Ankara'ya bu sezon Souyoung Yoon'dan sonra gelen bir iyi kemancı da Simone Lamsma ( d. 1985 ) oldu. İtalyan şef Tito Ceccherini (d. 1973) yönetimindeki Bilkent Senfoni Orkestrası eşliğinde Alman besteci Max Bruch'un( 1838-1920) Sol minör 1. Keman Konçertosu'nu seslendiren Hollandalı kemancı, bizim bazı çocuklarımız gibi küçük yaşta yatılı olarak Londra'daki Yehudi Menuhin Okulu'nda öğrenim yapıp ardından Kraliyet Müzik Akademisi'nden 19 yaşında birincilikle mezun olmuş bir sanatçı. Avrupa ve Amerika'da tanınıyor, programında boşluk bulmak pek kolay değil.
Lamsma, bir hayırseverin kendisine tahsis ettiği belirtilen “Mlynarski” kod adlı 1718 yapımı Stradivarius kemanla, Bruch konçertoyu yetkin biçimde icra etti. Bu kemanın öyküsünde ilginç olan, solak bir kemancı için düzenlenmesi, daha sonra normal el kullanımı için tekrar restorasyondan geçmiş olması. Lamsma'nın sağlam bir yay tekniği var. İtalyan şef Tito Ceccherini orkestrayla dikkatli bir eşlik çıkarttı. Ceccherini'nin 2017'de de Bilkent'e geldiğini, Yunan piyanist Vassilis Varvaresos'a, Prokofyef'in 2. Piyano Konçertosu'nda da iyi bir eşlik çıkardığını anımsıyorum. Lamsma, Bruch icrası sonunda salondan büyük bir alkış aldı ve dinleyiciyi Ysaye'nin keman sonatının son bölümüyle ödüllendirdi. Şubat sonuna kadar Hollanda, İngiltere, Fransa, Amerika ve Rusya'da peşpeşe konserler verecek. Repertuarındaki konçerto sayısı 60'ı aşıyor.
Konserin girişinde, Schoenberg'in öğrencisi ve geliştirdiği kendine özgü dizisellik ile modern müziğe yön veren 2. Viyana Okulu mensubu besteci Anton Webern'in Passacaglia'sını dinledik. Op. 1 sıra numarasını taşıyan, bestecinin hocasıyla geçirdiği 4 yılın sonunda yazdığı bu eserde atonalite ile tonal yaklaşımı bir arada kullanmış, müziğini Barok dönemin Passacaglia'sındaki iskelete oturtmuştu. Ceccherini yönetimindeki BSO tarafından küçük birkaç üflemeli sürçmesi bir kenara bırakılırsa, iyi seslendirildi.
Konserin son eseri ise, Richard Strauss'un (1864-1949) “senfonik şiir” türünün bir adım ötesi kabul edilen “ses şiiri”ne örnek gösterilen Op. 24 “Ölüm ve Değişim” başlıklı eseriydi. Bestecinin ölüm döşeğindeki bir hastanın yaşamını gözden geçirmesini betimlediği eser, doğal olarak hastanın gençliğini hatırladığı parlak ve neşeyi sayılabilecek biçimde başlıyor, giderek kendi içindeki çatışmalar, karamsarlık ve bir sönüşle, ölümle sonuçlanıyordu. Özellikle konuk sanatçılarla beş üyeye çıkarılmış korno grubu başta olmak üzere üflemeli gruplarının gayreti, başkemancı İrina Nikotina'nın temiz soloları dikkati çekti.
Bu hafta bir Stabat Mater (OAB), bir Requiem (CSO) ve ölüm temalı bir eseri(BSO) üç gece üstüste dinlemiş olduk. Artık daha neşeli yılbaşı konserlerine geliyor sıra...
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
14 Aralık 2019, Ankara