Amadeus filmini izlemeyininiz azdır sanırım. Mozart'ın yaşamını anlatan film... Filmde gözleri bağlı olarak klavsen ve keman çalan küçük Mozart vardı ya… İşte 6 yaşındayken bu rolü oynayan, günümüzün müthiş piyanistlerinden, bugün 44 yaşında olan Miroslav Sekera'yı 33 yaşındaki virtüoz Çek kemancı Josef Spacek'le 11 Nisan 2019 akşamı CSO salonunda izleyip dinlemekten doğrusu büyük mutluluk duydum. Amadeus filminin yönetmeni Miloš Forman, Mozart’ı ilk yıllarını oynayacak bir çocuk oyuncu ararken karşısına getirilen, keman ve piyanoyu yaşına göre virtüoz biçimde çalan Mirek'i görünce, “Evet, işte aradığım küçük Mozart” diye rahatlamış. Sekera, günümüzde de, müthiş bir oda müziği piyanisti olduğunu bu konserde kanıtladı. İki Çek müzisyeni 36. Uluslararası Ankara Müzik Festivali programında dinledik ve festivallerin, nice iyi müzisyeni ayağımıza getirdiğini bir kez daha anımsadık.
İlk eser L. V. Beethoven'in ( 1770-1827) oda müziği eserleri içinde seçkin bir yere sahip olan Op.12 No:3 Mi bemol Majör Keman-Piyano sonatıydı. Literatürde sadece keman sonatı diye geçmesine karşın, eserin adına piyanoyu da eklemek benim tercihim. Çünkü eser iki enstrüman arasında o denli dengeli, o denli virtüoz piyano pasajları var ki… Nitekim, 2002'de Avusturya Brahms Yarışması birinciliğinin ardından başta Chopin yarışmaları olmak üzere birçok ödül sahibi olan Miroslav Sekera bu pasajlarda ne yaman bir piyanist olduğunu gösteriverdi.
Ya, genç yaşında Çek Filarmoni Orkestrası'nın başkemancı koltuğuna oturmuş Josef Špaček'e ne demeli? Itzhak Perlman’ın öğrencisi olan Josef Spacek, Belçika Queen Elizabeth Yarışması, Yeni Zellanda Michael Hill ve Danimarka Carl Nielsen Uluslararası Keman Yarışmaları ile New York Young Concert Artists gibi yarışmalarda ödül kazanmış bir keman sanatçısı… Beethoven sonatta, elindeki Guarneri del Gesù 1732 yapımı kemanın hakkını verdi.
İkili, mükemmel icralarını programın tamamında sürdürdü. İki Alman ve İki Çek bestecinin eserlerini seslendirerek, kendi öz müziklerine de sahip çıktılar. İkinci eser, Bedrich Smetana'nın (1824-1884) “Vatanımdan” başlıklı parçasıydı. Ulusalcılık akımının önde gelen isimlerinden Smetana'nın Bohemya ovalarının sesini duyurduğu eserinin ardından Robert Schumann'ın (1810-1856), sevgili eşi Clara'ya armağan olarak bestelediği Op. 94 Üç Romans geldi. Bu küçük birer mücevher sayılabilecek romanslarda salonda lirik rüzgârlar estirdiler. Son eser ise Çek besteci Bohuslav Martinu'nun (1890-1959) 3 Nolu Keman ve Piyano için Sonat'ıydı. Özellikle piyano yazılarında Fransız esintileri duyumsanan Martinu'nun sonatında ikili gene yüksek bir etkinlik göstererek CSO salonunun dörtte üçünü dolduran dinleyicinin büyük beğenisini kazandı. Festivalde, Aydıner İnşaat A.Ş.’nin sponsorluğunda ve Çek Cumhuriyeti Büyükelçiliği katkılarıyla verilen konseri, Çekya Büyükelçisi Pavel Kafka da eşiyle birlikte izledi.
Sanırım müzikseverler arasında salondan memnun ayrılmayan yoktu. Yıllar önce bir festivalde İvan Moravech'in piyano resitalinde olduğu gibi... Selam olsun Çek müzisyenlere...
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
11 Nİisan 2019, Ankara