Yemek jargonunda “çift” nitelendirilmesinin kullanıldığı bazı deyimler vardır: “Çift kaşarlı tost” ve “ Çift katlı kaymaklı ekmek kadayıfı” gibi... 21 Şubat 2024 akşamı Beytepe Yerleşkesi’ndeki ADK Salonu’nda dinlediğimiz konser de böyle oldu. Görkemli iki yapıt ve görkemli seslendirmeye tanık olduk. Jean Sibelius’un Keman Konçertosu ile Peter İliç Çaykovski’nin Op.36 Fa minör 4. Senfonisi…
ELVİN’İN GÖRKEMLİ DÖNÜŞÜ
Hayrola, nereden dönmüş Elvin (d.1997, Ankara), diye sorarsanız, askerden döndü. Elvin’in 1997’de Ankara’daki doğumundan itibaren çocukluğuna, dedesi usta kemancı Server Ganiyev ile kemana başlamasına, minik resitallerle sahneye adım atmasına ve sonrasındaki hızlı gelişimine yakından tanıklık ettim. Ama, Bilkent’teki bu ufaklığın çıtayı bu denli yukarı yükselteceğini doğrusu tahmin edememiştim. Annesi piyanist Nermin Hoca Ganiyeva ve babası çellist Hayrettin Hoca (Hoxa), Elvin’in iyi yetişmesi için âdeta kendilerini paraladılar, sağlıklarını bile tehlikeye attılar. Çocuk yetenekli ve gayretli olunca, herkes emeğinin ve harcadığı paranın karşılığını aldı.
Daha 10 yaşındayken Moskova’da Kremlin Sarayı’nda çalan, dedesinin Moskova Konservatuvarı’ndaki sınıf arkadaşları tarafından yeteneği alkışlanan Elvin, Zürih ve Madrid’de önemli öğretmenlerle çalıştıktan sonra İspanya Escuela Superior de Música Reina Sofía’dan Profesör Zakhar Bron’un sınıfından lisans dereceğini aldı. Yüksek lisansını Almanya’nın Hannover Müzik Yüksekokulu’nda ’da Profesör Krzysztof Wegrzyn ile yaptı. Elvin şimdi de Folkwang Sanat Üniversitesi’nde Prof. Aleksey Semenenko ile Konzertexamen derecesi , aynı zamanda Berlin Sanat Üniversitesi’nde Mark Gothoni ile Instrumentalsolist programlarında ikinci yüksek lisans derecesi için çalışıyor.
Tüm bu eğitim süreci sırasında resitaller, Türkiye, Avrupa ve Rus orkestralarıyla konserler vererek uluslararası dolaşımda yer almaya başladı. Katıldığı yarışmalarda da hatırı sayılır ödüller, dereceler aldı. 2023’te, saygın Karol Szymanowski Uluslararası Müzik Yarışması’nda 2.lik ödülünü kazandı. Aynı yıl, George Enescu Uluslararası Keman Yarışması’nda yarı finalist ve özel iPalpiti Ödülü’nün sahibi oldu. Yarı finalist olduğu Uluslararası Jascha Heifetz Keman Yarışması’nda Halk Ödülü’ne değer bulundu. David Oistrakh Keman Yarışması, Lipinski-Wieniawski Genç Müzisyenler Yarışması, Berliner Uluslararası Müzik Yarışması ve Viyana Uluslararası Müzik Yarışması gibi birçok uluslararası müzik yarışmasında da dereceler aldı.
Annesi Azerbaycan Türkü, babası Arnavut olan Elvin, Türkiye Cumhuriyeti yanında kardeş Azerbaycan Cumhuriyeti’nin de pasaportuna sahip ve İlham Aliyev’in himayesindeki müzisyenlerden biri. Ama esas karargâhı doğup büyüdüğü Ankara… Ve vatani hizmetini bedelli de olsa yapıp 6 Aralık'ta tamamladıktan sonra, Ankara'da sahneye de ilk kez, Ankara Devlet Konservatuvarı’nda Hacettepe Senfoni Orkestrası eşliğinde çıktı. Ankara’da vurgusu yapmamın nedeni; Elvin 6 Aralık 2023’te terhis olduktan sonra 22 Şubat’a kadar yurtdışında pek çok iş sığdırdı.
Moskova'da
çiçeklerle karşılandı..
Moskova da Fedoseyef’in orkestrasıyla 1600 kişilik yeni Zaryadiye Konser Salonu'nda Ulvi Cemal Erkin koncerto çaldı , sonra Cem Esen’in piyanosu eşliğinde Oman’ın başkenti Muskat’ta Royal House’da resital verdi. Ardından hızla hazırlanıp Eugène-Auguste Ysaÿe’nin 6 keman Sonatı’nın kaydını yaptı, yakında Almanya’da yayımlanacak bu kayıt.
ZOR KONÇERTODA SAHNEDE DANS
Elvin, bu konser için Fin besteci Jean Sibelius’un (1862-1957) Keman Konçertosu’nu seçmişti. Üç bölümlü bu konçertoyu, şef Rengim Gökmen’in kısa bilgilendirme konuşmasında dinleyiciyi “coşkulu alkışlarını üç bölümün en sonuna saklamaları” uyarısı sayesinde Elvin yapıta yoğunlaşması dağılmadan çaldı. Ama nasıl çaldı?
Adeta ayaklarının ucundan saçının son teline kadar yapıtla ve enstrümanıyla bütünleşerek, hem son derece enerjik, hem de tüm nüanslarıyla ve müzikal biçimde seslendirdi. Sahnede kendine ayrılan dar alanda âdeta dans ederek izleyiciyi, benim kullanmayı pek sevmediğim tabirle “büyüledi”. Yapıtın sonundaki alkışlar doğal olarak bravo sesleriyle birlikte gür ve uzun oldu.
Bu yorucu, zor konçertonun ardından solistler genellikle bis çalmak istemezler. Şef Gökmen, Elvin’in yoğun alkışa karşılık vermek üzere sahneye giriş çıkışları sırasında kendisine sordu ve sonra dinleyiciye alkış işareti yaptı. Alkış yeniden gürleşince Elvin bu kez Belçikalı besteci-kemancı Eugène-Auguste Ysaÿe’ in “Ballade”ını seslendirdi. Bu da başka bir ustalık gösterisi oldu. Yapıtın pianissimo (en hafif) bölümlerindeki duyarlılığı fevkaladeydi. Sonuçta, Elvin’in Ankara'ya dönüşü gerçekten de görkemli oldu. ..
SEVİMLİ VALS İLE KADER SENFONİSİ
Elvin’in Sibelius tercihi üzerine şef Rengim Gökmen programın girişi için de bestecinin Vals Triste / Hüzünlü Vals başlıklı parçasını seçmişti. Bu hayli naif, sevimli vals’in içindeki iniş çıkışları, hafiften güre, gürden hafife geçişleri orkestra başarıyla yaptı, flütçü Aslıhan Sarıoğulları’nın da yapıtın güzelleşmesine önemli katkısı oldu.
İkinci yarının yapıtı, Peter İliç Çaykovski’nin (1840-1993), büyük yapıtı 4. Senfoni’ydi. Bestecinin, yapıtı adadığı, mektup arkadaşı, destekçisi Kontes von Meck’e yazdığı mektupta “programlı bir senfoni” olarak nitelendirdiği yapıtın ana teması “kader”dir. Birinci bölüm kader motifiyle başlar, yaylıların tel çekmeleri (pitzicato) ağırlıklı ikinci bölüm iç sıkıntısını anlatır, üçüncü bölüm esrik bir hayal-düş dünyasıdır, dördüncü bölümde önünde sonunda kaderin gelip kişiyi bulacağı anlatılır.
Şef Rengim Gökmen, daha önceleri CSO’da yaptığı gibi, belleğindeki senfoniyi yeniden tazelemişti. Notasız, bellekten seslendirmesi kendi ve orkestranın yoğunlaşmasını kolaylaştırdı.
Burcu Zorlu başkemancılığındaki orkestra, üflemeli solistleriyle de iyi bir sonuç elde etti. Obuist Mert Özerk, ikinci bölümün girişindeki obua soloyu adeta gerçek bir süzme bal gibi seslendirdi. Klarnetist Doğa Sarıgül, fagotist Emirhan Kurt, trompetist Renato Lupu kaliteli, temiz üflediler. Piccoloda Gamze Ceren Açıkgöz kısa solosunda başarılıydı. Timpanide Miraç Ahmet Biçer gayet dikkatliydi. Diğer üflemeli ve yaylı gruplar da görevlerini yapınca, ortaya dinleyiciyi ayağa kaldıran iyi bir sonuç çıktı.
Orkestra “en üstten” ve “alttan” takviyeliydi. Lisans öğrencilerinin yanında liseden de keman, çello, fagot, korno gruplarına takviye gelmişti. Üstten takviye ise keman hocalarından Ceylan Kabakçı ile Ols Cinxo idi. Doğrusu bu görünüm hoşuma gitti. Büyük yapıt seslendirmelerinde gerekli minimum sayıya ulaşmak için orkestrayı desteklemek üzere keşke diğer yaylı hocaları da katkıda bulunsa. Mutlaka solist olarak mı sahneye çıkmak gerek? Kurumsal bir bakış ve dayanışmacı bir anlayışla davranmak gerekmez mi?
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
22 Şubat 2024, Ankara