Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası'nın değişik bir oluşumla, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall'de konser vereceğini duyup solistleri ve şefleri de gördüğümde "Tamam gidiyorum" dedim. Sadece müzisyenler değildi beni heyecanlandıran, birden eski anılarım canlanıverdi. Bebek sırtlarında, virajlarla doğa içinden nefes nefese tırmanarak çıktığımız o yerleşke 60'li yıllarda Robert Kolej'di. Üyesi olduğum Türkiye Çalışma Kamplarını Teşvik Derneği'nin merkezi de oradaydı. Derneği Robert Kolej hocalarından Jim Johnson örgütlemişti. Hafta sonları İstanbul'a yakın köylerde yardıma gereksinimi olan okulları tamir eder, duvar örer, badana yapar, eksiklerini giderirdik.
Daha sonra SBF Sahne Tiyatro Kulübü'nün üyesi ve oyuncusu olarak burada şenliklere de katılmıştım. Amerikalıların 1800'lü yıllarda inşa ettikleri binalardan Albert Long Hall, içinde yerleşik orgu bile bulunan, akustik koşulları iyi, güzel bir konser salonudur. Değişen tüm rektörlerin sahip çıktığı Klasik Müzik Konserleri, burada yıllardır Evin İlyasoğlu'nun sanat yönetiminde düzenlenir.
AGSO'nun konseri Tüpraş destekçiliğindeki Pekineller ve Dünya Sahnelerinde Genç Müzisyenler İşbirliğiyle düzenlenmişti. Konserin ilk yarısında proje kapsamında desteklenen çocuk ve gençlerden öğrenimini Viyana'da sürdüren 16 yaşındaki kemancı Doğa Altınok ile Weimer'da sürdüren 18 yaşındaki piyanist Can Çakmur AGSO eşliğinde solist olarak yer alacak, ikinci yarıda ise AGSO oluşumları sahnede olacaktı.
BUYURUNUZ ŞEF KÜRSÜSÜNE...
AGSO'nun kurucusu şef Orhun Orhon, pek çok şefin yapmaktan kaçındığını yapmış, "Geleceğin Barenboim'i olacak" dediği piyanist, klavsenist ve şef Tolga Atalay Ün'e şef kürsüsünü ikram etmişti.
Halen Londra'da lisans öğrenimini Kraliyet Müzik Koleji'nde sürdüren Tolga'yı ADK'nın lisesinde ilk şeflik çabaları sırasında tanımış, kendi kurduğu öğrenci orkestrasını yönetirken birkaç kez izlemiştim.
Bu defa daha ciddi bir orkestrayla iki konçerto yönetecekti. Doğa Altınok, J. Sebastian Bach'ın Mi majör Keman Konçertosunu hazırlamıştı. AGSO yaylılarının başkemancı koltuğunda, Ebru Yerlikaya oturuyordu.
Doğa, yeni hazırladığı bu konçertoyu ilk kez seslendiriyordu ve tümünü belleğine almıştı. Birinci bölümde birkaç küçük sürçme dışında, özellikle ikinci bölümde iyi bir seslendirme çıkardı. Hem bu konçertoyu, hem de keman dağarının daha güç eserlerini geliştikçe daha iyi tınlatacağının sinyallerini verdi.
ÇAKMUR'DAN ANLAMLI ETÜD
Sahneye ikinci olarak rüştünü henüz ispatlamış piyanist Can Çakmur geldi. O da W.A. Mozart'ın Re majör 5. Piyano Konçertosu'nu ilk kez seslendirmek üzere hazırlanmış, eseri ezberine almıştı. Finale bağlanan kadans geldiğinde Can'ın sürprizi ve kendine özgü gösterisiyle karşılaştık. Kadans'ı kendi yazmıştı ve bir es verip önce dinleyiciye, sonra tekrar klavyeye dönerek icra etti. Kadansı bir yana, konçertonun tümünü henüz tam olarak oturtamadığı belliydi, yer yer yuttuğu ya da yanlış bastığı notalar oldu. Ama sahne sempatisi ve enerjisiyle dinleyiciden büyük alkış aldı. Aslında bu alkışın önemli ortağı şef Tolga Atalay Ün ve AGSO idi. Çünkü çok başarılı bir eşlik çıkardılar.
Can Çakmur, bis yapmak üzere yeniden piyanoya oturduğunda, yaşanılan bunalımlı günlere karşı müzikle direnmeye çalışıldığını anlatarak,bir ağıt gibi, Saygun'un 4. Etüdünü seslendirmek istediğini söyledi. Giriş ve gelişme bölümü ağırca tempodaki, genelde çok az seslendirilen etüdü Çakmur icra etti ve bu kez daha büyük bir alkış aldı.
Genç ve gelişme yolundaki piyanistler için ders ve günlük çalışma çok önemli, tabii sahne deneyimini arttıran konserler de... Ama dengeyi iyi kurmak, konserleri derslerin önüne geçirmemek gerek. Can'ın önünde Nisan sonuna kadar birinde Mozart 9. Konçerto, diğerinde Schumann konçerto olmak üzere ikisi orkestra eşlikli ikisi de oda müziği olmak üzere dört konser daha var. Can önümüzdeki sezon bu dengeleri daha iyi kurmaya çalışmalı.
ÖZENLİ BİR SEXTET
Konserin ikinci yarısında karşımızda bir yaylı çalgılar altılısı vardı. Richard Strauss'un Capriccio'sundan Op. 85 altılıyı hazırlamışlardı.
Kemanlarda Onur Akalın ve Can Özhan, viyolalarda Dinç Nayan ve Çağıl Yakar, viyolonselde Gökhan Bağcı ve Umut Sağlam, solistik özen gerektiren eseri iyi birliktelik ve müzikal uyum içinde seslendirerek dinleyicinin büyük takdirini kazandılar.
Albert Long Hall'ün bu salonda uluslararası alanda önemli isimleri dinlemiş, hayli deneyimli ve oturmuş dinleyicisinden böylesine tezahürat görmek, başarılı gençler için yeni bir motivasyon kaynağı olmalı.
OLGUNLUK YOLUNDAKİ ÜFLEMELİ SOLİSTLERİ
Konserin son eseri, bu kez Orhun Orhon şefliğinde Mozart'ın Üflemeli Çalgılar İçin Mi bemol Majör Senfoni Konçertant'ıydı. Solistler kuruluşundan bu yana AGSO'nun üyeleri olan ve lisans öğrenimlerini yurtdışında sürdüren Demre Erdem (Obua-Almanya), Ömer Berk Taraklı (Klarnet-Fransa), Atay Bağcı (Korno-Avusturya) ve Bufe Muratal (Fagot-Almanya) idi. Birbirlerini çocukluk çağlarından itibaren tanıyan dört solist ile eşlikteki AGSO, bu seslendirmede hem dinleyiciye iyi müzik dinleme keyfini yaşatlılar, kendileri de büyük keyif aldılar.
4 Nisan'da 33. Uluslararası Ankara Müzik Festivali'nin açılışında Tolga Atalay Ün solistliğinde Mozart'ın 21. Piyano Konçertosu'nun da yer alacağı zengin bir program seslendirecek olan AGSO, artık tüm yönetsel işlerini kendi aralarından belirledikleri bir "sanat heyeti" ile yürütüyor. Orhun Orhon sadece topluluğun genel müzik yönetmeni konumunda.
Bu sanat heyeti üyelerin, Albert Long Hall konserinde piyanonun çekilmesinden yeni esere göre oturma düzeninin yeniden kurulmasına kadar nasıl özveriyle tüm işlere koşturduğunu gördük.
"SANAT HEYETİ" NE DİYOR?
Sizlere ilk girişimlerden bu yana yakından izlediğim AGSO'yu daha iyi tanıtabilmek amacıyla, Ali Can Öztan, Atay Bağcı, Denizcan Eren, Dinç Nayan, Mehmet Gökhan Bağcı'dan oluşan "Sanat Heyeti"nin merak edebileceğiniz bazı sorularıma verdiği yanıtları sunuyorum:
Orkestranın kuruluşu ve üye dönüşümü nasıl?
AGSO, Ankara konservatuarlarındaki birkaç öğrencinin ve o dönem Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası'nın şefliğini yapan Orhun Orhon'un çabalarıyla 2011 yılında kuruldu. "Resmi kuruluşumuz" diyebileceğimiz 16 Mayıs 2011 tarihinde verdiğimiz konserde yer alan arkadaşlarımızın bir kısmı hala orkestramızda aktif. Bunun nedeni, bu arkadaşlarımızın çoğunun kuruluş yılımızda 16-17 yaşlarında olmaları. Aralarından bir kısmı eğitimleri için yurtdışına gitmiş olsalar da, takvimlerine uyduğu zaman aramıza katılıyorlar. "Kuruluş kadrosu"nu bir süre daha aramızda görebileceğiz yani.
AGSO'nun sanatsal ve yönetsel yeni yapılanması nasıl?
Yeni yapılanmamızın temel taşı, orkestra üyelerimizin seçtiği Sanat Heyeti. Seçilen 5 kişi ile daimi şef ve Konzertmeister'dan oluşan bu heyet, orkestraya kadro toplamaktan sponsorluk görüşmelerine, sosyal medya hesapları yönetmekten orkestraya alım sınavları düzenlemeye kadar her işi yapıyor. Tabii bu yapı şu an çok yeni, ancak şimdiden aldığımız bazı sonuçlar bu heyeti kurmanın ne kadar doğru bir karar olduğunu gösteriyor.
Geleceğe dönük ne gibi planlar var?
Gelecek planlarımız ve hayallerimiz geniş; öncelikle ulusal, sonra uluslararası alanda bir marka olmak istiyoruz. Müzisyen gençlerimizin potansiyeli çok büyük. Bu nedenle sanat alanında önemli bir atılım AGSO projesi. Bir CD kaydı yaptık (iTunes üzerinden satın alınabilir) ve devamının gelmesini istiyoruz. Kuruluşumuzdan beri bizi destekleyen Sevda-Cenap And Müzik Vakfı (SCAMV) ile işbirliğimizi ilerletmek de önemli. Şu an SCAMV'nın bize destek yükünü hafifletmek için başka sponsorlar da arıyoruz; bu bizim için çok acil bir durum. Orkestramızın büyük kadrolarla düzenli prova ve konser yapabileceği bir yer yok, bu da bizim çözülmesi gereken en büyük sorunumuz. Bu çözüldükten sonra hayallerimizin gerçekleşmemesi için bir neden yok.
Bugüne kadar toplam kaç konser yapıldı ve hangi solistlere konçerto ya da eşlikli eser çalma olanağı sağlandı?
AGSO, bugüne kadar kendi içinden çıkardığı solistlere öncelik vermekle beraber, davetimizi kırmayan solistlerle de konserler verdi. Gülsin Onay, Emre Şen, Cem Önertürk, Elvin Hoca Ganiyev davet ettiğimiz solistler. "Aileden" olanlar; Seyithan Karabacak, Irmak Ülke, Deniz Tozar, Doğa Saçılık, Yağız Erarslan, Demre Erdem ve Tolga Atalay Ün. AGSO bünyesindeki yeteneklere bir performans imkanı vermek bizim için çok önemli. Kuruluşumuzdan beri 10 civarı konser verdik. 5 yıl için bu sayı az görünebilir, ama toplanma ve çalışma koşullarımız dikkate alındığında biz bunu başarı sayıyoruz. En önemlisi de, zorluklara rağmen konser vermeye devam ederek, işimizi ve hayallerimizi ne kadar ciddiye aldığımızı gösteriyoruz.