Uzun süredir İtalya Büyükelçiliği'ne gitmemiştim. Bir “piyano resitali” daveti alınca 22 Mart 2018 akşamı, arabamı yakınlarda bir yere park edip, Sahra'dan gelen çöl tozu yüklü bulanık havada yürüyerek, Atatürk'ün tahsis ettiği arazilerde yapılmış büyükelçiliklerden biri olan binaya ulaştım. Güleryüzlü güvenlikçilerin kontrolünden sonra bahçeye girdiğimde pek bir şeyin değişmediğini gördüm.
Diplomat ya da uluslararası kuruluşlarda çalışan eşler, insanı değişik ülkelere sürükler. Büyükelçilikte eş zamanlı olarak açılan fotoğraf sergisi de, İtalyan müzik insanının Ankara'da yaşıyor olması da “eş durumu”ndan kaynaklı rastlantısal bir çakışmaydı. Elektrik mühendisi olmasına karşın diplomat eşi nedeniyle Katar'a giderek, fotoğraf ve reklamcılık alanında profesyonelleşen Massimo Cavagna'nın aralarında İstanbul ve Anadolu'dan eski eserlerin de konu alındığı fotoğraflarını inceledikten sonra yerlerimize oturduk. Büyükelçi Luigi Mattiolo'nun sunuş konuşmasından sonra “maestro” olarak takdim edilen Marco Morrone, piyanonun başına geçti. Ne yazık piyano, müzisyenler arasında pek makbul olmayan bir Hoffman'dı.
Morrone, eşinin uluslararası bir kuruluştaki görevi nedeniyle bir süredir Türkiye'de yaşıyor. İstanbul ve Ankara operalarında koro şefliği yapmış. Chopin'in üç noktürn ve bir balad ile başı çektiği, Debussy'den iki eserin, Scriabin, Brahms, Schumann'dan birer parçanın yer aldığı bir program hazırlamıştı. Chopin yorumları, aşırı kontrast, hayli forte ve bazı virtüoz bölümleri olması gerekenden daha düşük tempoda çalındı. Tüm zamanların en iyi piyano bestecisinin o kristal gibi parıldayan tınısını duyamadık. Eserler yer yer pedalda uzun kalmanın getirdiği bir uğultulu fon üzerinde çalınıyor gibiydi. Genel olarak tüm eserlerde bir bulanıklık hakimdi. Sanki dışardaki çöl tozu yüklü bulanık hava, piyanonun üzerine de çökmüş gibiydi.
İtalya Büyükelçiliği'nde verilen bir resitalde Morrone'nin tek bir İtalyan besteciye yer vermemiş olması da ilginçti. Bir başka dikkatimi çeken husus ise, Fazioli gibi mükemmel bir piyanonun yapıldığı ülke olan İtalya'nın Büyükelçiliği'ndeki mevcut piyanonun yetersizliğiydi. “Tasarruf” gerekçesiyle üç yıl kadar önce İtalyan Kültür Merkezi'nin kapatıldığını anımsadım. Üstüme vazife olmasa da, İtalya Büyükelçiliği ilk fırsatta ülkesinin markası bir Fazioli'yi o salona yerleştirmeli diye düşünmeden edemedim!
Morrone'nin broşürdeki özgeçmişinde üç diplomasıyla ilgili sıralama “piyano, orkestra şefliği, bestecilik” şeklindeydi. Web sitesine baktığımda ise tam tersi sıralamayı gördüm,” besteci, orkestra şefi, piyanist”. El broşüründeki “maestro” unvanı kendisinin besteciliği ve şefliği için kullanılmış olmalıydı. Beste çalışmalarına yoğunlaşmış olduğunu, günlük çalışmalarında piyanoya yeterince vakit ayıramadığını düşündüm.
Morrone'nin özgeçmişinde 2016'da Büyük İskender başlıklı bir bale müziği yazdığı ve bunun 2017'de Türk opera repertuarına kabul edildiği belirtiliyor. Bakalım sahnelenecek mi? Halen Avrupa ve Orta Doğu bölgesini kapsayan yeni bir opera üzerinde çalıştığı kaydedilen Morrone, 11 Mayıs'ta İzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nı yönetecek. Kendisine bestecilik ve şeflik çalışmalarında başarılar dilerim.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
22 Mart 2018