Eski müziklerin canlı olarak çalınmasını, hep “tarihin yeniden canlandırılması” olarak düşünürüm. Ne kadar okursanız okuyun, eğer gerçekten eski veya eskinin replikası bir aletle çalınıyorsa, kadîm müzikler doğrudan kulağınıza ulaşabilir. Erimtan Müzede Müzik Salı Konserleri 4. Sezonunun 30 Nisan 2019 gecesi verilen 14. konserinde de, tarih Eski Müzik Atölyesi tarafından seslendirilerek canlandırıldı.
Konserin önemli özelliği klavsen ağırlıklı olmasıydı. Değişik dillerde, değişik adlarla anılan bu çalgı, şekil olarak küçük bir piyanoya benzemekle birlikte esas atası santur. Klavsen, fransızcada Clavecin, İtalyancada Clavicembalo, Almancada Cembalo, İngilizcede Harpsichord olarak adlandırılıyor. Günümüzde, tek katlı ve çift katlı klavyelerle değişik tipleri halen imal ediliyor çünkü eski müzik yapan topluluklar giderek artarken, taşınma güçlükleri dikkate alınarak konser salonları çalgı parklarında bulundurmak istiyorlar. Piyanoda ses tellerine üzeri keçeli bir çekiçle vurulurken, klavsende tuşların harekete geçirdiği bir mızrapla tel çekilmekte ve ses elde edilmektedir. Bazen elde edilen seslerin bizim kanuna, luta, gitara, hâttâ bağlamaya benzetilmesinin nedeni de budur.
Hale Basmacıoğlu (keman ), Nur Ayday (viyolonsel) ve Burak Basmacıoğlu'dan ( klavsen) oluşan Eski Müzik Atölyesi, 17. ve 18. yüzyıl Avrupa müziğiyle ilgili çalışmalar yapan bir topluluk. Eserleri yazıldıkları dönemin anlayış ve geleneğine uygun, otantik bir yaklaşımla yorumlamak topluluğun temel amacı. Ayrıntıları, açıklamalı konserler ve çalıştaylar ile dinleyiciler, öğrenciler ve müzisyenlerle paylaşılmaya çalışıyorlar. Eskişehir'deki Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı mensubu olan müzisyenlerin ortak paydası, üçünün de Fransa'da aynı hocalarla eski müzik eğitimi almış olması. Klavsenist Burak Basmacıoğlu, bu çalgıda Türkiye'de doçent ünvanını alan ilk müzisyen.
Açıklamalı dinletinin ağırlık merkezini de klavsen yapıtları oluşturuyordu. Dört parçada kemanda Hale Basmacıoğlu'nun katılımıyla düo, iki parçada da çellist Hale Ayday'ın da katılımıyla trio olarak çaldılar. Ağırlık Fransız ve İtalyan bestecilerdeydi, daha çok Fransız stilinde yazan Purcell de bir ada bestecisi olarak programa girmişti.
François ve Lois Couperin, Arcangelo Corelli, Michel Corrette, Jacques Duphly, Domenico Scarlatti , J-J . Cassanea de Mondonville, Henry Purcell, Dario Castello ve bis olarak da bir Jean-Philippe Rameau eserinden oluşan programı başından itibaren Burak Basmacıoğlu anlattı. Her parçanın özelliklerini, nelerin yazılıp nelerin çalgıcıya bırakıldığını, tek tek açıkladı.
Ne yazık ki, Basmacıoğlu konuşmasında sesini gereği kadar yükseltemedi, yüzünü de sürekli dinleyiciye dönük tutmadığı için ne söylediğinin tam olarak anlaşılamadığından arkadakiler şikayetçi oldu. Oysa isteseydi, bu anlatıları için bir konuşma mikrofonu kurulabilirdi.
Dinleyicinin ilgisini en çok dinletide kullanılan klavsen çekti. Konser bitiminde bazı dinleyiciler yakından görmek üzere sahneye çıktı, Burak Basmacıoğlu da soran herkese göstererek bilgi verdi.
Dinleyiciler arasında bulunan, kendisi de piyanist olan SBF'nin emekli öğretim üyelerinden Prof. Oğuz Onaran, “ Barok dersimiz sona erdi” diyordu.
ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN
1 Mayıs 2019, Ankara