Sonunda, yitik değerlerimizi lâyıkıyla anmayı, vefa duygularımızı göstermeyi öğrenmeye başladık.
Boğaza serpilen külleri doğaya tam da istediği gibi karışmış olan, tüm dünyanın hayranlığını kazanmış “La Diva Turca” Leyla Gencer, 90. doğum ve 10. ölüm yılında başta uzun yıllar hizmet ettiği İKSV'nin programları olmak üzere yıl boyunca iyi bir biçimde anılıyor. Bir sergi açıldı, yakında Evin İlyasoğlu'nun da Leyla Gencer'i konu alan yeni bir kitabı YKY'den raflara çıkacak. Radyo-3 'te daha bu sabah Gencer'in canlı kayıtları dinleyiciye ulaştırılıyordu.
Ankara'da ise Leyla Gencer'in adına, işine, bıraktığı manevî kalıta uygun bir anma konserini Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası düzenledi. Tarih 11-12 Ekim, yani Gencer'in doğum günü olan 10 Ekimle örtüşüyor. Ne de olsa, orkestranın sanat yönetmeni şef Rengim Gökmen İtalya'daki öğrencilik günlerinden Leyla Gencer adının nasıl bir maymuncuk gibi açılamayan kapıları açtığının, bilet kalmamış temsillere nasıl konuk olarak girilebildiğinin yakın tanığıydı.
GENÇLER İÇİN KISA ANIMSATMA
Önce kimi genç okurlarımız için kısaca anımsatalım. Kimdi Leyla Gencer?
Kendine özgü yorumu ve üstün dramatik sahne yeteneğiyle, söylediği opera kadın karakterlere bambaşka bir ruh katan uluslararası sopranomuzdu. Maria Callas'ın kendine rakip gördüğü bir kadın solistti. İtalya'dan tüm Avrupa ve Amerika kıtasına kadar yayılan kariyerinde, araştırmacılığıyla arşivlerin tozlu raflarına sıkışmış nice operayı yeniden günışığına çıkarmış ve bu rolleri de başarıyla söylemişti. Sahne kariyerinden sonra da, üstün eğitimcilik özellikleriyle aranan bir eğitmendi. La Scala ile özdeşleşmiş isimlerden biriydi.
10 Ekim 1928'de Polonezköy'de dünyaya gelmişti ama baba köyü Safranbolu'daydı. Solistlik kariyerine 1950'de Ankara Devlet Tiyatrosu'nda, Cavalleria Rusticana operasındaki "Santuzza" rolüyle başladı, İtalya'da da ilk kez bu rolle sahneye çıktı. Zengin repertuvarı ve mükemmel tekniği sayesinde kısa zamanda dünya çapında tanınarak "La Diva Turca", "La Gencer" ve "La Regina" olarak ünlendi. Milano, Roma, Napoli, Venedik, Viyana, Paris, San Francisco, Köln, Buenos Aires, Londra, Rio de Janerio, Bilbao, Chicago'da sahneye çıktı, Lucia, Norma, Lady Macbeth, Queen Elizabeth, Filoria Tosca, Lucrezia, Madam Butterfly, Alceste, Aida, Violetta ve Leonora başta olmak üzere pek çok kadın kahramanın sesi oldu. Toplamda 23 bestecinin 72 eserini repertuvarına aldı, sahne yaşamını 1992'de bıraktı.
CSO'daki anma konserinde, orkestra tam bir opera şefi olan, bizde de bir dönem Samsun Operası'nın müzik direktörlüğünü yapan Lorenzo Castrıota Skenderbeg'e (İskenderbey) emanet edilmişti. Esas soyadını pek kullanmayan Arnavut asıllı İtalyan şef, Leyla Gencer'in 90. doğum yılında verilen bu konser için biçilmiş kaftandı.
DEĞERLİ KADIN SOLİSTLER
Konserin kadın solistleri kimlerdi?
Türk operasında artık duayen soprano olarak sahnelerde, her rolü, türküyü, şarkıyı söyleme kapasitesine sahip soprano Feryal Türkoğlu,
4. Leyla Gencer Yarışması finalisti, Aida Yarışması’nda Aida Ödülü sahibi ve Semiha Berksoy Vakfı tarafından verilen Suna Korad Özel Ödülü sahibi soprano Simge Büyükedes;
Academie Disque du Lyrique tarafından Leyla Gencer Grand Prix’sini kazanan ve geçtiğimiz sezon Gluck’un Alceste’sindeki başrolü ile Ferrara’da ayakta alkışlanan mezzo zoprano Asude Karayavuz.
Üçü de Leyla Gencer'in açtığı yolda ilerlemiş, değerli seslerimiz.
Erkek solistler ise iki İtalyan, tenor Renzo Zulian ile bariton Giuseppe Altomare'ydi.
NELER SÖYLEDİLER
Bir kısmı Leyla Gencer repertuarından olmak üzere, zengin bir program hazırlanmıştı. Meraklısı için veriyorum, meraklı olmayan yazıyı okurken bu kısmı atlar:
Vincenzo Bellini Norma Opera’sından “Sinfonia”
Giacamo Puccini Madama Butterfly Opera’sından “Un Bel di Vedremo” / Simge Büyükedes
Giuseppe Verdi Ballo in Maschera Opera’sından “Eri Tu” / Giuseppe Altomare
Jules Massenet Werther Opera’sından “Aria Charlotte”/ Asude Karayavuz
Giuseppe Verdi Macbeth Opera’sından “Nel di Della Vittoria” / Feryal Türkoğlu
Umberto Giordano Andrea Chenier Opera’sından “Un di All’azzurro Spazio” / Renzo Zulian
Pietro Mascagni Cavalleria Rusticana Opera’sından “Intermezzo”
Giuseppe Verdi İl Trovatore Opera’sından “Udiste”Simge Büyükedes / Giuseppe Altomare
*
Giacomo Puccini Manon Lescaut Opera’sından “Intermezzo”
Giacomo Puccini Manon Lescaut Opera’sından “Duetto” Feryal Türkoğlu / Renzo Ziluan
Umberto Giordano Andrea Chenier Opera’sından “Nemico Della Patria“ / Giuseppe Altomare
Giuseppe Verdi Don Carlo Opera’sından “Tu Che le Vanità” / Simge Büyükedes
Umberto Giordano Andrea Chenier Opera’sından “La Mamma Morta” / Feryal Türkoğlu
Georges Bizet Carmen Opera’sından “Habanera e Chanson Boheme” / Asude Karayavuz
Giacomo Puccini Gianni Schicchi Opera’sından “O Mio Babbino Caro” / Simge Büyükedes
Giuseppe Verdi La Forza del Destino Opera’sından “Sinfonia”
Umberto Giordano Andrea Chenier Opera’sından “Duetto Finale” / Feryal Türkoğlu / Renzo Ziluan
FEVKALADE BİR TINI YAKALANDI
CSO, aslında yorgundu. 4-5 Ekim halka açılış yeni bir eserler yapılmış, 10 Ekim'de Külliye'de başka bir programı çalmış, bu arada provalar devam etmiş ve 11 Ekim gecesine gelinmişti. Ama orkestradan son zamanlarda duyduğum mükemmel bir tını yakalandı. Bir orkestranın tını güzelliğinin anlaşılması için uygun eserlerdi çalınanlar, ufak bir hata kolayca duyulabilir. Ama CSO, büyük bir dikkat ve özenle şef Lorenzo Castriato'nun batonu altında hârikalar yarattı. İntermezzo ve Sinfonia'lar (uvertür) mükemmel seslendirildi.
Verdi'nin Talihin Kudreti operasının sinfoniasında, bakır üflemelilerin, korno, trompet, trombon ve tubanın çok iyi bir uyum yakaladığını , düzgün bir entonasyon sergilediğini duyduk. Solistlere eşliklerde de orkestra mükemmeldi.
Solocular düzgün entonasyon ve iyi tını elde etmede âdeta birbirleriyle yarıştılar. Norma Sinfonia'da başkemancı Jülide Yalçın, Maskeli Balo Eri Tu'da çellist Onur Şenler ve flütist Aycan Sancar, Manon Lescaut İntermezzo'da ve Andre Chenier'den la Mamma Morta'da gene çellist Onur Şenler, Talihin Kudreti Sinfonia'da gene Onur Şenler ve Aycan Sancar program kitapçığının üzerine notlarını aldığım solistler. Bu arada klarnet sololarda Orçun Civelek ile tüm bakır üflemelileri de eklemek gerek.
SOLİSTLERİN ETKİNLİĞİ
Konser öncesi kantinde rastlaştığımız Feryal Türkoğlu'nu biraz keyifsiz gördüm, “Ne yazık ki hastayım, umarım etkinlik sırasında öksürmem” deyince yanıtım, “Sizi 40 derece ateşle 3.5 saatlik operalarda sahnede gördük, bu birkaç arya bir şey mi?” deyiverdim. Nitekim deneyimli sopranomuz tüm arya ve düetlerde büyük alkış aldı.
Simge Büyükedes, kendi ortalamasını yakaladı. Sesi biraz soğuk algınlığı belirtisi gösteriyordu. Don Carlo'dan “Tu che le Vanita” aryasını söylerken “küçük bir kaza” yaşadı ama tıkanmayı hemen atlatıp tizlerde durumu kurtardı. Konser sonrası kutlarken “Ufak tefek birşeyler oldu ama mâlum hastalık mevsimi” derken, arkadan konuşmamızı dinleyen bir orkestracı “Ufak tefek hiçbir şey olmadı” diye homurdanıp merdivenlerden yukarı seyirtti. Herhalde Karayavuz'un sözlerini kendi üstüne almıştı, oysa sopranomuz kendi aryasındaki küçük kazadan söz ediyordu.
Genç mezzomuz Asude Karayavuz, Carmen operasından Habanera ve Bohem Şarkısı'nda iyi bir etkinlik gösterdi. Hem söyleyiş, hem o daracık sahnede etkinlik olarak dinleyicinin de büyük beğenisini kazanıp kocaman alkış aldı. Karayavuz iki sezon önce Ankara Operasındaki Carmen rolünde de çok başarılı olmuştu.
İtalyan bas bariton Giuseppe Altomore'yi ilk kez dinledim. İlk parçası Eri Tu'da, sesini biraz sallantılı hissettim ama sonraki arya ve düetlerde çok iyi bir etkinlik çıkardı. Andre Chenier operasından söyledikleri ve yaptığı düet mükemmeldi.
Tenor Renzo Zulian, tipik bir İtalyan opera tenoru olarak büyük sesi, iyi nüansları ile âdeta su içer gibi akışkan biçimde söyledi. Canlı olarak ilk kez dinlediğim tenor Zulian, Feryal Türkoğlu ile düetlerinde de başarılıydı.
2 saat 15 dakika süren konser, her yönüyle mükemmel hazırlanmıştı. Seçilen eserler, solistler, orkestranın etkinliği yerli yerindeydi. Duygusal bir yaklaşımla tek eksik, Leyla Gencer'in en etkili aryalarından Norma'dan Casta Diva'nın yer almayışıydı. İnanın konserin belli bölümlerinde gözlerim yaşarır gibi oldu. Cavallieri'nin tanınmış intermezzosunu, eserin tüm etkileyiciliği yaşatarak ne güzel çaldı orkestra. Orkestralar için genellikle kullandığım “At binicisine göre kişner” sözü hemen usuma düşüverdi. Bravo Lorenzo'ya, solistler ve CSO'nun bu gece sahneüstündeki tüm çalanlarına...
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
11 Ekim 2018