Ankara'nın sıfırın altında 5 dereceye bulan keskin soğuğunda, şeflik kariyerinin başlangıcında bulunan Deniz Oliviera Erdinç'i (d.1991) ilk kez orkestra yönetirken izlemek üzere 19 Ocak 2022 akşamı Hacettepe Senfoni Orkestrası'nın Hacettepe Yerleşkesi'ndeki konserine gittim. Ankara Devlet Konservatuvarı yarıyıl tatilinde olmasına rağmen, konsere ilgi hayli büyüktü. Nedeni, konserin solistinin Devlet Sanatçısı Gülsin Onay (d. 1954) olmasıydı. Böylece Erdinç, piyano eğitimi aldığı sırada ustalık sınıfına katıldığı Onay ile aynı konserde değişik rollerde buluşmuş oluyordu.
Konser BESOM'un destekleriyle düzenlenmişti. 16 Ocak'taki 1. ölüm yıldönümü dolayisiyle BESOM'un Muammer Sun'u anma mesajı da basılı program kitapçığında yer alıyordu. Sun'un 6 halk havasından yararlanarak bestelediği “Demet” başlıklı Yaylı Çalgılar Süiti programın açılış eseriydi. HSO'nun üç öğrenci takviyesiyle esas çekirdek kadrosundan oluşan orkestrayı yönetmek üzere sahneye çıktığı andan itibaren Deniz Oliviera Erdinç, rahat, güvenli bir duruş sergiledi.
Gülsin Onay, W. A. Mozart'ın (1756-1791) yirmili yaşlarında, Viyana asillerini ve halkını etkilemek amacıyla yazdığı üç konçertodan biri olan KV 414, La majör 12 Nolu konçertoyu seçmişti. Bestecinin babasına yazdığı mektupta “Bu konçertolar çok kolay ile çok zor arasında bir noktada. Parlak, kulağa hoş geliyor ve basit olmayan bir doğallıktalar” diye tanımladığını müzikolog Dr. İsmet Karadeniz'in notlarından okuduğumuz eserde, Gülsin Onay Mozart'ın duygu ve cıvıltılı dünyasını yansıtan iyi bir icra sundu. Yoğun alkışlar karşısında birkaç kez sahneye gelirken orkestraya yaptığı jestler ve şefi ikinci çıkışında da yanında istemesi , kendisinin de memnun kaldığını gösteriyor olmalıydı. Dinleyiciyi de bir Chopin eserini bis olarak seslendirerek ödüllendirdi.
Şefin kendini tam olarak göstereceği eser ise Franz Schubert'in (1797-1828) henüz 18 yaşındayken bestelediği Si bemol majör 5. Senfonisiydi. 30 dakika süreli senfoniyi Deniz Erdinç bellekten yöneterek şeflik işini ne denli ciddiye aldığını ve konsere iyi hazırlandığını gösterdi. Orkestrayla arasında sıcak ve olumlu bir ilişki kurduğunu ve bunun da elde ettiği iyi sonuca katkı sağladığını gözlemledim. Eserin finalinde orkestranın da memnuniyeti yüzlerine yansıyordu ve kutlamalarını alkışlarla, arşelerini nota sehpalarına vurarak gösterdiler. Böylece Deniz Erdinç, kalabalık bir dinleyici kitlesi önünde çıktığı konserde sınavı başarıyla vermiş oldu.
Konserin afişinde sadece Deniz Erdinç, program kitapçığındaki özgeçmişinde ise Deniz Oliviera Erdinç yazıyordu. İlerde yöneteceği konserlerde adını nasıl kullanacağına elbet bir karar verecektir.
Deniz Erdinç'i küçüklüğünden bu yana bilirim. Annesi Brezilyalı piyanist- korepetitör Vera Oliviera, babası piyanist ve orkestra şefi Erol Erdinç'tir. Deniz, çeşitli enstrümanlarla haşır neşir oldu. Babası, İDSO'nun şefliğinden ayrılıp Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Orkestrası'na şef olduğu yıllarda, Deniz'in o dönem konservatuvarın müdürlüğünü de yapan Ali Doğan'dan çello dersleri almaya başladığını bizlere muştulamıştı.
Ancak Deniz, klasik müzikten ziyade rock müziğe yönelmiş, bu kez karşımıza bateri takımının başında hızlı bir davulcu olarak çıkmıştı. Yanlış anımsamıyorsam 2007 yılında babası, şefliğini yaptığı bir konserde oğlunu bateri takımıyla CSO sahnesine bile çıkarmıştı.
Ama , Beethoven aşkıyla yeniden klasik müziğe yaklaşan Deniz, bir dönem babasının dekanlık yaptığı Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi'nin sınavına girerek sekiz yıl boyunca iyi pedagog Gülnara Aziz'in piyano öğrencisi oldu. Piyano eğitiminin ardından da şeflik öğrenmeye yöneldi.
Program kitapçığına verdiği özgeçmişinde bu safha şöyle yer alıyor:
“Piyano eğitimini bitirdikten sonra orkestra şefliği dalında tahsil yapmaya karar verdi ve bu süre zarfında çalışmalarına Erol Erdinç ile devam ederek Jorma Panula, Lior Shambadal, Gürer Aykal ve Rengim Gökmen'in çalıştaylarına katıldı. 2017-2019 yılları arasında Türk Eğitim Vakfı'nın maddi desteğiyle Ecole Normale de Musique de Paris’de Dominique Rouits ve Roselyne Masset-Lecocq'ın orkestra şefliği ve yüksek armoni sınıflarında tahsilini tamamlayan sanatçı, bu süre zarfında Cité Internationale des Arts’da 'Artist-in-Residence' olarak yer almakla birlikte « Cité des Arts » orkestrasının kurucusu, şefi, ve sanat direktörü olarak görev aldı. Deniz Oliveira Erdinç 2019 yılı itibari ile müzik hayatına Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası'nda asistan şef olarak Işın Metin ile devam etmektedir.”
Pek çok genç gibi ergenlik çağında özellikle erkek çocukların yalpalamaları, aileleriyle anlaşmazlığa düşmeleri, değişik arayışlar içinde olmaları doğaldır. Ama önemli olan, sonunda kendi iradeleriyle, kendileri için doğru olan yolu bulabilmeleridir. Müzikte, önce biraz geç kalıp, sonra içindeki yeteneği keşfedip, kaybettiği zamanı telafi ederek ilerleyen nice örnek vardır. Yeter ki, içinde müzik sevgisi olsun, azimle çalışsın.
Deniz O. Erdinç'in şeflik serüveninde yolu açık olsun.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
20 Ocak 2022, Ankara