Eğer ölümden sonra insanların ruhları yaşıyor ve dünya üzerinde dolaşıyorlarsa, tüm zamanların en iyi piyano bestecisi kabul edilen F. Chopin'in ruhu 27 Mayıs gecesi mutlaka Ankara Kalesi'ndeydi. Erimtan Müzesi'nde bir köşeye dinmiş, Emre Şen'in eserlerini ne denli ustalık ve olgunlukla seslendirdiğine tanıklık ediyordu!
Eski eser koleksiyonunu, Ankara Kalesi girişinde tahsis edilen eski binaları esaslı bir müze projesine göre yenileyerek Ankara'nın ilk özel arkeoloji ve sanat müzesini açan Yüksel Erimtan, piyanist Emre Şen'i piyano eğitimi almaya başladığı yıllardan bu yana tanır. Pek çok anlamda onun yetişmesine, gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur. Erimtan Müzesi'nin alt katındaki 150 kişilik salonda resitaller de düzenlenmeye başlanınca Emre'nin orada çalmaması düşünülemezdi.
Emre Şen, tümüyle Chopin'in eserlerinden oluşan bir program hazırlamıştı. Önce Op.9 dizisinden üç noktürnü özüne uygun birer gece müziği olarak yumuşacık sundu. Ardından 3 numaralı Impromptu ve Op. 60 Barcarolle geldi. Esas coşkuyu sona saklamıştı. Andante Spianato ve Grande Polonaise Brillante'de müziği adeta bir duygu seli olarak dinleyiciye akıttı. Dinamizm, coşku, müzikalite, iç içe salona yayıldı.
Alkış öylesine güçlüydü ki, Emre Şen fazla nazlanmadan ilk bisini Rahmaninov'un Müzikli Anlar'ından 4 numarayı çalarak coşku dozunu siraz daha yükseğe taşıdı. Dinleyici alkışı sürdürünce, gene Chopin'e dönüp Do diyez minör, opus numarası bulunmayan o duygulu noktürnle heyecanı romantizme kaydırarak yavaşca söndürdü.
Kimbilir kaç yıl geçti aradan? Emre Şen'i bir “genç yetenek” konserinde Hacettepe M salonunda gene Yüksel Erimtan'la birlikte dinlemiştik. O zaman “Piyanonun küçük prensi” diye yazdığımı Emre hiç unutmadı. Sonra İtalya'da bir müzik yazarı “piyanonun şeytani meleği” diye bir nitelendirme yaptı. Ama şimdi Emre Şen ne küçük prens, ne de şeytani melek. O, beyni ile elleri arasındaki mükemmel uyuma duyguları iyi yüklemesini bilen, artık 40'lı yaşlarını süren olgun bir piyanist.
Konser sonrası hayranlarına imza vererek, bol bol gülerek başarının tadını çıkardı. Kendisini kutlayanlar arasında Özden İnönü Toker de vardı.