Daha dün gibi gözümün önünde… Benyamin Sönmez'in (1983-2011) naaşının Konservatuvarın (Beşevler) giriş bölümündeki törenden sonra, toprağa verilmek üzere Fethiye'ye gönderilişini… Yüksel Erimtan'la birlikte gözyaşlarımızı tutamamıştık. Viyolonselin dâhi çocuğu artık aramızda yok, ama adı ailesi, Muğla Büyükşehir ve Fethiye Belediyeleri, Fethiye'nin sivil toplum kuruluşları ve esnafı tarafından 8 yıldır yaşatılıyor. Fethiye Benyamin Sönmez Klasik Müzik Festivali'nin en önemli özelliği ücret almayan ve ücret ödemeyen bir gönüllülük esasının uygulanması. Festivalin sanatsal yönetmenliğini, Benyamin'in ağabeyi, artık İspanya Bask Bölgesi'nin en önemli orkestrası San Sebastion Senfoni'nin kontrbasçısı Mehmet Sönmez yapıyor. Bu festivali ve üç yılda bir düzenlenen Viyolonsel Yarışması'nı, kuruluşundan bu yana, bir yıl hariç izliyorum.
27 Haziran 2019 akşamı da Beşkaza meydanında 8. Fethiye Benyamin Sönmez Klasik Müzik Festivali'nin açılışındaydık. Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin açılır sahne TIR'ı çoktan yerini almış, sahne, ışık, ses düzeni hazırlanmıştı. Konserden bir saat öncesinden itibaren Fethiyeliler, gelip yerlerini tutmaya başlamışlardı bile.
Konserin başlamasına kısa bir süre kala, Fethiye'nin yeni Belediye Başkanı Âlim Karaca da gelip yerini aldı. Dinleyiciler, Fethiyenin yerlisi, yazlıkçılar, İngiliz yerleşik ve yatçıların karışımıydı. Dinleyiciler arasında çok sayıda çocuğun da bulunması sevindiriciydi. Bazıları kenarda oyunlarını oynarken, kimileri de büyük bir dikkatle konseri dinlediler ve kendilerini ritme uydurdular.
İlk kez bu yıl bir digital ekran kurulmuştu ve konser beklenirken Benyamin'in Bach solo viyolonsel süitinden bölümler buradan yansıtılıp dinletildi. Bu önemli bir yenilikti.
Türkçe ve İngilizce olarak Festivalin anlam ve önemi anlatılıp, Benyamen Sönmez tanıtıldıktan sonra Muğla Büyükşehir Belediye Senfoni Orkestrası sahnede yerini aldı. Şef Münif Akalın, solist soprano Burcu Soysev'le birlikte dinleyicinin nabzını tutacak bir program hazırlamıştı. Çeşitli operaların dans-bale bölümlerinden orkestra müzikleri ile ağır olmayan, ancak şancının hünerlerini gösterebileceği aryaların harmanlandığı bir programdı bu… İkişer üçerlik gruplar halinde programı sözlü olarak şef Akalın tanıttı.
İlk olarak C. Saint-Saens'ın Samson ve Dalila Operasından "Dance Bacchanale" orkestra tarafından seslendirildi. Ardından Burcu Soysev, G. Verdi'nin La Traviata Operasından "Addio del Passato" ve G. Puccini'nin La Boheme Operasından "Musetta"nın aryasını orkestra eşliğinde dinleyiciden büyük alkış alarak seslendirdi. Orkestranın F. Liszt'in 2 No'lu Macar Rapsodisi'yle dinleyiciyi coşturmasından sonra, soprano Soysev C. Gounod'nun Romeo ve Juliette Operası'ndan "Je veux vivre" aryası ile L. Delibes'nin Le filles de cadix şarkısını mükemmel biçimde seslendirdi. Mimik ve hareketleriyle her iki parçanın ruhu da sahnede yansıttı. Soysev'in ışıltılı sesi, âdeta Benyamin Sönmez'in ruhuna sevgi dolu bir sesleniş oldu.
Burcu Soysev'i Ankara DOB'da çalıştığı dönemden beri izlerim. Şimdi İstanbul DOB sanatçısı. Ses yükseltmenin kullanıldığı bu açıkhava konserinde, hem iyi tekniği, hem güzel ses rengiyle, mikrofondan uzak durup olası patlamaları da engelleyerek iyi bir sonuç aldı . Konserin final bölümüne Cihangir Cihangirov'dan Azeri türkü Aygız ile eski Azerbaycan kültür bakanlarından Polad Bülbüloğlu'nun Gel Ey Seher başlıklı pop şarkısını mükemmel seslendiren Burcu Soysev büyük alkış aldı ve Gel Ey Seher'i orkestra ile birlikte bis olarak yeniden seslendirdi. Final bölümünün iki vokal parçasından önce, orkestra parçası olarak Ferid Alnar'ın iki dansı seslendirildi. İyi bir çello solisti ve pedagogu olan Münif Akalın'ın, sürdürdüğü şeflik çalışmalarında da her tür eseri yönetebilecek kapasiteye ulaştığını görmek sevindirici oldu. Orkestranın klarnet ve trompetçisi sololarında dikkati çekti. Orkestranın bu tür açıkhava konserlerinde, ses düzenini kurup işleten elemanlarının iyi bir eğitimden geçmesi gerektiğini düşünüyorum. Pekala sesleri doğal çıkışına çok daha yakın biçimde ve grup dengelerini gözeterek yansıtabilirler.
Yıllardır Festival destekçisi olan düzenlenmesinde aktif olarak çalışan Filiz Almalı'nın Kayaköy'deki Misafir Evi'nde kalırdık. Bu kez Beşkaza Meydanı'na yürüyüş mesafesinde Ece Marina'nın hemen karşısında yeni açılmış bulunan küçük La Farine otelde kaldık. Fethiye merkez hayli sıcak ve nemli. Ama hoş gölgelikler de var. Bu satırları da hemen marinanın içinde bulunan esintili, gölgelik MOD Cafe'de kaleme aldım.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
28 Haziran 2019, Fethiye