Hani anaokulu bahçeleri vardır, çocuklar hava almaya çıktıklarında gülüşmeler, çığlıklar, koşuşturmacalar birbirine karışır. 5 Aralık 2018 Çarşamba akşamı Bilkent Senfoni Orkestrası'nın fuayesi ve hâtta salonu böyleydi. Sahnede çalgılarıyla ortaokul çağı çocukları, fuaye ve salonda anne-babalarıyla anaokulu-ilkokul çocukları vardı. Hepsi de, Bilkent Çocuk Senfoni Orkestrası'nın ilk konserine tanıklık etmek üzere oradaydı, tıpkı benim gibi... Bu tanıklık için gelenler arasında rektör Abdullah Atalar ile çocukların enstrüman hocalarının da bulunduğunu eklemeliyim.
Ülkemizde başta Doğuş Çocuk Senfoni ve Tepebaşı Belediyesi Çocuk Senfoni olmak üzere çocuk orkestraları girişimleri giderek artıyor. Bunlar, değişik okulların öğrencilerinden oluşuyor. Bilkent'teki ise Ankara'da bir ilki oluşturuyor. Çünkü orkestra, tamamen Bilkent bünyesindeki müzik hazırlık okulunun öğrencilerinden oluşuyor.
Konser başlamadan sahne düzeni, bir oda orkestrasının konuçlanmasına uygun biçimde hazırlanmıştı. Sahneye Bilkent MSSF Dekanı Tolga Yayalar ile orkestranın genç şefi Barış Demirezer çıktığında salon sessizliğe büründü. Tolga Yayalar, okul içinde bir çocuk orkestrası oluşturma fikrinin fagot hocaları ve BSO'nun 1. Fagotçusu Ozan Evruk'tan çıktığını, bu öneri üzerine gerekli araştırmayı yapıp karar verdiklerini, orkestra dersi şeklinde çocuklara erken yaşta birlikte müzik yapma, orkestra bilinci ve bir topluluğa ait olma becerileri kazandırmak için uygulamaya başladıklarını söyledi. Şef ve dersin hocası Barış Demirezer de, projenin başında hem heyecanlı, hem de geleceğe ilişkin umutlu olduğunu belirterek destek veren herkese teşekkür etti.
Orkestra Eylül ortasında kurulmuştu, 2.5 ay gibi kısa bir sürede 5., 6.,7. ve 8. sınıflara giden öğrencilerden oluşturulan bu yaylı çalgılar topluluğunun çıkıp sahnede W. A. Mozart'ın üçer bölümlük üç Divertimentosu'nu seslendirmiş olması önemli bir başarı olarak değerlendirilebilir.
Bu başarıyı elde eden çocuklarımızı buraya listelemek istiyorum:
1. Keman: Derin Şensoy (başkemancı), İpek Özgendiz, Doğa Ekici, Nil İpek Şabi, 2. Keman: Gökçe Duru Tatar (Grup Şefi), Selin Samsar, Ada Çağlar, Ada Kuruşçu, Viyola: Arcan İsenkul (GŞ), Pınar Özoral, Yeşim Teker, Ceylin Deniz Eldeş, Viyolonsel: Sarp Sümbül (GŞ), Nehir Nisa Alemder, Ekin Dila Demirtaş. Zeynep Dirican, Irmak Öztekin, Şenol Sonat Uğun, Belit Çiftçi, Asya Çit, Kontrbas: Elif Ölmez (GŞ), Öncü Erk Gökdoğan.
Kızların ezici çoğunlukta olduğu orkestrada en kalabalık grup viyolonseldi. Şef Demirezer, üç ve dördüncü çelloları değiştirerek herkesin bu konserde çalmasını sağladı. Aynı biçimde ikinci kontrbasçıya da olanak verdi.
Demirezer'in ne denli gayretli bir şef olduğunu, Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası'nı Hacettepe Ankara Devlet konservatuvarı öğrencileriyle tamamlayarak yeniden canlandırmasından biliyoruz.
Bilkent Kompozisyon Bölümü'nü üstün onur öğrencisi payesiyle tamamlayan Demirezer, bu yıl Ankara Gençlik Senfoni Orkestrası'nın genel müzik direktörlüğü görevini de üstlendi. Kanımca, kendini kısa sürede kabul ettirmesinde çalışkanlığı ve dürüstlüğünün önemli payı var.
Konser sonrası kendini nasıl hissettiğini sorduğumda, “Benim de çok heyecanlı olduğum bir süreç. Hem AGSO’nun sanat yönetmenliğini Orhun Orhon’dan devraldım hem de Bilkent Üniversitesi bünyesinde çok güzel bir oluşuma dekanımız Tolga Yayalar ile birlikte imza attık” diyordu.
Şef Barış Demirezer'den çalışma sistemi ve katedilen mesafeyi sorduğumda verdiği cevap umut doluydu:
“ Beklentilerimin de üstüne çıkarak kısa zamanda çok yol kat ettik. Eylül ayının ortasında kurulmuş bir çocuk orkestrası olarak iddialı bir program çaldık. Ben seviyeyi biraz yüksek tutarak başladım, öğrencilerden karşılık bulunca repertuvarı zorlaştırdım ve çalışmaları arttırdım. Şu an bu pırıl pırıl çocukların hepsi ileriki hayatlarında çok büyük fark yaratacak şeyleri erken yaşta öğreniyorlar. Ben dahil herkesin büyük emek sarf etmesiyle gerçekten hem heyecanımı hem de umudumu sürdürebileceğim çok güzel bir ortam oluştu. Orkestranın grup şefleri ile ayrıca oda müziği çalışma kararı da aldım. En temel sebebi de orkestracılığın ve orkestranın her şeyden önce oda müzisyenliği ve oda müziği yapısında olması. Grup şeflerini ayrı eğitiyorum, onlardan grup provaları yapmalarını isteyip hem bu anlamda tecrübe kazanmalarını hem de bir problem ile karşılaştıklarında nasıl çözebilecekleri ile ilgili düşünmelerini ve çözmelerini bekliyorum. Şef nasıl izlenir, şef nedir ve ne yapmalıdır ne yapmamalıdır, şefi ne zaman dinlemelidir ne zaman dinlememelidir gibi konuları ise ayrı bir şekilde tecrübe ediyorlar.”
Beklentim, bu yaylı çalgılar orkestrasına üflemeli eklentilerinin de yapılacağı yönünde. Bu çekirdek kadro, bir süre sonra Bilkent Gençlik Senfoni'nin taze aşısı olacak gibi görünüyor.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
6 Aralık 2018