Maraton koşularında son metreler çok önemlidir. Saatlerce önde götürdüğünüz yarışı son metrelerde yitirmeniz her zaman mümkündür. Kemancı Ellen Jewett, Erimtan Müzesi'nde üç gecede Bach'ın 6 solo keman eseriyle üç Türk bestecisinin solo keman eserlerini seslendirdiği maratonu, temposunu hiç düşürmeden müthiş bir enerjiyle 10 Haziran 2017 Cumartesi akşamı tamamladı. Bitiş ipini büyük bir çoşkuyla alkışlar arasında göğüsledi.
Jewett elinde barok yayı, son etapta Bach'ın 3. Sonat ve 3. Partita'sını gene bellekten seslendirdi.
Dinleyiciler, 10 yaşındaki keman öğrencisinden BSO'nun hoca ve kemancılarına, müzikseverlerden ADK keman öğrencilerine kadar müzisyen ve sıkı müziksever bir kitleden oluşuyordu.
Türk besteci ise bu kez Bilkent Kompozisyon'un hocalarından, geliştirdiği “Hat” başlıklı besteleme anlayışının ürünleri, pek çok yabancı topluluk tarafından seslendirilen Onur Türkmen'di. Türkmen eseri, Ellen'in 2012 yazındaki siparişi üzerine yazmış, bu son seslendirme için de bir revizyondan geçirmişti. Eseri yazarken, kendi “Hat” anlayışının yanı sıra, Kapadokya'nın “Güzel Atlar Ülkesi” anlamına geldiğini de göz önünde tuttu.
Beautiful and Unowned (Güzel ve Sahiplenilmemiş) adını verdiği bu solo keman eserinde ardı ardına sıralanmış ve birbirlerinin içinde eriyen makamlardan oluşturulmuş bir çizgi ile önce iletişime geçiyor, sonra onu ortaya çıkartıyordu. Türkmen ilkesini şöyle açıklıyordu: “ Bu sürecin tek vazgeçilmez prensibi makamların başka yapısal malzemelerle bir arada kullanılmamasıdır. Her makam ait olduğu anda, saf haliyle varlık gösterir. Sonuçta ortaya çıkartılan çizgi, rezonans olgusu ile örülmüş sonsuz bir ağın içerdiği sayısız olasılıktan yalnızca biridir. Eserin bestelenmesinde makam hatlarının önerdiği hatırlamaların yanı sıra, Kapadokya’yla ilişkili hem kişisel hem de kolektif hatırlamalar büyük rol oynadı. Şehrin rüyaya benzer ortamının içine sinmiş çok farklı zaman katmanları, hem insan hem de doğa yapısı şok edici eklektik bir mimaride sesi duyulmayan zaman fırtınalarıyla karmakarışık olmuş anımsama kaynakları, bu eserin özünü oluşturdular.”
Hafif ve arşenin eşiğe yakın kullanımıyla elde edilen bazen irkiltici, bazen mistik tınılarla kulağımıza erişen eserin Ellen Jewett tarafından icra biçimini Onur Türkmen, “Ortaya koyduğu yorumlar tüm düşüncelerimle büyük yakınlık kuran duygusal ve ruhani derinliğe sahip” diye nitelendirdi.
Peki, Erimtan seslendirmesi için eserde yaptığı revizyon neydi?
“Temelde yaptığım değişiklik girişe ve son bölümün hemen öncesine flajole arpejler eklemek oldu; dinleyicileri ve çalgıcıyı, âni sıçrayışlarla, hattın akışında oluşabilecek olası kara deliklerden koruyabilmek için...”
Ellen Jewett, Bach Maratonu'nun sonunda güçlü alkışlarla defalarca sahneye çağrılınca “Bisi fuayede çalabilir miyim?” diye sordu. Olumlu yanıt üzerine, Ellen'le birlikte dinleyiciler de, koleksiyon sergisinin devam ettiği fuayeye çıkarak etrafında bir halka oluşturdular. Sesin salona göre daha fazla uzadığı fuayedeki Bach da büyük alkışlarla karşılandı ve öyle sanıyorum ki, bu ilgi üç günlük maratonun yorgunluğunu atmasına yardımcı oldu.
Başta Yeksav'ın Başkanı, müzenin kurucusu Yüksel Erimtan, BSO'nun başkemancısı İrina Nikotina, ikinci keman grup şefi Feruza Abdullayeva, birinci keman üyesi Elena Postnova olmak üzere, aralarında daha önce Ellen' la çalışmış olan genç kemancılar sırayla kutladılar bu ustayı... En küçük kutlayıcı ise son üç ayda üç uluslararası yarışma kazanan 10 yaşındaki keman öğrencisi Bade Daştan'dı.
İki etabın Türk bestecileri Mahir Cetiz ve Onur Türkmen, Bilkent MSSF'nin yeni dekanı besteci Tolga Yayalar Ellen'le Adnan Turani'nin iki tablosu önünde bir araya gelip, maratonu bir kare fotoğrafla noktaladık.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
10 Haziran 2017