Bazı konserler sanki kendi içinde iki ayrı konsermiş gibi planlanıyor. 29 Kasım Cumartesi akşamı Bilkent’te böyle bir konsere tanıklık ettik. Konserin ilk yarısında iki duygusal eser dinledik. Smetena’nın "Vatanım" serisinden Moldau ve Rodrigo’nun cok sevilen "Aranjuez" konçertosu.
Eski Yugoslavya’nın parçalanma sürecinde ailesiyle birlikte Amerika’ya yerleşmiş, Sırp asıllı, henüz 34 yaşında bir şef olan Vladimir Kulenoviç, ilk kez Ankara’da podyuma çıktı. Amerika’nın çeşitli orkestralarında yardımcı şeflik yaparak pişen, Kurt Masur gibi ünlü şeflerin asistanlığını da yapan Kulenoviç, kendini ön plana çıkarmayıp müziğin aslına sadık kalarak yöneten, temiz vuruşlu bir şef olarak dikkati çekti.
Rodrigo’nun İspanyol iç savaşının henüz bittiği 1939 yılında bestelediği ve klasik müzik alanında en bilinen, tanınan gitar konçertosu olan üç bölümlük eserin solisti, pek çok klasik gitarcının "idol"ü olan İtalyan Aniello Desiderio’ydu.
8 uluslararası yarışmada birincilik kazanmış 43 yaşındaki bu büyük klasik gitar ustasını dinlemek bir şanstı. Desidero, her klasik gitarcı için bir sınav niteliği taşıyan konçertoyu, kendine özgü bambaşka bir yorumla seslendirdi. Eserin orkestrayla birlikteliğine halel getirmeden, sololarını, kadansları birer oya gibi işledi. Özellikle sololarının bazı bölümlerindeki duyarlılığı ve elde ettiği tını fevkaladeydi. Ses yükseltme de çok itinalı yapılmıştı, Desidero’nun o duru, tertemiz tınısını yeterince duyduk ve özümseyebildik. Hiç zorlanmadan, rüzgarsız havada bir akarsuda ilerlercesine sergilediği üstün tekniğine ve müzikalitesine hayran kaldık.
Desidero’nun Bilkent’te gitar öğrencileri için bir ustalık sınıfı çalışması da yapmış olması önemli bir kazanım.
ERKEN YILBAŞI KONSERİ
Konserin ikinci yarısı ise bir bakıma "erken yılbaşı konseri" gibiydi. Solist olarak Macar kemancı kardeşler Katica İllenyi ile Csaba İllenyi davet edilmişlerdi ama ön planda olan Katica İllenyi’ydi. Hem kemancı, hem şarkı söyleyen, hem de Theremin çalabilen Katica Illenyi birkaç kez kardeşinin de katılımıyla bir sahne gösterisi sundu. Düzenlenen "şaka"lara şef de ortaklık etti. Hafif klasikler, caz parçaları birbirini kovaladı. Sesi yükseltilmiş kemanla çaldı. Belli ki bu gösterisini yüzlerce kez tekrarlamıştı. Ama sanırım dinleyici için ilginç olan "Teremin"di.
Katica Illenyi, bu elektronik aletle Puccini’nin "I Mio Babbino Caro"su ile ünlü film müzikleri bestecisi Morricone’den " Once Upon a Time"ı orkestra eşliğinde seslendirdi ve büyük alkış aldı. Konserin ikinci yarısı hafif ve eğlenceliydi, salon tümüyle doluydu.
TEREMİN NEDİR?
"Teremin”i , yaklaşık yarım yüzyıllık bir gecikmeyle de olsa, Türk dinleyicise Fazıl Say, bu çalgıyla elde edilen canlı efektlere Mezopotamya Senfonisi’nde yer vererek tanıttı. Adını, buluşcusu Rus fizikci Prof. Leon Theremin'den (1896-1993) alan bu elektronik aletin patent tarihi 1928.
İki algıç, çalgıcının el deviniminin titreşimlerini algılıyor. Bir el ezgiyi, bir el sesin şiddetini ayarlıyor. Sinyalleri büyütüp sese dönüştürerek yükselticiye gönderen Teremin'i kullanan ilk Türk besteci Fazıl oldu, böylece aralarında Bohuslav Martinu, Dimitri Şostakoviç gibi ünlü bestecilerin d bulunduğu listeye adını yazdırdı.
Katica İllenyi, konser boyu parçalarla ilgili olarak yaptığı gibi, teremin’i de dinleyiciye tanıttı, önce çalgının yeteneklerini, yaratabildiği korku efektlerini Alfred Hitchcock filmlerini de örnekleyerek tanıttı. Ardından da iki parçayı seslendirdi.
Bilkent’ten ayrılırken, ikinci yarıdaki gösterinin, Desidero’nun müthiş Rodrigo yorumunu bastıramamış olduğunu düşünüyordum.