Kişinin işini severek yapması, başarının önemli anahtarlarından biridir. Müzikte de, yetenek, düzenli ve yeterli çalışma kadar, işe karşı duyulan saygı ve sevgi sonuca yansır. 20 Mayıs akşamı, CSO Salonunda Filarmoni Konserleri'nin kapanışında dinlediğimiz 26 kişilik Brass Filarmoni üyelerinde bu sevgiyi ve sonuca nasıl yansıttıklarını gördük.
6 Trompet, 5 korno, 9 trombon, 3 tuba ve 3 vurma çalgı sanatçısından oluşan Brass Filarmoni, değişik dönem bestecilerinin bakır çalgılar orkestrası için bestelediği veya eserlerinden bu amaçla düzenlenmiş, aralarında Oscar ve Grammy rekortmeni John Williams'ın film müziklerinden bir potpurinin de bulunduğu 7 eser seslendirdi.
“Solist sanatçı” unvanıyla yıllardır orkestralarımıza hizmet veren, değişik konservatuvarlarda çok sayıda genç trompetçinin yetişmesine katkıda bulunan Erden Bilgen (d.1950), emekli olduktan sonra da müziğe katkıda bulunmayı sürdürüyor. Brass Filarmoni, bazıları zamanında öğrencisi olmuş, şimdi orkestralarımızın yükünü taşıyan üflemeli çalgıcıların Bilgen şefliğinde bir araya gelmesinden oluştu. CSO, Ankara Opera Orkestrası ve Konservatuvardan gelen sanatçıları tek tek saymak boynumun borcu:
Trompet: Julian Lupu, Renato Lupu, Deniz Bozalp, Cem Sevgi, Kutay Maktay, Onur Sevgi.
Korno: Cem Akçora, Tunca Doğu , Utku Ünal, Serhat Çalışkan, Gökay Yıldız
Trombon: Cem Güngör, Yalın Akdağ, Gürel Ünver, Kaan Bilge, Deniz Dişdiş, Emircan Birgül, Emre Demirci, Mertcan Parlar, Eray Göver.
Tuba: Noriyoshi Murakami, Gurur Karadağ, Metin Şensoy.
Vurmalı çalgılar: Can Kıyıcı, Alican Öztan, Egemen Özkasnaklı.
Julian ve Renato Lupu, baba-oğul Romen trompetçiler.Noriyoshi Murakami de Japon tubacı.
Üçü de Bilkent Senfoni üyesi. Brass Filarmoni'de büyük bir mutlulukla yer aldıkları her hallerinden belliydi. Oğul Renato Gershwin'in Rhapsody in Blue-Mavi Rapsodi başlıklı eserinin girişindeki soloda, baba Julian da Z. de Abreu'nun Tico-Tico'bundaki sololarıyla adeta birbirleriyle yarıştı. Topluluk, 7 eserde de şef Bilgen yönetiminde tümüyle uyumlu, başarılı bir seslendirme çıkardı. Eserlerden biri de Erden Bilgen'in ilk kez seslendirilen “Mehteran Fanfar 2015” başlıklı eseriydi. Sanmayın ki “Ceddin deden, Ceddin baban” gibi bir mehter marşını alıp da düzenlemiş. Aksine mehter müziğinin temelini oluşturan vurmalı çalgıların çağdaş biçimde kullanıldığı, mehter havasının gerek ritm, gerekse ezgisel-makamsal olarak soyutlandığı bir beste oluşturmuştu.
Aslında Brass Filarmoni'nin temeli, yaklaşık 20 yıl öncesinde Bilgen önderliğinde oluşturulmuş “Fanfar” adlı topluluğa dayanıyordu. Bakın Bilgen, bu geçmişi nasıl anlatıyor:
“ Brass Filarmoni'nin ilk adımını yaklaşık 20 yıl önce resimde gördüğünüz Bakır Üflemeli Grup " Fanfar " ile attık. Festivallere, yarışmalara gittik, Boğaziçi, ODTÜ, Hacettepe gibi üniversitelerimizin diploma törenleri ve kuruluş günlerinde yorumladığımız törensel müziklerle onların yaşadığı heyecan ve mutluluğu paylaştık, etkinliği yüceltmeye çalıştık, Beşli'miz ile de hem Almanya'da uluslararası yarışmada başarı sağlayarak bizlerin de bu yarışta var olduğunu gösterdik hemde yurt içerisinde birçok festivale katıldık, konserler verdik. Lozan Antlaşmasının yıldönümünde, antlaşmanın yapıldığı salonda İsviçreli ve yabancı misyona Türkiyemizin çağdaşlaşma yönünde ne kadar sağlam adımlar attığını,
haklılığımızı hem yöresel hem de çağdaş müzik eserlerini coşku içerisinde yorumlayarak gösterdik. Anlayacağınız arkadaşlarımla unutamayacağımız güzellikte anılar var.
Fanfar üyelerinin hepsi zaman içerisinde orkestralarımızın değerli üyeleri oldular. Bu arada Korno üyemiz Cem Akçora gibi mesleğinde yıldızlaşan bir çok değerli meslektaşımız ile birlikte zaman zaman hep daha büyük bir Brass Orkestrası hayali kurduk. 2013 yılında da büyük bir kadro ile Türkiye Filarmoni Derneği yönetimine konser başvurusunda bulunduk. Geçtiğimiz ay konser teklifi gelince aynı hayalleri kurduğunu bildiğimiz değerli Bilkent Senfoni meslektaşlarımızı da gruba katarak büyüdük ve adımızı " Brass Filarmoni " olarak değiştirdik.. Bu akşamki konser bizler için yıllardır içimizde yaşattığımız birlikte müzik yapma aşkımızın gerçekleşmesi anlamını taşıyor.”
Programdaki eserlerin coşkulu bir şekilde yorumlanmasını dinleyiciler de çoşkulu alkışlarla paylaşınca, Brass Filarmoni D. Fanshawe'in görkemli “Yeryüzü Fanfarı”nı bis olarak yineledi.
Sadece topluluk üyeleri ve dinleyici değil, Türkiye Filarmoni Derneği'nin Başkanı, CSO'nun başkemancı yardımcılarından Jülide Yalçın Dittgen de sezonu böyle görkemli bir konserle kapatmanın mutluluğu içindeydi.
Dileriz, Brass Filarmoni 2015- 2016 sezonunda da yeniden bir araya gelme olanağı bulur.
Konser sonrası Lupu ailesiyle...