Doğrusu konsere iyi başlık bulmuşlar: “Stiller arasında: Klasik, Caz, Tango”...
Bilkent Müzik Günleri'nde artık sona yaklaşırken 21 Mart 2018 Çarşamba akşamı başından bu yana belki ilk kez balkonlar dâhil salon böylesine doluydu. İlk yarıda Türkmen müzisyen Rustam Rahmedov'un Ankara odaklı caz triosu ile son dönemin girişken flütçüsü Cem Önertürk'ün bir araya geldiğini gördük. Rustam 10 parmağında 10 marifet, müthiş yetenekli bir klavyeci... Başta piyano olmak üzere, çembalo, elektro klavye ve üzerinde klavye bulunan her türlü enstrümanı ustalıkla çalabilme yetisine sahip. “Stiller arasında” nitelendirmesi âdeta onun için yapılmış. Klasikten caza, baroklardan güncel müziklere notaları tabletine yüklemeyegörsün! Sonra tutana aşk olsun!
Triosunda kontrabasta Gökhan Över, davulda Serkan Alagök'le birlikte çalışıyor, gündüzleri Bilkent'te korepetitörlük ve orkestra şefliğii masterı yaparken, geceleri bir “cazadam”a dönüşüyor!
Cem Önertürk Bilkent'ten yetişen, Uludağ Üniversitesi ile Bilkent'te öğrenci yetiştirmeyi sürdüren doçent unvanlı usta bir flütçü. En büyük özelliği klasiklerin yanı sıra, modern ve yeni müzikleri de çalmaya istekli ve yatkın olması. Anadolu Üflemeli Topluluğu'nu da kurup geliştiren Önertürk, ilk defa bu trio ile caz da çaldı. Giydiği ceketi yere atıp, kırmızı papyon ve patolon askısıyla ortama uygun bir hava yaratmayı da ihmal etmedi!
Programlarında Claude Boiling'in (d. 1930) Flüt ve Caz Trio için 2. Caz Süiti vardı. Biraz da Boiling'den söz edelim. Döneminde Fransa'da caz pianonun harika çocuğu olarak tanınan Boiling henüz 14 yaşındayken büyük ustalarla birlikte çalıyordu. Flüt sololu iki caz süitinin yanısıra, bir süit de viyolonsel ve caz trio için besteledi. Vaktiyle Duke Ellington'un iyi arkadaşı olan Boiling'in 1973'den bu yana çıkardığı albümleri satmaya devam ediyor.
Topluluk konserin giriş ve çıkışı için bir mizansen de uyguladı. Önce siyah ceketli Cem ve kırmızı ceketli Rüstam geldiler. Diğerleri sanki geç kalmıştı. Cem sunumunu yaptıktan ve müzik ikili olarak başladıktan sonra, onlar da teker teker geç kalmış gibi koşar adım sahneye gelip hemen çalmaya başladılar.
Müziğe diyecek yoktu! Boiling'in sevilen besteleri, bu usta topluluk tarafından başarıyla yorumlandı. Cazın olmazsa olmazı doğaçlamalar da işin içine katıldı. Ama Rustam, doğaçlamayı, iki değişik enstrümanı da işin içine katma boyutuna taşımıştı! Özgün piyano partilerini iki parçada spinetto (çembalonun küçüğü) ve elektro klavye ile çaldı. Böylece değişik tınıların ve ses renklerinin de cazın içine ne denli yakıştığını gördük.
SALMAN-KORAD DÜO
Biri bandoneon, diğeri klasik gitar ustası olan Tolga Salman'la Kağan Korad'ın 1.5 yıllık çalışma geçmişi var. Onları birleştiren Arjantinli “Nova Tango”nın yaratıcısı Astor Piazzola. Usta bestecinin gitar ve bandoneon için konçertosunu seslendirmek üzere bir araya gelip, iyi bir uyum yakaladıklarını görünce, birlikte çalışmayı sürdürme kararı aldılar.
Tolga Salman, yurtdışındaki bandoneon ve tango camiasının da yakından tanıdığı, sadece çalıcı olarak değil düzenlemeci olarak da kendini göstermiş , Almanya, İtalya, Uruguay ve Arjantin'de de bilinen bir isim. Klasik müzik dinleyicisi onu, koro ve orkestralu “Misa Tango” gibi büyük eserlerin Türkiye prömiyerlerinde solo bandoneoncu olarak tanıyor.
Kağan Korad, ulusal ve uluslararası gitar camiasında çalıcı, pedagog ve jüri üyelikleriyle tanınmış, eski Bilkent Gitar Üçlüsü ve İkilisi'nin üyesi ve yaman bir düzenleyici aynı zamanda.Gühüzün iyi solistlerinden Ayşegül Koca ve 27 Mart'ta Erimtan'da çalacak olan yarışma canavarı 17 yaşındaki Özberk Miraç Sarıgül, yetiştirdiklerinden sadece ikisi.
İlk şan-viyolonsel-gitar üçlüsü olan Trio Anka'nın kurucusu. Bu yıl 11. kez yapılacak olan Türkiye Gitar Buluşmaları'nın mimarı. Kendisi ve topluluklarına ithaf edilmiş, aralarında gitar konçertolarının da bulunduğu çok sayıda müzik var. Olumlu ve yapıcı kişiliğiyle müzik camiasında sevilen bir isim.
Konserde ilk olarak seslendirdikleri Piazzola'nın Belçika'nın Valonya bölgesindeki Liege kentinde yapılmış bir festival için bestelediği “Liege” atıflı ikili konçertoyu, geçtiğimiz yıl Eskişehir B.B. Senfoni Orkestrası eşliğinde dinlemiştim. Korad, eserin orkestra eşliğini iki keman ( İrina Nikotina, Adilhoca Aziz),viyola (Sema Hakioğlu), viyolonsel (Artur Rahmatulla) ve kontrbasa (Sergey Margulis) indirgeyen bir düzenleme yapmıştı. Giriş, Milonga ve Tango bölümlerinden oluşan konçerto ilk bölümün sonuyla birlikte büyük bir alkış aldı!
İkinci parça için duo yalnız olarak sahnedeydi. Piazzola'nın Tango'nun tarihi başlıklı dört bölümlü çalışmasından Cafe 1930'u seslendirirken, iki enstrümanın seslerinin birbirlerine ne denli yakıştığını gösterdiler.
Son olarak, gitarist besteci Roland Dyens'in Piazzola anısına bestelediği iki gitar için konçertonun gitar-bandoneon düzenlemesini, gene Bilkent Solistleri'nin eşliğinde seslendirdiler. Etkileyici final bölümünü, bir kez daha tekrarlamak zorunda kaldılar, müthiş alkış karşısında...
Bu düodan daha yeni çalışmalar bekliyoruz... Örneğin Tangonun Tarihi dizisinin tümünü... Meraklı bestecilerimiz de bu ikili için parçalar yazamaz mı acaba?
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
22 Mart 2018