Topluluğun adını ne de güzel bulmuşlar: Quartet Parantez. Çünkü yaptıkları müzikle bir parantez açıp ( Koşullar ne olursa olsun, biz genç müzisyenler gümbür gümbür geliyoruz) diyorlar! Tabii ki böyle demiyorlar ama böylesi yakışıyor. Quartet Parantez, dördü de Berlin'de lisans öğrenimini sürdüren dört yetenekli gençten oluşuyor. Kerem Tunçer (Keman) ile Barok Bostancı'yı (Viyola) Bilkent'te çocukluklarından beri biliyoruz. Umut Sağlam (Viyolonsel), Hacettepe'den İstanbul'a kaçan öğrencilerdendendi, Mimar Sinan'da Dilbağ Tokay'la iyi çıkış yapıp soluğu Avrupa'da aldı. Ayda Demirkan'ı ise tanımıyordum, sordum Mimar Sinan'da Çiğdem İyicil'in öğrencisiymiş, o da lisans için tercihini Berlin'den yana yapmış. Tabii bu çocuklar gidip “Ben geldim” deyince kapılar açılmıyor. Sıkı bir seçme sınavından geçiyorlar.
Kerem daha lise öğrencisiyken, iyi kemancılığının yanısıra Tolga Yayalar'la kompozisyon çalışıyordu ve bölüm konserlerinde birkaç yazısını dinlemiş, kendimce ilerisi için bu alanda da ışık bulmuştum.
Bilkent Müzik Günleri'nde 6 Mart 2019 akşamı konserinde, önce Kerem Tuncel'in “Serüven” başlıklı 1. Yaylı Çalgılar Dörtlüsü'nü dinledik. Numara koyduğuna göre dizi devam edecek demektir. Tek bölümlük eseri titizlikle seslendirdiler. Yer yer kanonik yapısıyla modern barok izlenimi veren, yeni tarzda bir girişten sonra ezgiselliğin hissedildiği müziği beğendim. Kerem'in bestecilikteki ışığı güçleniyor. Ama o aynı zamanda şeflik de çalışıyor. Barenboim-Said Akademi'den tam bir müzik pentatloncusu olarak mezun olacak.
Qartet Parantez, bu prömiyerden sonra G. Puccini'nin “Crisantemi” başlıklı eserini seslendirdi. Ardından I. Stravinski'nin Üç Parça'sı ve Anton Webern'in “Langsamer Satz”ı geldi. Duyarlı, dengeli icrayı bu eserlerde de gösterdiler. Dilerim, oda müziğinde açtıkları parantez hiç kapanmasın.
Ankara Ensemble
Konserin ikinci yarısında dinlediğimiz Ludwig (Louis) Spohr'un “Grand Nonette – Büyük Dokuzlu” başlıklı eserinin arkasında yoğun emek olduğunu biliyorum. CSO'nun 1. Keman grubu ile Bozok Quartet üyesi Derya Bozok, bu eseri seslendirecek bir oluşum için çok çaba gösterdi. Karakelle ailesi üyeleriyle CSO'daki arkadaşlarından sekiz kişiyi tamamladı, dokuzuncu olarak da Bilkent'in 1. kornocusu Hasan Erim Hacat'ı katınca, BMG'ye başvuru için gerekli koşul da tamamlanmış oldu. Çağlayan Barbaros (flüt), Pınar Karakelle (obua), Orçun Civelek (klarnet), Tahsin Arslan (fagot), Evren Bilgenoğlu (viyola), Tayfun Karakelle (viyolonsel) ve Hacer Özlü (kontrabas) ile dokuza ulaşan Ankara Ensemble, BMG programını zenginleştirecek bir grup olarak hemen kabul gördü.
Alman besteci Ludwig (Louis) Spohr'un (1784 -1859), Türkiye'de sıklıkla seslendirilen eseri, Kuartet Konçertosu'dur. Büyük Dokuzlu'sunu birkaç yıl önce rastlantısal olarak Swiss Classic radyosunda dinlemiştim. Hem oda müziği, hem senfonik özellikler taşıyan bu çok zarif eseri, Ankara Ensemble küçük bir orkestra olarak iyi icra etti. Elde ettikleri yuvarlak, temiz tınıda özellikle birliktelik ve uyum olarak üflemeli çalgıların payı büyüktü. Umuyorum, Ankara Ensemble, başka dokuzlulara da yönelerek, bu topluluğu yaşatır.
Gençlerle kıvandığımız, yetişkinleri hazırladıkları eser ve icra kalitesi nedeniyle kutladığımız zevkli bir konser oldu. Konsere “Romantizmden Çağdaşa Uzanan Alacakaranlıkta” ana başlığı verilmişti. Hayır efendim, alacakaranlık yok. Her şey aydınlıkta, apaçık ortada, iyi program seçimi ve iyi çalgıcılar var.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
7 Mart 2019, Ankara