Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası'nın 12 Mayıs 2017 akşamı bir konser vereceğini öğrendiğimde doğrusu hayli şaşırdım. Çünkü Bilkent'te artık bir senfoni orkestrası oluşturacak sayıda çalgı öğrencisi bulunmadığını biliyordum. Bir yandan da sevindim, nicel olarak yeterli olmasa da, takviyelerle harekete geçecek bir potansiyel demek ki hâlâ korunuyordu.
Nitekim, viyolonsel ve kontrbas grupları haricinde keman ile viyolada, bir oda orkestrası oluşturabilecek sayının hala mevcut olduğunu gördüm. Kontrabas grubunun tamamı, çello grubunun dörtte üçü, korno grubunun ve iki obuanın tamamı takviyeydi. Sonuç itibariyle 50 civarındaki orkestranın neredeyse yarısı, mezunlar, Hacettepe ADK, AGSO ve Başkent'ten gelen öğrencilerden oluşan takviyelerdi.
Son yıllarda hızlanan öğrenci eksilmesi sürecinin başlıca nedenlerinin Bilkent Üniversitesi Senatosu'nun aldığı kararlarla bursların kısıtlanması ve lise kısmını bitirenlerin çoğunun lisans öğrenimi için “daha ucuza geldiği” savıyla sınav kazandıkları Almanya'daki okullardan birine kapağı atmaları.
BGSO'nun 12 Mayıs 2017 konseri, Bilkent'te elde kalan öğrenci varlığının ortaya bir konser çıkarabilecek kapasite ve niteliğe sahip olduğunu göstermesi bakımından önemli bir işlev gördü. Orkestrayı hazırlayıp yöneten MSSF Şeflik bölümünde Işın Metin'in lisans 3 öğrencisi Barış Demirezer'di (d. 1994). Kafasına müzisyen ve şef olmayı koymuş bir genç olarak, pek çok güç koşulla savaşan, 2012'de Bilkent MSSF'ne kabul edilerek iki yıl Yiğit Aydın'la kompozisyon çalıştıktan sonra 2014'de Işın Metin'le şeflik derslerine başlayan Barış Demirezer, iki ay kadar önce Gürer Aykal'ın düzenlediği şeflik ustalık sınıfında da yer almıştı.
Konserin solisti ise Hacettepe ADK hocalarından Prof. Binnur Ekber'le “amatör” olarak başladığını belirttiği piyano dersleri sonrası, 2011 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Müzik Hazırlık Lisesi'nde Prof. Gülnara Aziz'in öğrencisi olarak devam edip, lisansı bitirme aşamasına yaklaşan Aksel Başaran'dı. (d. 1996)
Girişi ücretsiz olan BGSO konserinin dinleyicisi büyük ölçüde öğrenci velileri, çalanların arkadaşları ve hocaları oluşturuyordu.
Konserin ilk yarısında, Aksel Başaran W.A. Mozart'ın Do majör 21 No'lu piyano konçertosunu seslendirdi. Hedefinde şeflik bulunduğunu bildiğim Aksel'i, Mozart'ın aydınlık ve neşeli niteliklerinden ötürü kolay gibi görünüp hayli zor olan eserinde tahminimden daha başarılı buldum. Özellikle ikinci bölümdeki Mozart'ın bol renkli ezgilerini iyi bir tuşeyle yansıttı. Barış Demirezen yönetimindeki orkestra da, özellikle birinci bölümde Mozart için biraz forte çalmasına karşın, eşliği yadırganmayacak biçimde yerine getirdi.
Konserin ikinci yarısında ise, daha bir hafta önce BSO'da deneyimli, iyi şef Jean-François Heisser yönetiminde dinlediğimiz A. Dvorak'ın 8. Senfonisi vardı. Yaylıları sayıca daha az olan BGSO'nun gene de tınısal olarak sonuca vardığını duyduk. İlk kez podyumda izlediğim Barış Demirezer'in heyecan yapmayan, yalın bir tarzı bulunduğunu, artistik hareketlere yönelmeden müziğe yoğunlaştığını görmek sevindiriciydi.
Demek ki Türkiye'nin şef portföyü giderek genişliyor. Yeter ki yönetecekleri orkestralar olsun ve son olarak Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası'nı yöneten Gürer Aykal'ın temenni ettiği gibi “genç şeflerin önü açılsın”, birileri onların önünü kesmesin, fırsat versin.
Hocaların bir kısmı da öğrencilerinin sololarını dikkatle dinlediler. BSO'nun solo trompeçisi Julian Lupu'nun iki öğrencisi Billur Ongun'la Deniz Arda Başuğur, 8. Senfoni'de önemli yer tutan trompet partilerinde sanırım hocalarını memnun ettiler. BSO'nun tubacısı Noriyoshi Murakami de, hemen Lupu'nun yanında öğrencisi Şevdar Özarslan'ın ilk orkestra deneyimini izledi. Işın Metin'in de, hayli heyecanlı biçimde konseri izlediğini eklemeliyim.
Diliyorum, Bilkent'te kalan öğrenci potansiyeli, 2017-18 öğretim yılında da en az iki konserle BGSO'nun çekirdeğini oluşturarak sahneye çıkar.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
12 Mayıs 2017