Her yitiğin ardından gözyaşı dökülür. Sonra o gözyaşları kurur ve genellikle yitirilen de unutulmaya başlar. Değerli müzisyen ve müzik eğitimcisi Prof. Leyla Pınar Tansever'i (1944-2021), 13 aydır tedavi görmekte olduğu hücrebozan hastalığı nedeniyle yitirdiğimizi üzüntüyle öğrendim. O Türkiye'de “barok müzik” denildiğinde akla ilk gelen isimdi. Son söyleyeceğimi yazının hemen girişinde vurgulamak istiyorum. Barok “inci” anlamına geliyor Portekizcede, edebiyatta da gözyaşları inciye benzetilir. Barok müziğin ülkemizdeki kraliçesini unutturmamak, onun kurduğu festivali ve Leyla Pınar'ın adını yaşatmak için öğrencileri ve sevenlerince elden gelen yapılmalıdır.
Zamanında İstanbul Devlet Konservatuvarı (günümüzdeki MSGSÜ-DK) öğrencisiyken, onu yurtdışına giderek eğitim düzeyini yükseltmeye özendiren isim, değerli bestecimiz, şef ve piyanist Cemal Reşit Rey'di (1904-1985). Leyla Pınar İtaya ve Fransa'da çeşitli diplomalar ve zengin müzik kültürüyle İstanbul'a döndüğünde Cemal Reşit Rey, öğrencisinin donanımını sahneye taşımak için “Küçük bir barok topluluğu kuralım” önerisini getirdiğinde, Pınar'ı bu alanda Türkiye'de “duayen isim” haline getirecek yolun ilk taşını yerleştirmiş oluyordu.
Leyla Pınar, İstanbul Filarmoni Derneği'ne ait klavsenin başına oturacak, kemancı rahmetli Nuri İyicil ve flütçü Nazım Acar'la birlikte ilk düzenli barok topluluğunu oluşturacaklardı. Pınar yaklaşık 20 yıl sonra da, yapıta göre üyeleri 3 ile 50 arasında değişen İstanbul Barok Topluluğu'nu kuracaktı.
Bir klavsenist ve organist olarak Avrupa, Amerika ve Türkiye'de pek çok resital, orkestra eşlikli konser verdi, konferanslara katıldı. Cumhuriyetin 75. yılında New York'ta BM binasında bir resital verdi. Collegium Musicale Antiquae, Ensemble Mondial, I. Fiamminghi, Holland Calefax, Brüksel Kraliyet Senfoni Orkestrası, CSO, İstanbul Devlet Senfoni, İstanbul Radyo Oda ve İstanbul Filarmoni Oda Orkestraları, notlarım arasında yer alanlar. CSO ile Ertuğrul Oğuz Fırat'ın (1923-2014) kendisine ithaf ettiği Klavsen Konçertosu'nun dünya prömiyerini yaparken ben de salondaydım. Bu eski müzik enstrümanı için yazılmış zor bir çağdaş yapıtı nasıl özenle hazırlayıp seslendirdiğinin tanıkları arasındaydım. Leyla Pınar, İstanbul Barok topluluğuyla 2004 yılında, Ankara’da Händel’in az bilinen operası Deidamia’yı seslendirmiş; oğlu Ali Pınar’ın rejisini yaptığı opera ilgi uyandırmış, ancak az sayıda temsil yapılmıştı.
Leyla Pınar'ın önemli duyarlılıklarından biri Türk bestecilerinin yapıtlarıydı. Klavsen veya orgla seslendirilmeye uygun parçaları kendilerinden izin alarak, özellikle yurtdışı resitallerinde çalarak tanıtırdı. Buna en güzel örnek, Cengiz Tanç'ın (1933-1997) piyano parçalarına yaptığı klavsen ve org uygulamalarıydı. Brüksel Kraliyet Konservatuarı'nda klavsen üzerine master derecesi dersleri de veren Prof. Leyla Pınar,"Centre de Culture Europeenne” üyesiydi.
Pek çok Barok müzik icracısıın yetişmesinde büyük emeği olan Leyla Pınar'ı saygı ve sevgiyle anıyorum.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
8 Haziran 2021, Kaş