Bilkent Senfoni Orkestrası'nda 4 Kasım 2017 akşamı, iki yarısı birbirinden çok farklı bir konsere tanıklık ettik. Daha balkona girdiğimde, bu farklılığın habercisi, koro balkonunda duruyordu. Koro balkonunun üçüncü sırasında fakültenin duyuru panolarından yerleştirilmiş, üzerinden aşağı doğru çift kişilik yatak çarşafından biraz daha büyük buruş-kırış bir bez parçası sallandırılmıştı. Bu bez, BSO salonunun uzaktan kumandalı teknolojik perdesinin gösterilecek film için yeterli olmayacağının habercisiydi.
Konserin ilk yarısında, artık BSO'ya iyice alışmış olan ve her gelişinde iki hafta üst üste görev alan Avustralyalı şef Matthew Coorey'in idaresindeki orkestradan J. Brahms'ın parlak eseri Akademik Festival Uvertürü'nü dinledik. Tipik bir BSO icrasıydı. Ardından Paris Ulusal Operası'nın viyolonsel grup şefi Gürcü çellist Giorgi Kharadze, Çaykovski'nin Bir Rokoko Teması Üzerine Çeşitlemeler'ini, doğru ve güzel bir tonlama ile icra etti. BSO'nun eşliği iyi, çellistin tınıları okşayıcı, solo-orkestra uyum ve dengesi yerli yerindeydi.
Böyle keyifli bir ilk yarıdan sonra, sıra geldi Avustralyalı besteci Allan Zavod’un (1945-2016) “Çevre Senfonisi” adını verdiği beş bölümden oluşan eserine...
Konserin önceden yayımlanan tanıtım metninde, “.....Avustralyalı bilim adamı Alan Finkel’in heyecan verici metni ve Ross McNair’in eşzamanlı görselleri eşlik etmekte. Öykü, yaklaşık beş milyar yıl önce dünyanın oluşumundan başlayarak gelecek birkaç yüzyıla uzanıyor. Sevilen oyuncu Halit Ergenç Çevre Senfonisinde anlatıcı rolünü üstlenecek” deniliyordu.
Halit Ergenç'in konser dinleyicisi tarafından da sevildiğini, konserin ilk yarısını dinlemek üzere herkes oturduktan sonra yan kapıdan salona girdiğinde alkışlanmasından anladık. Demek ki BSO'nun konser dinleyicisi aynı zamanda TV'lerde Ergenç'in rol aldığı dizileri de izliyor ve gazetelerin magazin sayfalarını okuyordu.
Doğrusu “senfoni” olarak tanımlanan ama tipik bir film ya da belgesel film müziği olan bu beş bölümlü caz-klasik karışımı müzik ve görsel-işitsel sunumu beni hayal kırıklığına uğrattı. Yer yer Bernstein müzikallerinden izler taşıyan müzik çalınırken, koro balkonundaki perdeye de film yansıtıldı. Ergenç de şefin yanında solist alanında metni okudu.
Metin, yer yer lise kompozisyonu düzeyindeydi. Bunu okurken de Ergenç'in cümlelerinin yarısı anlaşılamadı. Genellikle cümle başlarında söylediği anlaşılıyor, sonra mikrofona yaklaştıkça sözcükler boğuntuya uğruyordu. Keşke program kitapçığında okunan metin tam olarak verilseydi, belki oradan izleyerek okunanın tam olarak anlaşılabilmesi sağlanırdı.
Perdedeki görseller de, hemen her televizyon kanalında görülen, bilinen filmlerden yapılmış bir montajı andırıyordu. Bakış açısı iyimserdi. Beş milyar yıl önce dünyanın oluşumundan başlayarak gelecek birkaç yüzyıla uzanan öyküde küresel anlaşmanın sağlanmasından dem vuruluyordu. Belli ki bu metin daha Trump ABD Başkanı seçilip ülkesini sera gazlarının azaltılmasını öngören anlaşmadan çekmeden önce yazılmıştı!
Keşke bu belgesel müziği ilk yarıda seslendirilseydi de, Bilkent'ten ayrılırken Kharadze'nin tatlı Rokoko tınılarıyla salondan ayrılsaydık...
Şefik KAHRAMANKAPTAN
4 Kasım 2017