Özel günlere özel programlarla hazırlanan konserlerde öz-biçim ilişkisi gözetilir. Sevgililer Günü için Erimtan Salı Konserleri'nde Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin solistleri tenor Ünüşan Kuloğlu ile mezzo-soprano Ferda Yetişer, “aşkın değişik tonları”nı içeren bir programla dinleyici önüne çıktılar. Melahat İsmayilova'nın piyanosu eşliğinde söyledikleri şarkı, arya ve düetler İtalyanca, Almanca, Rusça, Fransızca ve Türkçe dillerindeydi.
Wagner operalarındaki baş tenor rollerini Avrupa'da ilk söyleyen ve halen de sık sık davet alan Türk tenor olan Ünüşan Kuloğlu ile mezzo rollerinin aranan ismi Ferda Yetişer, kısa süre önce İzmir Operası'nda Samson ile Dalila'da başrolleri söylemişlerdi. Yalçın Tura'nın Sevmek Nedir, Necip Celal'in Mazi, Tevfik Kuliev'in Lirik Şarkı'sı gibi parçalarıyla renklenen programda, piyano başındaki Melahat İsmayilova'nın Kimsem Yok Ey Tanrım şarkısı özellikle beğeni kazandı.
Programda bir de “Sevgililer Günü Sürprizi” yazılıydı. Bu bir şarkı mı, bir mizansen mi, yoksa bir konuk muydu? Sıra sürprize geldiğinde Kuloğlu “Ankara Operası'nın en görkemli sopranosu aramızda” diyerek Feryal Türkoğlu'nun yanına gelip sahneye çıkardı. Üçlü sahnede gene bir Azeri şarkı söyledi. Bilen bilir ama bilmeyenler için belirtelim, opera dağarından neredeyse söylemedik rol kalmamış deneyimli soprano Feryal Türkoğlu, mezzo-soprano Ferda Yetişer'in ablasıdır.
Konserin sonunda, Bizet'nin Carmen operasından Carmen ile Don Jose'nin düeti yer alıyordu. Düeti Kuloğlu-Yetişer ikilisi sahnede mizansenli olarak söyledi. Herkes sonunda Don Jose'nin bıçağını çekip Carmen'i öldürmesini beklerken, o da ne, Carmen el sallayıp sahneyi terk etti, Don Jose'de kös kös dönüp gitti.
Peki Don Jose Carmen'i niye öldürmedi? Bunu Ferda Yetişer sahnede açıkladı. Sürekli kadınların hor görüldüğü, erkekler tarafından öldürüldüğü bir ortamda, böyle uygar bir ayrılık tablosunu sergilemeyi uygun görmüşlerdi.
Abartısız, içtenlikli, doğaçtan, sıcak bir konser oldu.
Bu konser vesilesiyle, pek kabul görmeyeceğini bildiğim halde bir öneri getirmek istiyorum. Şu kapitalist icâdı, insanları hediye alma yoluyla harcamaya zorlayan sevgililer gününü “Sevgi Günü” olarak değiştirsek ve “aşk” temasından çıkararak insanın insana olması gereken sevgisini vurgulasak. Sadece insana değil, aynı zamanda doğaya, hayvanlara, çevreye yönelik bir “Sevgi Günü” oluştursak, ne dersiniz?
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
13 Şubat 2018