Cumhuriyetimizin 91. yılını tatsız bir ortamda kutluyoruz.
Herşey ortada, göz önünde olup bitiyor. Ülkede geliştirilen ortamdan
en fazla etkilenenler kadınlar. Son 12 yılda, daha fazla baskı
altında kaldılar ve ortamdan cesaretlenen,
etkilenen erkekler tarafından dövüldüler, hunharca öldürüldüler.
Cumhuriyetin atılımları,olanakları sayesinde erkeklerle eşit
koşullara sahip olan, yüksek öğrenim yapan kadınlar,
sanat alanında da kendilerini gösterdiler.
Bugün müzikten sahne sanatlarına, resim ve heykelden
çağdaş yeni sanatlara kadınlar
Cumhuriyet bayrağını hep yüksek tutmaya çalışıyorlar.
Ben de Cumhuriyetimizin 91. yılında, klasik müzik ve opera-bale
alanındaki kadın sanatçılarımızı kısaca anımsatan bir yazıyla
Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum.
Yakın tarihimize baktığımızda, “Cumhuriyet, kadın ve müziğin” birbirleriyle sıkı sıkıya bağlı olduğunu görürüz. Kadınlar haklarını, müzik gelişimini Cumhuriyete borçlu. Cumhuriyetin 91. yılında ülkemizdeki çoksesli müzik yaşamında, kuşaklar bağlamında kadınların nasıl ağırlıklarını koydukları, diğer mesleklere göre müzik alanında nasıl kendilerine yer edindiklerini orkestralarımızdaki kadın üye sayısının çokluğuyla anlayabiliriz.
Piyanist Ferhunde Erkin, Cumhuriyet döneminin ilk kadın solisti ve konservatuvar hocasıydı. Riyaseticumhur Filarmoni Orkestrası’nda çalan ilk kadın arpist Nazmiye Hanım, ilk sürekli üye kemancı Meliha Demirkuşak, operada ilk kadın solistler Vahdet Nuri Esen, Mesude Çağlayan, Semiha Berksoy, Cumhuriyet döneminde müzikteki öncü kadınlar olarak tarihe geçtiler.
Türk ulusal musikisinin yükselerek evrensel musiki içinde yer alması dileğinde bulunan Kemal Atatürk’ün, İsmet İnönü ve Hasan Ali Yücel gibi sürdürümcüleri bulunmasaydı, belki Türkiye’nin ilk “hârika çocukları” olan İdil Biret ve Suna Kan’ın yetiştirilmesi mümkün olamayacaktı. Atatürk’ün ölümünden sonra ikinci cumhurbaşkanı olarak seçilen İsmet İnönü, büyük bir müzikseverdi. Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel de, Konservatuvar yasasının çıkarılışı, Devlet Tiyatrosu, Opera ve Balesi’nin kuruluşu, ilk temsiller, dünya klasiklerinin Türkçeye tercüme edilerek yayımlanması başta olmak üzere unutulmaz hizmetlere imzasını atmış bir idealistti. İnönü-Yücel ikilisi, 1945 yılında Konservatuvar salonunda piyanist Mithat Fenmen’le kemancı Orhan Borar’ın bir dinletisinden sonra, inanılmaz bir sürprizle karşılaştılar. Mithat Fenmen’in sahneye çıkarttığı İdil adlı üç-dört yaşlarındaki kız çocuğu, üzerine nota defterleri konularak yükseltilen tabureye oturtulmuş, Bach’tan, Beethoven’den parçalar çalmıştı. Halk arasında “Harika Çocuklar Yasası” olarak tanınan düzenlemenin ilk kıvılcımı Cebeci’deki konservatuvar binasında böylece çakılmış oluyordu.
İdil Biret ile Suna Kan'ın yabancı memleketlere müzik tahsiline gönderilmesine ilişkin kanun çok zor oluşturulmuş, milli eğitim ve bütçe komisyonlarından geçtikten sonra ancak 7 Temmuz 1948 günü, TBMM genel kuruluna gelebilmişti. Yasanın kabul edileceğinden kimsenin kuşkusu yoktu ama meclisi oluşturan tek parti CHP’nin, Cumhuriyet devrimlerine karşı çıkanları üstü kapalı destekleyen küçük sağ kanadından çatlak bir sesin çıkması kimseyi şaşırtmadı. Seyhan Milletvekili Sinan Tekelioğlu , alaycı bir üslupla yasayı eleştiriyor, o sırada henüz 7 yaşına ulaşmış bulunan İdil için “Ya gider, evlenir ve dönmezse?” sorusunu bile sormaktan çekinmiyordu. İdil ve Suna’nın yurt dışına gönderilişlerinin üzerinden tam 65 yıl geçmiş durumda. Onlar, Türkiye’de Cumhuriyet kuşaklarının gözünde önemli birer simge olarak büyüyüp gönüllerde taht kurarken, yurt dışında da yaptıkları dinletiler, kazandıkları ödüllerle Türkiye’yi başarıyla temsil ettiler. İdil Biret, “bellek repertuarı en geniş piyanist” ve duyarlı bir yorumcu olarak eleştirmenlerden övgüler kazanırken, başta Chopin’in tüm yapıtları olmak üzere 80’ın üzerinde kayıtla dünya müzikseverlerinin diskoteklerinde seçkin bir yer elde etti. İdil Biret Cumhuriyetin 91. yılında da Cso'nun solisti.
Temel enstrüman piyano dalında nice Cumhuriyet kızları İdil’le birlikte ve sonra yetiştiler, ünlendiler, çağdaş Türkiye’nin tanıtımında görev aldılar. Ayşegül Sarıca, Verda Erman, Gülsin Onay, Güher-Süher Pekinel, Ufuk-Bahar Dördüncü, Ferhan-Ferzan Önder, Hande Dalkılıç, Rüya Taner, Meral Güneyman, Elif Önal, Birsen Ulucan Cumhuriyet piyanistleri kuşağının kadın üyeleri arasında. AyşeDeniz Gökcin, Lara Ömeroğlu gibi gençler yurtdışında bayrağı dik tutuyorlar. Kemancı Ayla Erduran, Pelin Halkacı Akın, Sevil Ulucan, Hande Küden, viyolacı Esra Pehlivanlı, Elçim Özdemir, çellist Rahşan Apay, Gülgûn Akagün Sarısözen, Nil Kocamangil, flütist Gülşen Tatü, Günay Yetiz, Şefika Kutluer, klarnetist Ayşegül Kirmanoğlu, Merve Kazokoğlu, arpist Ceren Necipoğlu, Şirin Pancaroğlu, Sibel Efendioğlu, Meriç Dönük, Merve Kocabeyler, klavsenist Leyla Pınar, soprano Leyla Gencer, Suna Korad, Neşe Pars, Zehra Yıldız, Yelda Kodallı, Birgül Su Ariç, Feryal Türkoğlu, Pervin Çakar, Simge Büyükedes, Asude Karayavuz değişik dönemlerin ve günümüzün başarılı kadınları arasında yerlerini aldılar ve alıyorlar. Yapıtları Avrupa ve Amerika ülkelerinde seslendirilen kadın bestecilerimiz Meliha Doğuduyal, Sıdıka Özdil, Ayşe Önder, Gökçe Altay, Zeynep Gedizlioğlu, Füsun Köksal, Sinem Altan gibi isimlere giderek yenileri ekleniyor. Füsun Köksal'ın bir bestesinin Cumhuriyet'in 91. yıldönümü gecesi BSO'da prömiyeri yapılıyor. Kadın orkestra şeflerimiz İnci Özdil, Mehpare Karamenderes, kadın opera rejisörlerimiz Aytaç Manizade, Yekta Kara, Evin Atik alanlarında ilk akla gelen isimler... Balede Meriç Sümen'i, Ayşem Sunal, Arzu Dirin, Zuhal Balkan, Ayşe Fidanlık, Sanem Ergülen ve daha niceleri izledi.
Cumhuriyet’in temel ilkeleri doğrultusunda müzik alanında varlıklarını kanıtlayan, ortam daha da tahrip edilmezse kanıtlamaya devam edecek olan Cumhuriyet kızlarını, tüm kadın müzisyenlerimizi, müzik öğrencilerini 91. yılda yürekten selamlıyor, yitirdiklerimizi rahmetle anıyorum.
Ana sayfa manşetteki Atatürk resmi, ressam Önder Aydın'ın çalışmasından alınmıştır.