetle bir hukuksal durum saptaması yapalım: Tüm orkestralar için geçerli olan 6940 sayılı CSO Yasası’na göre orkestralara “stajyer sanatçı alımı” sınavı açılabilir, her orkestra kendi alacağı sanatçılarla ilgili sınavı kendisi açar. Ama alım sınavı buna göre değil, 4B denilen, kazanıp çalışan müzisyen üzerinde tüm yetkinin KTB Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nde olacağı, ortada mevzuatı kalmamış 4B’ye göre açılıyor.
Niye mevzuatı kalmamış diyoruz. Çünkü önceki yıllarda büyük sorun olup aylarca tartışılan 4B Yönetmeliği 21 Haziran 2019 yılında çıkarıldı , buna göre yapılan sınav ve alımlar mahkemelik oldu, tüm dava açanlar peşpeşe yürütmeyi durdurma kararı aldı, ardından davaları kazandı, bakanlık kaybetti. Bu yönetmelik gene aynı yıl 26 Aralık 2019 tarihinde yürürlükten kaldırıldı ve yerine de yenisi konulmadı!
BOŞLUK VE KEYFİLİK ALANI
Buyurun size kocaman bir boşluk ve keyfilik alanı.. Bu durum bilinmesine rağmen, GSGM sanatçı alım duyurusu yaparak sınav açtı, bunu da web sitesinde yayımladı:
https://guzelsanatlar.ktb.gov.tr/TR-367836/4b-sozlesmeli-sanatci-alim-sinavina-iliskin-duyuru.html
Altı devlet senfoni orkestrası için (CSO, İstanbul, İzmir, Bursa Bölge, Antalya, Çukurova) 217’si kemancı olmak üzere toplam 718 diplomalı genç müzisyen başvuruda bulundu.
Müzisyenlerden hangi orkestra için başvuruda bulunduklar bilgisi de istendi.
Alınacak orkestra, enstrüman ve müzisyen sayısı şöyle:
CSO : 2 flüt, 2 korno, 1 obua, 4 keman, 1 piyano
İzDSO: 2 fagot, 2 klarnet, 1 arp, 2 viyolonsel, 2 viyola, 1 korno,
İstDSO: 6 keman, 2 viyola, 4 viyolonsel, 2 Kontrabas, 1 klarnet, 1 trompet, 2 korno, 1 flüt, 1 arp
AntDSO: 8 keman, birer viyola, kontrbas, flüt, obua, klarnet, fagot, korno, trompet, trombon, vurmalı çalgıcı
BursaBDSO: 3 keman,2 kontrbas, birer viyolonsel, piyano, tuba, trombon, trompet, fagot, arp
ÇDSO: 8 keman, 4 viyola, 2 viyolonsel, 1 obua, 2 klarnet, 2 fagot, birer trombon, flüt, tuba.
Stajyer yani kadrolu sanatçı için orkestralar sınavını açar, bir kendi şefi, ve yasa-yönetmelikte öngörülen ünvanlı jüriyle, o enstrümanda uzman-ünvanlı sanatçının mutlaka bulunduğu jürinin yaptığı sınavla, kazanırlarsa bir yıllık stajyerlikleri başlardı. Bir yılın sonunda da, bir aykırılıkları yoksa ve aynı jüriyle yapılan sınavı geçerlerse asaletleri onaylanır, tam kadrolu sanatçı olurlardı. Doğrusu budur.
JÜRİDE KİMLER VAR?
Bu orkestraların şef ve şef yardımcı atamaları, KHK ile yasanın 5,6,8 nolu maddeleri bir imzayla mülga edilerek, siyasetin eline bırakılmıştı. Yani şu anda iktidar isterse bir çaycıyı bile orkestraya şef olarak atayabilir, bunu engelleyecek bir madde yok!
Şu anda altı orkestrada şefler açısından durum şu:
CSO: 1. Şef :Cemi’i Can Deliorman / Şef Yrd: Yok
İstDSO: 1. Şef : Hasan Niyazi Tura / Şef Yrd: Yok
İzDSO: 1. Şef : Yok / Şef Yrd : Nesrin Bayramoğulları
BBDSO: 1. Şef : Naci Özgüç / Şef Yrd: Seval Kadıoğlu
AntDSO: 1.Şef : Oğuzhan Kavruk / Şef Yrd: Yok
ÇDSO: 1. Şef : Orhan Şallıel / Şef Yrd: Eray İnal
Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’nün oluşturduğu jüride ise şu isimler yer alıyor:
Cemii Can Deliorman, CSO 1. Şefi
Oğuzhan Kavruk, AntDSO 1. Şefi
Hasan Niyazi Tura, İstDSO 1. Şef Vekili
Eray İnal, ÇDSO Şef Yrd.
Sibel Ayhan, Flüt, CSO Müdürü
Onur Şenler, Viyolonsel, CSO Çello Solisti
Özgecan Günöz, Keman, İstDSO Başkemancısı
Nihan Atalay, Flüt, MSGSÜ Akademisyen
Özge Tanrıver, Keman, İzDSO Müdürü
Umut Çanakçı, Keman, BBDSO Müdürü
Yedek :
Serdar Bakırezen,Korno, ÇDSO Müdürü
Deniz Akıncı, Başkemancı, İzDSO
Bursa’nın mevcut müdürü Umut Çanakçı küçük çocuğu olduğu için, Nihan Atalay da dersleri nedeniyle gelemeyecekleri belirttiler, bu nedenle muhtemelen iki yedek, asıl olarak jüride yer alacak.
Güzel Sanatlar Genel Müdürü Ömer Faruk Belviranlı’nın jüri için çağırdıklarıyla İstanbul AKM’de bir toplantı yaptığını X’de kurumunca yapılan fotoğraflı paylaşımda gördüm.
ŞEFLER ARASINDA AYRIMCILIK NİYE?
Bu listeyi incelediğimizde hemen şu durum dikkati çekiyor. Orkestralarına müzisyen alınacağı halde Çukurova’nın 1. şefi Orhan Şallıel ile Bursa’nın 1. şefi Prof. Naci Özgüç jüriye alınmamışlar, Çukurova’dan şef yardımcısı alınmış. Kimin jüriye gireceği, kimin girmeyeceğini GSGM belirlediğine göre, acaba niye böyle bir dengesizlik ve ayrım yapıldı?
Bu şeflerden biri, BBDSO’nun şefi orkestranın neredeyse oybirliğiyle isteği üzerine atanmıştı ama Naci Özgüç’ün bu atama sürecinin hayli uzun sürdüğünü anımsıyorum. Göreve başladıktan sonra da izlediğim kadarıyla hem yaptığı programlar, hem de konserler başarılı oldu. Yoksa “Hiçbir başarı cezasız kalmaz” deyişi mi uygulanıyor?
Bundan önceki 4B sınavında, orkestralar ile Devlet Opera ve Balesi’ne alınan çok sayıdaki müzisyen, yapılan usulsüzlük ve haksızlık nedeniyle idare mahkemelerine başvurdu ve bunların çoğu açtıkları davaları kazanarak işe alındı.
Orkestra sınavlarında ise ilginç bir durum oldu. Sınavlar sonuçlandıktan haftalar sonra, jüride bulunanlar sınav sonuç belgesini yeniden imzalamaları için GSGM tarafından çağrıldılar. Ve görüldü ki, imzaladıkları yeni belgede sonuçlar değiştirilmiş, bazı kazanmış müzisyenlerin notu düşürülmüştü. Yani bu jüri üyeleri önce 90-95 gibi notlar verdikleri müzisyenler için bu kez 30 vererek yeni sonuç tutanağını imzalamışlardı! Herhalde onlar da çeşitli endişelerle baskı altında bunu kabullenmişlerdi ama imzacılardan İzDSO’nun şefi Hakan Şensoy bir süre sonra istifa ederek İTÜ-TMDK’na, Bursa’nın şefi Dağhan Doğu’da ayrılıp Uludağ Üniversitesi DK’na dönmek zorunda kalacaktı.
KAZANILAN DAVALAR VE BİLİRKİŞİ RAPORLARI
Notları indirilerek liste dışı bırakılan ve yerlerine GSGM’nün istediği kişilerin alındığı bu iki müzisyen, açtıkları davaları kazandılar. Bu davalarda mahkemenin atadığı bilirkişi raporlarında yer alan ifadeler, idare hukukunun benzeri işlemlerdeki bakış açısını göstermek bakımından örnek nitelikteydi:
“Olayda, sınav jüri üyeleri her ne kadar davacıyı değerlendirme hususunda takdir yetkisine sahip iseler de, bu yetkinin objektif değerlendirme kriterlerine uygun olarak kullanılması gerektiği hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Her bir kategori açısından jüri üyelerinin takdir ettiği puanlar arasındaki farklılığın, jüri üyelerinin uygulama sınav değerlendirmesinde kendilerine tanınan yetkiyi objektif olarak kullanmadığını gösterdiği anlaşıldığından, davacının, ……..Senfoni Orkestrası’nın ………branşına dair sözleşmeli sanatçı alım sınavında başarısız sayılmasına dair tesis edilen söz konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucunu varılmıştır.”
Bu süreçten ders alındığını ve bu yeni sınavda benzer bir görevi kötüye kullanma durumuna yol açılmayıp, not değiştirme operasyonları yapılmayacağını varsayalım.
Bu kez, sınava gireceklerin ne kadar süreyle dinlenecekleri meselesi ortaya çıkıyor.
Kültür Emekçileri Sendikası’nın yaptığı bir açıklama bulunuyor:
https://www.sanattanyansimalar.com/gsgm-ne-uyarilar-ve-oneriler/7702/
Burada başvuran sayısı ve ayrılan süre dikkate alınarak yapılan hesaba göre her müzisyene ayrılacak süre, değerlendirme için yeterli olmayacaktır. Hesap şöyle:
“Jürinin günde 65 kişi dinlemesi gerekecek. Sabah 10.00-12.00, 13.00- 20.00 arası günde 7 saat sınav yapılsa, yani 420 dk ÷ 65 kişi= aday başına en fazla 6 dakika 46saniye düşer. 6 dakikada, toplamı ortalama 45 dakika süren 6 farklı eseri AYRI AYRI notlaması gereken jüri, her eser türünde adayı en fazla 1 dakika dinleyerek not vermek zorunda kalacak! 1 dakikalık dinlemeyle, adayın o eser türündeki teknik yorum kabiliyeti hakkında isabetli bir karara varılabilmesi, emsal davalardaki bilirkişi raporlarına göre de mümkün değildir.”
Bakın bu konuda bilirkişi raporu ne diyor:
“..Bu noktada kayıtlarda adayların dinlenme sürelerinin kıyaslamaya dayalı sağlıklı bir fikrin oluşması için yetersizliğinin tespit edildiğinin de ifade edilmesi gerekliliği vardır. Bir kişinin çalgısındaki ustalığını teyit etmek ile iki kişiyi bu açıdan kıyaslamak farklı değerlendirme süreçleri gerektirir. Davacı sınavda etüt kategorisinde 59 saniye, sonat kategorisinde 2 dkika 3 saniye, konçerto kategorisinde ise 2 dakika 35 saniye dinlendiği tesbit edilmiştir. Konçertonun 24 dakika civarında göz önüne alındığında repertuvarın ne kadar az dinlendiği anlaşılacaktır. Bu durum sınavı kazandığı ilan edilen aday için de aynı şekilde vuku bulmuştur.”
YENİ MAHKEME YOLLARI MI?
Sınavlar videoya kaydedildiği için, mahkeme süreleri kayıttan rahatlıkla saptayabilmektedir.
Demek ki yapılan duyurulara ve takvime dayalı matematik hesaba göre, hukuk açısından gene benzeri tutarsızlık ortaya çıkacaktır.
Ayrıca jüride, sınava tabi tutulanların çalgılarında uzman bir sanatçının yer alması da sağlanmamaktadır. Viyola, kontrbas, trompet, trombon, tuba, obua, klarinet, fagot, arp, piyano çalgılarından jüride kimse bulunmamaktadır. Yoksa “Seçtiğimiz şefler hepsini bilir” savından mı hareket edilmektedir? Mahkeme bu tür durumlarda bilgiye değil, üyelerin sahibi bulunduğu diplomaya bakmaktadır.
Bu durumda sınavlar o dallarda girip kazanamayanlar tarafından idare mahkemelerine götürülebilir ve ortada dayanak kabul edilebilecek bir yönetmelik kalmamış olduğuna göre, hakkaniyet ölçüleri geçerli olacaktır.
Görünen köy kılavuz istemez. Durum açıklıkla ortadayken acaba GSGM aynı türde bir sınav yapmakta niye ısrar etmiştir?
Bu bakanlığın Hukuk Müşavirliği’ne danışılmamış mıdır?
Haydi, bir komplo teorisi ortaya atalım. Yoksa Bakanlık ve GSGM, mahkemelerden döneceğini bile bile genç müzisyenlere bir kumpas mı kurmakta, bir komplo mu hazırlamaktadır?
Niye, mevzuatı kalmamış 4B ile müzisyen alımında ısrar edilmekte, kadrolu stajyer sanatçı alımına gidilmemektedir?
Sınavlar iptal edilirse, kazanıp da köle koşullarında orkestraların bulunduğu kentlere gidip yerleşecek müzisyenler, ortada mı kalacaklardır?
Soruları arttırmak mümkün, ama Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü için yeni mahkeme yolları şimdiden görünüyor gibi…
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
17 Mart 2024, Ankara