Başta CSO, Devlet Senfoni Orkestraları konserlerine Covid-19 önlemleri çerçevesinde alınan kararlarla ara vermeselerdi, dün ve bu gece hepsi “İsmet İnönü'yü Anma Konseri” veriyor olacaklardı. 25 Aralık, Atatürk'ün en yakın silah ve çalışma arkadaşı, Kurtuluş Savaşı'nın İnönü kahramanı, Lozan’ın usta diplomatı, Cumhuriyetimizin ilk başbakanı, Atatürk'ten sonra ikinci Cumhurbaşkanımız, Türkiye'yi İkinci Dünya Savaşı afetinden korumuş bir önder, çok partili demokrasi denemesinin mimarı, sonra ana muhalefet lideri, gerçek bir devlet adamı örneği İsmet İnönü'nün ölüm yıldönümüdür. Aradan tam 47 yıl geçmiş...
İnönü, Mevhibe Hanımla birlikte eski CSO salonunda.
Genç bir gazeteciyken, İsmet İnönü ile birkaç kez yüzyüze konuşmuş, Pembe Köşk'te ziyaret etmiş, elini öpmüş, aynı konser salonunun çatısı altında defalarca müzik dinlemiş olmanın ne denli önemli olduğunu, her geçen yıl daha iyi anlıyor, kavrıyorum.
Eskiler, yapacaklarını yapar ama bununla övünmez, yapmadıklarına ya da başkalarının yaptıklarına sahip çıkmazlardı. Günümüzde insanlar yapmadıklarına yapmış gibi sahip çıkıyor! Bir şeyi bırakınız yapmayı, yapılmasına gözyummak (!) veya tamamlanmasına izin vermek bile bir marifet gibi sunuluyor. Şöyle bir etrafa bakıp, kimin ne yaptığını, ne konuştuğunu, ne dinlediğini, neyin peşinde olduğunu gördükçe, müziksever ve sanat destekçisi İsmet İnönü'yü anmamak mümkün mü?
İdil Biret 5 yaşında Çankaya Köşkünde Cumhurbaşkanı İnönü ve yabancı diplomatlara konser verirken
Büyük piyanist Wilhelm Kempff'le(1963)
Ölümünden sonra, Türkiye'deki devlet orkestraları niye her yıl israrla "İsmet İnönü'yü Anma Konseri" düzenliyorlar hiç düşündünüz mü? Sanata duyarlı, 50 yaşından sonra viyolonsel dersi alacak ölçüde bir müziksever, en devamlı ve en dikkatli konser dinleyicisiydi. 1940’lı yıllarda Cumhurbaşkanlığı görevindeki yoğunluğuna karşın, konser ve sahne etkinliklerinin tamamına gidiyordu. Örneğin “Figaro’nun Düğünü” operasını 6 kez izlemişti.. Alman şef Hermann Scherchen yönetiminde CSO’nun DTCF Farabi Salonunda Beethoven’in bütün senfonilerini icra ettiği “izahlı” dört konserin tamamında hazır bulunmuştu. Beethoven, en sevdiği batılı bestecilerin başında geliyordu. “Yerli ve milli” bestecilerimize de en fazla sahip çıkan İsmet İnönü’ydü. Günümüzde sıklıkla icra edilen Ahmet Adnan Saygun’un “Yunus Emre Oratoryosu”nun ilk seslendirilişinin İsmet İnönü’nün müdahelesi ve takibi sayesinde yapılabildiğini az kişi bilir.
Sanata duyarlılığı klasik batı müziğiyle, operayla sınırlı değildi. Resim ve heykel eğitiminin yaygınlaşması için çok çaba göstermişti. O yıllarda şimdiki kadar sık açılamayan resim sergilerine gider, ressam ve heykeltraşlarla sohbet eder, onları özendirirdi.
Ya insan yanı? Sevgi dolu bir aile babası, onulmaz bir öğrenme tutkunu, doğaya olan merakını çam cinsleri uzmanlığına kadar götüren bir çevreci, ata binen bir sportmen, bilardo oynayan, satranç ustası bir salon adamıydı...
Yakın tarihimizin Atatürk'ten sonra Cumhuriyet'le özdeşleşmiş bu en önemli kişiliği, günümüzde kimileri tarafından siyasi amaçlarla kötüleniyor, başarıları başarısızlık gibi sunulmaya çalışılıyor, hakaretler ediliyor ve ne yazık ki, sosyal medya üzerinden bu kafadakiler tarafından olur olmaz yalanlar dolaştırılıyor.
Gençlerin yakın tarihimizle ilgili yeterince ve doğru bilgilendirildiği söylenemez. Tarihimizi ve tarihsel kişiliklerimizi doğru öğretmek, Atatürk ve İsmet İnönü’nün anısını yaşatmak, Onları doğru bilgilerle mevcut ve gelecek kuşaklara tanıtmak bir görevdir. Bu konuda herkes kişisel ya da kurumsal olarak üzerine düşeni yapmalı.
İsmet İnönü'yü hayırla yâd ederken, bu yazıyı onun özellikle 3. bölümün girişindeki çello solosunu çok sevdiği J. Brahms'ın 2. Piyano Konçertosunu dinleyerek yazdım. Umarım Paşa'nın ruhu şâd olmuştur.
Şefik KAHRAMANKAPTAN
25 Aralık 2020, Ankara
Bu belgeseli mutlaka izleyin: Özden İnönü Toker, İsmet Paşa'yı ailesini ve Pembe Köşkü anlatıyor:
http://www.sanattanyansimalar.com/video-detay/ozden-toker-ismet-pasa-ve-pembe-koska-anlatiyor/85/